Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Kullanma Suçu (TCK 191)

Uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanma suçu 5237 sayılı Türk ceza kanununun üçüncü bölümünün kamunun sağlığına karşı suçlar başlığı altındaki 191. maddede düzenlenmiştir. Bu madde hükmünün başlığı kullanmak için uyuşturucu ya da uyarıcı madde satın almak, kabul etmek ya da bulundurmak veya uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanmaktır. Öyle ki uyuşturucu madde kullanma suçunu düzenleyen madde 191. maddedir. Bu maddeye göre kullanmak için uyuşturucu ya da uyarıcı madde satın alan, kabul eden ya da bulunduran veya uyuşturucu ya da uyuşturucu madde kullanmış olan kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçtan kaynaklı olarak başlatılmış olan soruşturmada şüpheli ile ilgili olarak 5271 sayılı ceza muhakemesi kanunu hükümleri içerisinde yer alan 191.

Maddede belirtilmiş olan şartlar aranmadan beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet Savcısı böyle bir durumda şüpheli konumunda yer alan kişiyi erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun bir davranış sergilemediği ya da söz konusu olan yasakları ihlal etmiş olması halinde kendisi bakımından ortaya çıkabilecekler sonuçlar konusunda uyarıda bulunur. Erteleme süresi içerisinde şüpheli konumunda yer alan kişi ile ilgili olarak asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulama bulur. Bu kişi ile ilgili olarak denetimli serbestlik tedbiri verilmişse gerek görülmesi durumunda denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulması durumu söz konusu olabilir. Bu kişinin erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenmiş olan yükümlülüklere ya da uygulanmış olan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, tekrar kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı maddeyi satın alması, tekrar kullanmak için uyuşturucu da uyarıcı maddeyi kabul etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu ya da uyarıcı maddeyi bulundurması, uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanması durumlarında bu kişiyle ilgili olarak kamu davası açılır. Erteleme süresi içerisinde kişinin kullanmak için tekrardan uyuşturucu ya da uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veyahut uyarıcı madde kullanıyor olmasa, bu kişi ile ilgili olarak hakkında kamu davası açılması bakımından ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.  Kişinin erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen sorumluluklara ya da uygulanan tedavinin gerekliliklerine uyumamakta ısrar ediyor olması durumunda tekrar kullanmak amacıyla uyuşturucu ya da uyarıcı madde satın alması, tekrar kullanmak amacıyla uyuşturucu ya da uyarıcı madde kabul etmesi ya da tekrar kullanmak amacıyla uyuşturucu veyahut uyarıcı madde bulundurmasa, uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanması durumlarında bu kişi hakkında kamu davası açılacağından bahsetmiştik. Böyle bir durumda kamu davasının açılmasından sonra kullanmak için uyuşturucu ya da uyarıcı madde satın alan, kabul eden ya da bulunduran veya uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanmış olan kişiye bu durumları gerçekleştirmiş olduğu İddiasıyla açılmış olan soruşturmalarda kamu davasının açılmasının ertelenmesine dair karar kılınmaz. Şüpheli konumunda yer alan kişi erteleme süresi içerisinde kamu davasının açılmasına neden olan yükümlülükleri aykırılık teşkil eden davranış sergilemediği ve yasakları ihlal etmemiş olduğu takdirde kendisi ile ilgili olarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir.

Kullanmak için uyuşturucu ya da uyarıcı madde satın almak, kabul etmek ya da bulundurmak veya uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanmak suçunun nitelikli hallerin mevcudiyeti söz konusudur. Bu nitelikli hal kanun hükümleri içerisinde düzenlenmiştir. Öyle ki kişinin kullanmak için uyuşturucu ya da uyarıcı madde satın almak, kabul etmek ya da bulundurmak veya uyuşturucu ya da uyarıcı Madde kullanmak suçunu okul, yurt, hastane, kışla ya da ibadethane gibi tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaçlı toplu bulunan bina, tesisler ile bu yerlerin varsa çevre duvarı, tel örgü ya da benzeri engel ya da işaretlerle belirlenen sınırlarına 200 metreden yakın mesafe içerisindeki umumi ya da umuma açık yerler içerisinde işlemiş olması durumunda bu kişi ile ilgili olarak verilecek olan cezada yarı oranında artırma gidilir.

5237 sayılı Türk ceza kanununun kamu sağlığına karşı suçlar başlığı altında düzenlenmiş olan uyuşturucu ya da uyarıcı madde satın alma, kabul etme ya da kullanma suçunda etkin pişmanlık müessesesinden yararlanmak mümkündür. Kullanmak için uyuşturucu ya da görücü madde satın alan, kullanmak için uyuşturucu ya da uyarıcı madde kabul eden ya da kullanmak için uyuşturucu ya da uyarıcı madde bulunduran kişi resmi merciler tarafından haber alınmadan daha önce bu maddeyi hangi kişiden nerede ve hangi zamanda temin ettiğini yetkili mercilere haber vererek suçlu konumunda yer alan kişilerin yakalanmalarını ya da uyuşturucu ya da uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa hakkında ceza verilmez. Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi kabul eden veya kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi bulunduran kişinin mevcut olduğunun haber alınmasından sonra bu kişiler gönüllü bir şekilde suçun meydana çıkmasına ve suçun faili konumunda yer alan kişi ya da diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ya da yardım ederse bu kişilerle ilgili olarak verilecek olan ceza yardımın özelliğine göre dörtte birden yarısına kadar indirilebilir. Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi ile ilgili olarak kendisi hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek ya da bulundurmaktan kaynaklı olarak soruşturma başlatılmasından önce resmi makamlara ya da sağlık kuruluşlarına başvurmak suretiyle tedavi ettirilmesine ister ise kendisine ceza verilmez.

Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçu nedir?

5237 sayılı Türk ceza kanununun kamunun sağlığına karşı suçlar başlığı altındaki 191. maddenin içerisinde kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek ya da bulundurmak veya uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suç olarak düzenlenmiştir. Söz konusu olan bu suç diğer uyuşturucu ya da uyarıcı madde suçlarından farklı bir şekilde aslında genel sağlığı korumaya yönelik olmasına karşın bu kapsam içerisinde bireyin sağlığına koruma altına almaktadır. Madde hükümleri içerisinde düzenlenmiş olan suç tipinin içerisinde cezai tabi kılınan doğrudan veya dolaylı bir şekilde korunmak istenen aynı kişi olmaktadır. Bu suç ile ilgili olarak önemli değişikliklerin mevcudiyeti söz konusudur. Bu değişiklikler içerisinde öncelikle uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmış olan kişilere dair daha etkili bir soruşturma ve kovuşturma Sürücünün geçirilmesi öngörülmüştür. Bunun için ilk olarak değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklikten önce kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak söz konusu iken uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak başlığı eklenmiştir. Bununla birlikte değişiklik yapılan maddenin ilk fıkrası içerisine geçirilmiştir. Bundan kaynaklı olarak uyuşturucu madde kullanmak suç haline gelmiş olmaktadır. Uyuşturucu veya vurucu madde suçları tüm topluma karşı işlenen bir suç niteliği taşırsa da kanun tarafından bu suç tipi ile ilgili olarak uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişinin de korunmak istendiği söylenebilir. Öyle ki bu durumla ilgili de 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesinin ikinci fıkrasında önemli bir değişikliğin mevcudiyeti söz konusudur. 6545 sayılı kanun ile 5237 sayılı Çok ceza kanununun 191. maddesinin ikinci fıkrası içerisinde yapılmış olan değişikliğe göre bu suçtan kaynaklı olarak başlatılmış olan soruşturmada şüpheli ilgili ile ilgili olarak 5271 sayılı ceza muhakemesi kanunu hükümlerinde mevcut olan şartlar aranmadan beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine dair karar kılınır. Burada Cumhuriyet Savcısı ilgili durumda şüpheli konumunda yer alan kişiyi erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranıp davranmadığı veyahut yasakları çiğneyip çiğnemediği takdirde gözlem de bulunarak bu durum mevcut ise kişinin kendisi bakımından meydana gelebilecek neticeleri hakkında uyarıda bulunur. Söz konusu olan değişiklik ile kovuşturma esnasında verilen denetimli serbestlik önlemlerinin daha erken bir aşama içerisinde burada soruşturma aşaması söz konusu olmakta Cumhuriyet Savcısı tarafından verilmesi ile beraber uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmış olan kişinin daha erken bir aşama içerisinde tedavi sürecine giriyor olması ve bu kişiyle ilgili olarak öngörülmüş olan daha etkili bir şekilde takip edilebilmesi öngörülmektedir. Bununla birlikte bu bakımdan Cumhuriyet Savcısı tarafından kamu davasının açılmasının ertelenmesi ne dair kararın verilmesinin mümkün olabilmesi için 5271 sayılı ceza muhakemesi kanununun 171. maddesindeki şartların meydana gelmesi aranmamaktadır. 5237 sayılı Türk ceza kanununun 191. maddesinin ikinci fıkrasında yapılmış olan değişiklik ile beraber 191. maddenin üçüncü fıkrasında yine bir değişiklik yapılmıştır. Bundan kaynaklı olarak bu fıkra ikinci fıkrada söz konusu olan uygulama ile birlikte uyumlu bir şekilde olmuştur. Nitekim erteleme süresi zarfında şüpheli konumda yer alan kişi ile ilgili olarak askeri bir yıl süreyle denetimli serbestlik önlemi meydana gelir. Bu süre içerisinde Cumhuriyet Savcısı‘nın vereceği karar ile üçer aylık süreler ile en fazla bir yıl daha uzatılması durumu söz konusu olur. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilmiş olan kişi gerekli olduğu takdirde denetimli serbestlik süresi bakımından tedaviye tabi tutulabilir. Söz konusu kişi ile ilgili olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesine dair karar kılınmış ise ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulan kişi erteleme süresi içerisinde ise bazı durumların mevcudiyeti söz konusu olabilir. Öyle ki bu kişi kendisine yüklenmiş olan yükümlülükleri ya da uygulanmış olan tedavinin gereklerine uygun davranmama konusunda ısrar da bulunması halinde kendisi ile ilgili olarak kamu davası açılır. Yine bu kişi tekrar kullanmak için uyuşturucu veya Uğurcum madde satın alır veya bu kişi tekrar kullanmak için uyuşturucu veya onuncu madde kabul eder veya bu kişi tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurur ise kendisi ile ilgili olarak kamu davası açılır. Bununla birlikte bu kişi uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanır ise kendisi ile ilgili olarak kamu davası açılır. Bu durumda kendisine önceden takdir edilmiş olan denetimli serbestlik tedbirine aykırı bir şekilde davranmış olacağından daha önceden ertelenmiş olan kamu davası ile birlikte ihlalden kaynaklı olarak yeni bir soruşturma açılmayacaktır. Böyle bir durumda ertelenen kamu davasının açılmasından sonra denetimli serbestlik kurallarının çiğnenmesinden kaynaklı olarak açılan yeni soruşturma ile ilgili olarak yeniden bir erteleme kararı verilemez. Öyle ki şüpheli konumunda yer alan kişi kendisi ile ilgili olarak verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı çerçevesinde öngörülmüş olan süreye kendisi tayin edilen yükümlülüklere ve söz konusu olan yasaklara uygun bir şekilde davranır ise bu halde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar kılınır. Burada söz konusu olan değişikliklerden Bir diğeri sekizinci fıkra ile ilgili olan husustur. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti veya uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma suçundan kaynaklı olarak yapılan kovuşturma evresinde suçun bu madde kapsam içerisine girdiği anlaşılıyor ise sanık konumunda yer alan kişi ile ilgili olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.

Kullanmak İçin Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek veya Bulundurmak ya da Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanmak Suçundan Korunan Hukuki Değer Nedir?

5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesinde düzenlenmiş olan kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçundan korunan hukuki değer kişilerin sağlığını da kapsar nitelikte olan genel sağlık yani kamu sağlığıdır. Öyle ki bu durum 6545 sayılı kanunla yapılan değişiklikler ile beraber gözünle getirilmiştir. Bu söz konusu olan değişikliğe göre uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanmak suç kapsamı içerisinde değerlendirilir. Bundan kaynaklı olarak bireylerin kendi sağlığına zarar verecekleri faaliyetlerin engellenmesi amaçlanır. Bunun neticesinde bireylerden başlanarak toplum sağlığının korunması söz konusu olmaktadır bu bakımdan 6545 sayılı kanun ile yapılan değişiklik neticesinde mevcut olan suçla korunması amaçlayan hukuki değer önem arz etmektedir.

Kullanmak İçin Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek veya Bulundurmak ya da Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanmak Suçunun Maddi Unsurları Nelerdir?

Uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek ve bulundurmak ya da uyuşturucu veya verici madde kullanmak suçu içerisinde söz konusu olan hukuki konu uyuşturucu ya da uyarıcı maddelerdir. Öyle ki bu suçun maddi konusunu uyuşturucu veya uyarıcı maddeler oluşturur. Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin özellikleri ve türlerine dair bilgiler 5237 sayılı Türk ceza kanununun 188. maddesi içerisindeki hükümlerde düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne bakarak uyuşturucu ya da uyarıcı maddelerin özelliklerini ve türlerine dair bilgi edinmek mümkündür. Uyuşturucu ya da uyarıcı madde satın almak, kabul etmek ve bulundurmak veya uyuşturucu veya Örücü madde kullanmak suçu içerisinde söz konusu olan faili her kişi olabilmektedir. Bu suçun faili açısından önemli bir durum söz konusu değildir. Bu suça her kişi faili olabilir. Kanun hükümlerinde suçun faili ile ilgili olarak özel bir şey belirtilmemiştir. Bu suçun faili konumunda yer alan kişinin söz konusu olabilmesi için uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ilk kez kullanılıyor olmasının yanı sıra bağımlılık söz konusu olmasıyla arasında bir fark yoktur. Öyle ki bu suçun faili konumunda yer alan kişi uyuşturucu veya burcu madde ilk kez kullanıyor olabilir. Bunun bağımlılık derecesinde olmasına gerek yoktur. Bununla birlikte uyuşturucu ve yorucu madde kullanan kişi bağımlı nitelikte de olabilir. Bu iki durum arasında herhangi bir farklılığın mevcudiyeti söz konusu değildir. Kullanmak için uyuşturucu veya burcu madde satın almak kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçundan mağdur konumunda yer alan kişi toplumdur. Öyle ki bu suçun mağduru toplum olmaktadır.

5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesinin ilk fıkrasında bu suçun meydana getiren eylemler kullanmak için uyuşturucu uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu ve yorucu madde kullanmak olarak düzenlenmiştir. Bu bakımdan bu suç seçimlik hareketli bir suçtur. Bunun sebebi 5230 ile Türk ceza kanunun 191. maddesinin ilk fıkrasında düzenlenen suçun meydana gelmesi için kullanmak üzere uyuşturucu ve uyarıcı madde satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanılmasının yeterlilik teşkil etmesidir. Bundan kaynaklı olarak burada söz konusu olan hareketlerden birini meydana getiren suçun faili konumunda yer alan kişi suçu tamamlamış olur. 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesinde söz konusu olan hareketler haricinde mevcut olan hareketlerle Bu suçun işlenmesi olanak dâhilinde değildir. Burada suçun faili konumunda yer alan kişi sadece kanun hükümlerinde sınırlı olarak sayılmış olan hareketleri meydana getirerek bu suçu işleyebilir.

5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesinde sayılmış olan hareketler satın almak kabul etmek bulundurmak, kullanmaktır. Bu eylemler ile ilgili olarak ayrıntılı bilgi vermenin konunun anlaşılmasında önem teşkil ettiğini söyleyebiliriz. Burada ilk olarak satın almak ile ilgili olan hususlardan bahsedebiliriz. Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak eylemi burada söz konusu olmaktadır. Bu eylemin meydana gelmesine mümkün olabilmesi için suçun faili konumunda yer alan kişinin bir uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi belli bir bedel karşılığında kendi hâkimiyet alanına girmesi ne sağlaması gerekir. İlk olarak önem teşkil eden durum uyuşturucu veya uyarıcı verilmesinde belli bir bedelin meydana gelip gelmediğidir. Bahsetmiş olduğumuz bu bedel parasal bir nitelik taşıyabilir. Bunun yanı sıra bir eşyanın mübadelesi niteliğinde de olabilir. Öyle ki uyuşturucu veya uyarıcı madde alma karşılığında sahip olunan başka bir şeyin kişiye verilmesi halinde yine bir bedel meydana gelir. Bununla birlikte uyuşturucu veya uyarıcı madde almak amacıyla farklı bir nitelik taşıyan uyuşturucu veya uyarıcı maddenin verilmesi suretiyle de bir bedel durumu meydana gelmektedir. Satın alınmış olan uyuşturucu veya uyarıcı maddenin nasıl bir nitelik taşıdığının bir önemi yoktur. Ancak satın alınmış olan uyuşturucu veya uyarıcı maddenin miktara önem arz etmektedir. 5237 sayılı Yeni Türk ceza kanununun 191. maddesinde söz konusu olan suçun meydana gelmesinin mümkün olabilmesi için uyuşturucu veya burcu maddenin satın alınması yeterlilik teşkil etmemektedir. Bu uyuşturucu veya burcu maddenin kişisel bir kullanım amacıyla alınması gereklilik arz eder. Bundan kaynaklı olarak satın alınan uyuşturucu veya uyarıcı madde miktarı kişisel bir kullanım bakımından eğer makul nitelik taşımıyor ise böyle bir halde 5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesi bakımından uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti suçu meydana gelebilmektedir. 5237 sayılı Türk ceza kanununda bireysel kullanım için satın alınmış olan uyuşturucu veya Ömercim madde ile ilgili olarak söz konusu olan miktarın saptanması bakımından mevcut olan bir kıstasların bahsetmek mümkün olamamaktadır. Bunun sebebi böyle bir kıstasın hükümleri içerisinde belirtilmemiş olmasıdır. Fakat uygulama içerisinde bununla ilgili olarak bazı değerlendirmelerin olduğunu söyleyebiliriz.

Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak veya uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçunun meydana gelmesi bakımından söz konusu olan eylem nereden satın almak ile ilgili olan hususlardan bahsettik. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer husus kabul etme eylemidir. 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesi içerisinde düzenleme bulmuş olan seçimlik hareketlerden bir diğeri uyuşturucu veya burcu maddenin kabul edilmesidir. Kanunda düzenlenmiş olan bu hareket satın almak hareketiyle benzer nitelik taşımaktadır. Ancak özelliği bakımından Kabul etme eğiliminde bir uyuşturucu ya da uyarıcı maddenin devir edilmesi bakımından bir durum meydana gelmektedir. Öyle ki bunu da devretmek suretiyle malın elde edilmesi durumu göz önüne gelmektedir. Burada şunun altını çizebiliriz ki Kabul etme eğiliminde satın alma eyleminin aksine bir bedelin mevcudiyeti gereklilik arz etmemektedir. Burada kabul etme eyleminin herhangi bir bedel karşılığı olmadan söz konusu olması mümkündür. Kabul etme eğiliminde bir bedel verilmeden de eylemin gerçekleşmesi durumu meydana gelir ve suçu meydana getirir. Suçun faili konumunda yer alan kişi uyuşturucu veya nurcu maddeyi kabul ettikten sonra bunun karşısında aldığı maddeye karşılık diğer kişiye herhangi bir şey vermemektedir. Bu yüzden suçun faili konumunda yer alan kişi bakımından karşılıksız bir alım meydana gelmektedir. Nitekim uyuşturucu veya burcu maddenin suçun faili konumunda yer alan kişinin sahip olduğu hâkimiyet alanına bırakılması durumu söz konusu olması ile birlikte bu suçun faili konumunda yer alan kişi söz konusu olan uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmiş sayılır.

5237 sayılı Türk ceza kanununun 191. maddesinde düzenlenmiş olan kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak veya uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçunun meydana gelmesinde söz konusu olan seçimlik hareketlerden satın almak ve kabul etmekle ilgili olan durumlardan bahsettik. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer durum bulundurmaktır. 5237 sayılı Türk ceza kanununun 191. maddesinde düzenlenmiş olan bir diğer seçimlik hareket kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı maddenin bulundurulması durumudur. Özelliği bakımından bulundurma eğilimi diğer seçimlik hareketlere kıyasla bunları kapsar özellik taşıdığını söylemek mümkündür bunun sebebi bir uyuşturucu veya uyarıcı maddenin bulundurulması eyleminin söz konusu olabilmesi için ilk olarak bu maddenin bir şekilde temin edilmesinin gereklilik arz etmesidir. Temin etmenin mümkün olabilmesi için satın alma kabul etme gibi eylemlerin de mevcudiyeti söz konusu olabilmektedir. Uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmanın meydana gelmesinin mümkün olabilmesi mutlaka satın alma ya da kabul etme eylemlerinin ortaya çıkmasıyla da bağlı değildir. Öyle ki bu kişinin uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi farklı bir şekilde temin etmesi durumu da söz konusu olabilmektedir. Bir kişinin uyuşturucu veya uyarıcı madde ye bulundurduğunun söz konusu olabilmesi için bu maddenin suçun faili konumunda yer alan kişinin üzerinde olması gerekmemektedir. Burada bahsedilmesi gereken durum suçun faili konumunda yer alan kişinin Hâkimiyet alanında yer almasının gereklidir. Öyle ki suçun faili konumunda yer alan kişi söz konusu maddeyle ilgili olarak istediği zaman tasarrufta bulunabilir nitelik taşımalıdır. Bulundurma eyleminin söz konusu olması için uyuşturucu ya da uyarıcı maddenin suçun faili konumunda yer alan kişinin hâkimiyet alanına girmesi ile birlikte belirli bir sürenin mevcut olması gereklilik arz eder.

5237 sayılı Türk ceza kanunun Kamu sağlığına karşı suçlar başlığı altında 191. maddesinde düzenlenmiş olan kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak Kabul etmek veya bulundurmak veya uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçunun meydana gelmesi için gerekli olan seçimlik hareketli eylem nereden satın almak, kabul etmek ve bulundurmak İle ilgili olan durumlardan bahsettik. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer durum kullanma eylemidir. 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesine 6545 sayılı kanun ile eklenen yeni bir seçimlik harekettir. Öyle ki kullanma ile mi kanun hükümlerine yeni eklenmiştir. Kanun hükümlerine Yeni eklenmiş olan kullanma seçimli hareketi açısından uyuşturucu veya uyarıcı maddenin nasıl kullanıldığının bir önemi mevcut değildir. Öyle ki kullanılmış olan uyuşturucu veya uyarıcı maddenin özellikleri bu seçimlik hareketli ilgili olarak bir öneme sahip değildir. Burada önem teşkil eden durum uyuşturucu veya burcu maddenin vücuda alınıyor olmasıdır. Öyle ki burada kullanma eğilimi önem arz eder. Bununla birlikte uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanılmasından gerçekleşebilmesi için suçun faili konumunda yer alan kişinin maddenin etkisi altına girmesi gerekmemektedir. Bu kişinin bu maddenin etkisi altına Girmemesine rağmen kullanmış olması suçu meydana getirir. Öyle ki uyuşturucu veya yolcu maddenin kullanılmasından sonra suçun faili konumunda yer alan kişi üzerinde büyük bir etkinin olması aranmamaktadır. Kişinin yalnızca kullanmış olması ve hiçbir etkinin olmaması durumuna vücut verse dahi Bu seçimlik hareket gerçekleşmiş olur. Bunun sebebi uyuşturucu veya uyarıcı maddenin etkisinin kişiden kişiye değişmesinden kaynaklanmaktadır. Uyuşturucu veya üçüncü madde kullanımı içerisinde suçun faili konumunda yer alan kişinin bunu ilk defa dinliyor olması suçun meydana gelmesinde bir değişiklik meydana getirmez.

Kullanmak İçin Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek veya Bulundurmak ya da Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanmak Suçuna Etki Eden Nedenler Nelerdir?

5237 sayılı Türk ceza kanununun kamunun sağlığına karşı suçlar başlığı altında 191. maddede düzenlenmiş olan kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak veya uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçu için nitelikli hallerin mevcudiyeti önceden söz konusu değildir. Ancak 6638 sayılı kanun ile eklenen onuncu fıkra sayesinde nitelikli hal söz konusu olmuştur. Öyle ki 191. maddede düzenlenmiş olan bu suçun okul, yurt, hastane, kışla ya da ibadethane gibi tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaçla toplu bulunan bina ve tesisler ile bunların mevcut ise çevre duvarı, tel örgü ya da benzeri engel ya da işaretler ile belirlenmiş olan sınırlarına 200 metreden yakın mesafe içerisindeki umumi ya da umuma açık yerlerde işlenmiş olması durumunda verilecek olan ceza yarı oranında artırılır. Öyle ki bu durum 191. maddede düzenlenmiş olan suça etki eden bir sebebi oluşturmaktadır. Böyle bir durumu mevcut olması halinde verilecek olan ceza da artırma gidilir. Nitekim şunu söyleyebiliriz ki 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesinde düzenlenmiş olan suçun kanuni hükümlerinde sayılmış olan yerlerde işlenmiş olması durumu suça verilecek cezanın oranını arttırmakta ve nitelikli hal oluşturmaktadır.

Kullanmak İçin Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek veya Bulundurmak ya da Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanmak Suçundan Hukuka Aykırılık Unsuru Nelerdir?

Uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi kabul etmek ve uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi bulundurmak suçu içerisinde eylemin hukuka aykırılığına dair özel bir düzenleme madde hükümlerinde yer almamaktadır. Bundan kaynaklı olarak suçun meydana gelmesinde ayriyeten hukuku aykırılık birincinin mevcut olması gerektiğinden bahsetmemiz mümkün değildir. 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesi içerisinde düzenlenmiş olan suç bakımından hukuka uygunluk sebepleri değerlendirildiğinde 5237 sayılı Türk ceza kanunun 26. maddesi içerisinde düzenlenmiş olan hakkın kullanılması hukuka uygunluk sebebi meydana gelebilir. Bu hukuka uygunluk sebebinin mevcut olduğu yerler genellikle hastanedir. Doktorun hastanın yaşamını kurtarması için maddeleri kullanması hukuka uygunluk sebebi oluşturmaktadır. Bir insanın tedavi edilmesi sırasında doktor tarafından kullanılması makul olan ancak uyuşturucu veya uyarıcı madde özelliği taşıyan maddenin satın alınması, kabul edilmesi ya da bulunduruluyor olması tedavinin söz konusu olmasından dolayı hukuka aykırılık teşkil etmez. Ancak bahsetmiş olduğumuz bu durumun dışına çıkılması halinde hukuka uygunluk unsuru söz konusu olduğundan bahsetmemiz mümkün olmayacaktır. Böylelikle kanunun 191. maddesinde yer alan suçun işlendiğinden bahsetmemiz gerekir.

Kullanmak İçin Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek veya Bulundurmak ya da Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanmak Suçunda Manevi Unsurlar Nelerdir?

5237 sayılı Türk ceza kanununun kamu sağlığına karşı suçlar başlığı altında düzenlenmiş olan kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak veya uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçu kasten işlenmesi mümkün olan bir suç özelliği taşımaktadır. Bu suçun taksirle işlenmesi mümkün dâhilinde değildir. Öyle ki bu suç yalnızca kasti bir şekilde işlenebilir. Bununla birlikte kastın hangi şeklinin meydana geldiğine dikkat etmemiz gerekirse kanunda söz konusu olan suç tipinde öncelikle kullanılmak için ifadesine Yer verilmiştir. Öyle ki suçun meydana gelmesinin mümkün olabilmesi için satın alma kabul etme ya da bulundurma eylemlerinin 5237 sayılı Türk ceza kanununun 191. maddesine göre suç oluşturması için kullanma amacına yönelik nitelik taşıması gereklidir. Böylece bu suçun genel tasla işlenmesi mümkün değildir. Bu suç ancak özel kastla işlenebilen nitelik taşımaktadır. Bununla birlikte suçun olası kastla işlenmesine mümkün olmasından bahsedemeyiz. Kullanma amacı ile ilgili olarak saptamanın nasıl yapılacağı ile ilgili kanun hükümlerinde bir düzenleme söz konusu değildir. Burada uygulama içerisinde kullanılan yöntemlerden bahsetmek mümkündür. Bu suçun kullanma amacı taşıyıp taşımadığının belirlenmesi açısından uygulama içerisinde göz önünde bulundurulan durumlar failin hareketleri, failin uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanma alışkanlığı, suçun faili konumunda yer alan kişinin ekonomik durumu, uyuşturucu veya uyarıcı maddenin miktarı ve uyuşturucu veya uyarıcı maddenin bulundurulduğu yer ve bulundurulmasıdır. Burada ilk olarak failin hareketleri ile ilgili olan durumlardan bahsedebiliriz. Suçun faili konumunda yer alan kişinin uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almasından, kabul etmesinden ya da bulundurmasından sonra kişisel kullanım haricinde herhangi bir faaliyete giriş mi diye hallerde suçun faili konumunda yer alan kişinin bu uyuşturucu maddeyi kişisel bir kullanım amacıyla satın aldığı kabul ettiği veya bulundurduğu kabul edilmektedir. Öyle ki suçun faili konumunda yer alan kişinin satın aldığı, kabul ettiği veyahut bunun durmuş olduğu uyuşturucu ya da uyarıcı madde ya da hayır şartlar değerlendirilerek kişisel kullanım amacı haricinde bir amacın mevcudiyeti için bu maddeye ele geçirdiğine dair şüpheleri yok edecek kanıtlar söz konusu değil ise şüphe eden sanığın yararlanmasından kaynaklı olarak suçun faili konumunda yer alan kişinin içinde bulunduğu durum bu suç bakımından değerlendirme altına alınmayacaktır.

Uygulama içerisinde kullanma amacının tespiti bakımından göz önünde bulundur ulan eylemlerden ilk olarak failin hareketleri ile ilgili olan durumlardan bahsettik. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer husus suçun faili konumunda yer alan kişinin uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanma alışkanlığı ile ilgili olan durumlardır. Suçun faili konumunda yer alan kişinin uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanma alışkanlığı içerisinde satın alma, kabul etme veya bulundurma amacını meydana getirmek açısından yardımcı olduğu söylenebilir.

5237 sayılı Türk ceza kanununun kamunun sağlığına karşı suçlar başlığı altında düzenlenmiş olan kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak veya uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçun da kullanma amacının tespit edilmesi bakımından kullanılan yöntemlerden failin hareketleri ile ilgili hususlardan ve suçun faili konumunda yer alan kişinin uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma alışkanlığı ile ilgili olan durumlardan bahsettik. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer durum failin ekonomik durumudur.  Faili konumunda yer alan kişinin ekonomik durumunda söz konusu olan değişiklikler de uyuşturucu veya uyarıcı maddenin hangi amaçlarla satın alındığı kabul edildiği veya bulunduruldu bakımından önem teşkil etmektedir. Öyle ki uyuşturucu veya uyarıcı madde iyi alan kabul eden veya bulunduran kişi bu durumdan sonra sahip olduğu ekonomik durumda bir iyileşme meydana getiriyor ise burada bu maddenin ticari bir niteliğinin olduğunu söyleyebilmek mümkündür.

5237 sayılı Türk ceza kanunun kanun sağlığına karşı suçlar başlığı altında düzenleme bulmuş olan 191. maddesinde ki kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak veya uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçu ile ilgili olarak kullanma amacının saptanmasında kullanılan yöntemlerdeki durumlardan failin hareketleri, suçun faili konumunda yer alan kişinin uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma alışkanlığı, suçun faili konumunda yer alan kişinin ekonomik durumu ile ilgili olan hususlardan bahsettik. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer durum uyuşturucu veya uyarıcı maddenin miktarıdır. En çok üzerinde durulan ve önem gösterilen durum uyuşturucu veya uyarıcı maddenin miktarıdır. Uygulama içerisinde satın alınan, kabul edilen veya bulundurulan uyuşturucu ve uyarıcı maddenin miktarına dikkat edilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer durum suçun faili konumunda yer alan kişinin satın almış olduğu, kabul etmiş olduğu ya da bulundurmuş olduğu Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kişisel gereksinimi karşılar bir niteliği barındırıp barındırmadığıdır. Yetkili merciler tarafından ele geçirilen miktarın suçun faili konumunda yer alan kişinin kişisel ihtiyacını giderecek nitelikte olup olmadığı bilirkişi raporuyla saptanır. Genel olarak uyuşturucu veya uyarıcı maddenin suçun faili konumunda yer alan kişinin kişisel gereksinimi bir yıl olarak göz önünde bulundurulur. Eğer ele geçirilen madde suçun faili konumunda yer alan kişinin bir yıllık ihtiyacının üzerinde yer alıyor ise burada suçu kullanmak için bulundurulduğunun ötesine gidildiğinden bahsedilir. Öyle ki bu kişinin ticari bir amaçla bu malı elinde bulundurulduğu söylenebilir. Bundan kaynaklı olaraktan kişiye verilecek olan cezanın oranında değişiklik meydana gelir. Ayriyeten kişinin kendisine isnat edilen suçun değişiklik göstermesi durumu da mevcut olmaktadır.

5237 sayılı Türk ceza kanunun kanun sağlığına karşı suçlar başlığı altında düzenleme bulmuş olan 191. maddesinde ki kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak veya uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçu ile ilgili olarak kullanma amacının saptanmasında kullanılan yöntemlerdeki durumlardan failin hareketleri, suçun faili konumunda yer alan kişinin uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma alışkanlığı, suçun faili konumunda yer alan kişinin ekonomik durumu, uyuşturucu veya uyarıcı maddenin miktarı ile ilgili olan durumlardan bahsettik. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer durum uyuşturucu ya da uyarıcı maddenin bulundurulduğu yer ve bulundurulma şeklidir. Uyuşturucu veya ölçü maddenin bulun durulmuş olduğu yer ve bu yerin bulundurulması şekle önem teşkil etmektedir suçun faili konumunda yer alan kişinin kullanmak için uyuşturucu ve yorucu madde bulundurması halinde doğrudan işlem yapmaya elverişli yerlerde muhafaza etme eğiliminde olmaları gerekir. Bununla birlikte uyuşturucu veya uyarıcı maddeler depo gibi değişik yerlerde bulundurulduğunda bu maddelerin ticaretinin yapılması durumunun söz konusu olması halinden bahsedilebilir.

Kullanmak İçin Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek veya Bulundurmak ya da Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanmak Suçunda Teşebbüs Hükümleri Nelerdir?

5237 sayılı Türk ceza kanunun kamu sağlığına karşı suçlar başlığı altındaki 191. maddede düzenlenmiş olan suç için seçimlik hareketler açısından bir değerlendirme göz önünde bulundurulduğunda satın alma ve kabul etme açısından teşebbüs olası konumda olabilir. Öyle ki yapılmış olan hareketlerin durması ya da tamamlanmasını rağmen sonucun meydana gelmemiş olması durumu mevcut olabilir. Satın alma ya da kabul etme içerisinde söz konusu olan suç uyuşturucu veya uyarıcı maddenin temin edilmesi ile son bulmaktadır. Bu durumda taraf konumunda yer alan kişiler arasında anlaşmanın yapılmış olmasına rağmen uyuşturucu maddenin teslim edilmesinin engellenmiş olduğu hallerde suçun teşebbüs aşamasında kalmış olduğu söylenebilir. Burada kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma hareketinde farklı bir durumun söz konusu olduğundan bahsedebiliriz. Uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma eyleminin kesildiği anda suçun tamamlanmış olduğundan bahsetmiştik. Bundan kaynaklı olarak kullanmak için uyuşturucu ya da burcu madde bulundurma eylemi teşebbüse elverişlilik taşımamaktadır.

Kullanmak İçin Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek veya Bulundurmak ya da Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanmak Suçunda Etkin Pişmanlık İle İlgili Olan Hükümler Nelerdir?

5237 sayılı Türk ceza kanununun 191. maddesi içerisinde düzenlenmiş olan kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, Kabul etmek veya bulundurmak veya uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçu ile ilgili olarak 5237 sayılı Türk ceza kanunun 192. maddesi içerisinde etkin pişmanlık durumlarına yer verilmiştir. Bu etkin pişmanlık halleri 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesinde düzenlenen suçlar açısından iki şekilde incelenebilir. Öyle ki ilk olarak cezasızlık sebebi olarak etkin pişmanlık haline yer verilmiştir. İkinci olarak ise cezada indirim sebebi olarak etkin pişmanlık hali mevcudiyeti söz konusudur. Burada ilk olarak cezasızlık nedeni olan etkin pişmanlık hali ile ilgili olan hususlardan bahsetmemiz mümkündür. 5237 sayılı Türk ceza kanunun 192. maddesinin ikinci fıkrası içerisinde söz konusu olan hükümlere göre kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi satın alan, bu maddeyi kabul eden, bu maddeyi bulunduran kişi resmi makamlar tarafından öğrenilmeden önce bu maddeyi hangi kişiden nerede ve hangi zamanda temin ettiğini haber vermek suretiyle suçların yakalanmalarını ya da uyuşturucu ya da uyarıcı maddenin ele geçirilmesi ne kolaylaştırır ise bu kişi ile ilgili olarak ceza verilmez. Nitekim burada cezasızlık nedeni olarak etkin pişmanlık halinin mevcudiyeti söz konusu olur. Bu bakımdan ilgili etkin pişmanlık halinden yararlanmanın mümkün olabilmesi için 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesi içerisinde düzenleme bulmuş olan kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurma veya uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma seçimlik hareketlerinden birinin gerçekleşmiş olması gereklilik arz etmektedir. Bununla birlikte suçun faili konumunda yer alan kişinin ilgili maddeyi hangi kişiden hangi yerde hangi zamanda temin ettiğini resmi makamlara bildiriyor olması önemli bir kriterdir. Söz konusu olan bildirimin resmi makamların ilgili suçun işlenmiş olduğunu öğrenmeden önce meydana gelmiş olması gereklilik arz eder. Bununla birlikte yapılan bildirimin suçlu konumunda yapılan kişilerin yakalanıyor olması ve uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlıyor olması gerekmektedir.

5237 sayılı Türk ceza kanunun 192. maddesinin üçüncü fıkrasında cezada indirim sebebi olarak etkin pişmanlık haline karar verilmiştir. Öyle ki 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesi içerisinde düzenleme bulmuş olan kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak veya uyuşturucu veya nurcu madde kullanma suçunun öğrenilmesinden sonra gönüllü bir şekilde suçun meydana çıkarılmasında ve suçun faili konumunda yer alan kişi İle diğer suç ortaklarının yakalanmasının sağlayan kişi ile ilgili olarak verilecek ceza yardımın özelliğine göre dörtte birinden yarısına kadar indirilebilir.

Kullanmak İçin Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek veya Bulundurmak ya da Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanmak Suçunda İştirak İle İlgili Olan Hükümler Nelerdir?

Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi kabul etmek ya da kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak suçunun iştirak ile İşlenmesi mümkün olup olmadığına dair bir görüş Birliği’nin mevcudiyetinden bahsetmek mümkün değildir. Aksi yönde görüşlerin mevcudiyetinin söz konusu olmasının yanı sıra kullanmak için uyuşturucu ya da uyarıcı madde satın almak, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmek veya kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak suçunu iştirak etmek mümkün olarak düşünülebilir. Öyle ki uyuşturucu veya merci madde kullanmak için satın almış olan veya uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul eden kişi ile bu maddeyi satan veya veren kişi ile ç arasında İştirak ilişkisi mevcut olmamaktadır. Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma suçunda uyuşturucu ya da yorucu maddeyi saten kişinin eylemi 5237 sayılı Türk ceza kanununun 188. maddesinin üçüncü fıkrası içerisinde düzenleme bulmuş olan uyuşturucu ya da uyarıcı madde ticareti suçun meydana getirir. Kullanmak için bu maddeleri satın alan kişinin eylemi 5237 sayılı Türk ceza Kanunu’ndaki 191. maddedeki suçu meydana getirmektedir. 5237 sayılı Türk ceza kanununun 191. maddesi içerisindeki suçun seçimlik hareketi barındırdığında kesintisiz bir suç meydana geldiğinden dolayı suç işlemeyi sürdürdüğü takdirde kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde ye sahip olmak söz konusu suçun icrasına iştirak etmek olasıdır. Bundan kaynaklı olarak kesintisiz suç tamamlanmış olmasına rağmen icrasına devam edildiğinden kaynaklı olarak farklı bir kişi tarafından söz konusu suçun işleniyor olmasına iştirak edilmiş olması odasıdır. Böyle bir halde suça iştira dair hükümler uygulama bulabilecektir. Aynı konut içerisinde yaşamını sürdüren aile bireylerinin birinin uyuşturucuya doyurucu bir maddeye evinde bulunduruyor olması halinde bir diğer aile bireylerinin yükümlülüklerine değinmekte yarar söz konusu olmaktadır. 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesinde söz konusu olan suça iştirak edilmesinden kaynaklı olarak cezalandırılmasının mümkün olabilmesi bakımından iştirak iradesinin mecburiyeti aranmaktadır. Aynı konu içerisinde yaşayan aile bireylerinden birinin uyuşturucu ya da uyarıcı maddeyi birlikte yaşamış oldukları evde bulundurduğunu bilmeyen kişiyi, kullanmak amacıyla uyuşturucu ya da uyarıcı madde bulundurmak suçundan dolayı sorumlu tutması mümkün olmamaktadır. Birden fazla bireyin bir araya gelmek suretiyle uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanması durumunun mevcut olması halinde bu kişilerden her biri diğerinden ayrı olarak kendi kullanma eyleminden sorumlu olmaktadır. Öyle ki Bir uyuşturucu maddeyi iki kişinin bir araya gelerek kullanması halinde herhangi bir indirimin veya farklı bir hususun mevcudiyeti söz konusu olmayacaktır. Bu eylemi meydana getiren her bir birey kendi eyleminin sonuçlarına katlanacaktır. Her biri ayrı ayrı eylemlerinden sorumlu tutulacak ve Her birinin eylemleri ayrı ayrı bir suçu meydana getirecektir. 5237 sayılı Türk ceza kanununun 191. maddesi içerisinde düzenleme bulunmuş olan bu suç ile ilgili olarak dolaylı faili şeklinde katılımın mümkün olduğunu söyleyebiliriz. 5237 sayılı Türk ceza kanunun 37. maddesinin ikinci fıkrası içerisinde suçun işlenmesi sırasında bir başkasını araç olarak kullanan kişi faili olarak sorumluluk altında olmaktadır. Kusuru yeteneğine sahip olmayan kişileri suçun işlenmesi esnasında araç olarak kullanmış olan kişinin cezası üçte birden yarısına kadar artırılması gerekir. Burada dolaylı faillik durumu söz konusu olmaktadır. Öyle ki suçu meydana getiren haksızlık bazı durumlarda bir başka kişinin araç olarak kullanılması yoluyla meydana gelmektedir. Böyle bir durumda arka planda kalan kişi suçun icra hareketlerini meydana getiren kişinin mi eylemlerinin üzerinde üstün hâkimiyet kurmak tabi bu hâkimiyet arka plan içerisindeki kişi dolaylı faillik özelliği kazandırmaktadır. Burada şunu söyleyebiliriz ki bir kişinin bir başka kişinin eşyalarının arasına uyuşturucu madde koyması ve akabinde eşyaların arasına uyuşturucu madde konulan kişinin yetkili merciler tarafından yakalanması durumunda uyuşturucu maddeyi koyan kişi dolaylı faili olarak sorumluluk taşıyacaktır. Burada eşyaları arasında uyuşturucu madde olan kişinin uyuşturucu madde bulundurma eylemi kasti olmadığından herhangi bir sorumluluğu söz konusu olmayacaktır. İştirak türlerini 5237 sayılı Türk ceza kanunun 38. maddesi düzenlenmiştir. Bununla birlikte 5237 sayılı Türk ceza kanunun 39. maddesinde azmettirme ve yardım etme tanımlanmıştır. Azmettirme ve yardım etmeyi kapsayan nitelikte olan şeriklik içerisinde kişi suçun işlenme durumuna katılıyor olmakta fakat meydana getirilmiş olan katkı ile suçun kanuni tanımı içerisinde mevcut olan eylem üzerinde hâkimiyeti sahip olmamaktadır. Bununla birlikte azmettiren kişi ile yardım eden kişinin mevcut olan haksızlıktan sorumlu tutulmasını mümkün olabilmesi için bağlılık kurulunun mevcudiyeti gerekmektedir. Suç tipi içerisinde şerikliğin iki farklı türü olan azmettirme ile yardım etme olasıdır. Ancak bağlılık kuralından dolayı bu suç ortaklarının sorumluluğuna gidilmesinde mümkün olabilmesi için 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesi içerisinde söz konusu olan suçun tamamlanması ya da en azından teşebbüs aşamasında kalması gerekmektedir. Azmettirme eylemi azmettirilen bireyin kullanılıyor olması ile uyuşturucu ya da uyarıcı madde satın alınması, uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul edilmesine, uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurulmasına veyahut uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanılmasına dair nitelik taşımalıdır. Öyle ki uyuşturucu madde kullanmanın güzellemesi ne yapan ve bunun kullanılmasının ona fayda sağlayacağını söyleyen kişi azmettirme eğilimi içerisinde bulunmaktadır. Öyle ki bu eyleminden dolayı azmettirmeden sorumluluk taşıyacaktır. Bir başka kişiyi 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesi içerisinde düzenleme bulmuş olan suçu işlemeye azmettiren kişi işlenmiş olan suçun cezası ile cezalandırılması gerekir. Böyle bir halde azmettiren kişi uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanıyor ise denetimli serbestlik mi gereklilik durumunda tedavi önlemlerine tabi olması gerekir. Söz konusu olan kişi uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanmıyor ise 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesi içerisinde öldürülmüş olan ceza ile cezalandırılması gerekmektedir.  Bununla birlikte 5237 sayılı Türk ceza kanunun 38. maddesinin ikinci fıkrası içerisinde söz konusu olan düzenlemeyle kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmek, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak veya uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçunu bir çocuğun azmettiriliyor olması durumunun söz konusu olması halinde azmettiren kişinin cezasının artırılması gereklilik arz eder. Azmettirme eylemi ile kişiyi uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanmaya Özendiren kişi suç işleme kararı meydana getirmek ve böylelikle kişinin kullanılması amacıyla uyuşturucu veya öldürücü madde bulundurulmasını sağlamak şeklinde bir eğilimi meydana getirdiği takdirde 5237 sayılı Türk ceza kanunun 190. maddesi içerisinde söz konusu olan ikinci fıkrada yer alan uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanılmasını özendirme suçundan sorumlu olmamaktadır. Burada kişi 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesinin ilk fıkrasında düzenleme bulmuş olan suça azmettirme eyleminden dolayı sorumluluk altında olur. Bunun sebebi söz konusu azmettirmenin 5237 sayılı Türk ceza kanununun 193. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiş olan uyuşturucu veya burcumakta kullanılmasının özendirmeden farklılık arz etmesidir. Burada söz konusu olan fark belirli kişilere dair olmasından kaynaklanmaktadır. 5237 sayılı Türk ceza kanunun 190. maddesinin ikinci fıkrası İçerisinde düzenlenmiş olan suçta uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanılmasının Ali niye bir şekilde özendiriliyor olması eylemi mevcut olmaktadır. Uyuşturucuya duyurmakta kullanılmasına kolaylaştırmak maksadıyla kullanma yöntemleri konusunda bir başka kişiye bilgi veriliyor olması durumunda 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesindeki fıkrası içerisinde düzenlenmiş olan suça azmettirme eyleminin meydana geldiği söylenemeyecektir. Burada kişinin 5237 sayılı Türk ceza kanununun 190 cumartesi ilk fıkrasında düzenleme bulunan uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma suçunda suçun faili konumunda yer alan kişi sorumlun olacaktır. Kullanmak amacıyla uyuşturucu ya da uyarıcı madde satın almak, kullanma amacıyla uyuşturucu ya da uyarıcı madde kabul etmek, kullanmak amacıyla uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçunun işlenmesine yardımda bulunan kişi iştirak bakımından sorumlu olacaktır. Öyle ki suçun faili konumunda yer alan kişinin kullanmak için satın almış olduğu ya da kabul etti uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi saklıyor olması amacıyla kendine ait bir yeri sağlayan kişi ile uyuşturucu ya da uyarıcı maddenin satılmasına ve verilmesine aracılık sağlamadan bu maddeyi hangi şekilde nereden anacığım konusunda yol gösteren kişi eriklin diğer bir hale olan yardım eden sıfatı ile sorumluluk altında olur. 5237 sayılı Türk ceza kanununun 191. maddesi hükümleri içerisinde düzenleme bulmuş olan suçun işlenmesine yardımda bulunan kişi uyuşturucu veya nurcu madde kullanıyor ise denetimli serbestlik ve gereklilik arz etmesi durumunda tedavi tedbirine tabi tutulması gerekir. Eğer kullanmanın mevcudiyeti söz konusu değil ise 5237 sayılı Türk ceza kanununun 191. maddesi içerisinde düzenlenmiş olan suçun cezası ile cezalandırılması gerekmektedir. Burada önem teşkil eden durum iştirak durumunda meydana gelen suçlar da gönüllü vazgeçme müessesesidir. Bir suçun işlenişine iştirak da bulunan kişilerin suçun icrasına başlanmasından daha sonra ancak henüz icranın sonuçlanmamasından ya da neticenin meydana gelmesinden gönüllü vazgeçmeleri mümkün olabilmektedir. Suç ortaklarının her birinin gönüllü olarak vazgeçiyor olmaları durumunda ceza sorumluluk açısından hangi yöntemin izleneceği hususunda 5237 sayılı Türk ceza kanunun 36. maddesi hüküm altına alınmıştır. Burada suçun işlenişine iştirak eden kişilerin yalnızca bir kısmının gönüllü bir şekilde vazgeçiyor olması durumunda hangi yolun izleyici önem teşkil etmektedir. 5237 sayılı Türk ceza kanunun 41. maddesi içerisinde söz konusu olan düzenlemeye göre iştirak ilişkisinin mevcudiyeti durumunda yalnızca gönüllü vazgeçen suç ortağı gönüllü vazgeçme hükümlerinden yararlanır. Bunun sebebi gönüllü vazgeçmenin cezayı kaldıran şahsi bir sebep özelliğini içinde barındırmasıdır.

5237 sayılı Türk ceza kanunun 41. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre suçun gönüllü bir şekilde vazgeçenin meydana getirdiği gayret haricinde farklı bir sebeple işlenememesi durumunun söz konusu olması veya gönüllü vazgeçmenin tümüyle gayret gösterilmesine rağmen işlenmiş olması durumunda gönüllü vazgeçme gündeme gelir. Öyle ki suçun faili konumunda yer alan kişi uyuşturucu ya da uyarıcı maddeyi satın alması amacıyla parayı temin Edip yardımda bulunmak suretiyle suçun icrasını kolaylaştıran kişi yardım etme eğiliminden vazgeçip suçun faili konumunda yer alan kişinin uyuşturucu madde satın almasını önlemeye çalışmış olması halinde gönüllü vazgeçme müessesesinden yararlanır. Bununla birlikte azmettiren kişinin gönüllü vazgeçme hükümlerinden yararlanmasının mümkün olabilmesi için bu kişinin azmettirmiş olduğu kişiyi suçun icra hareketlerine devam etmekten vaz geçirmesi durumu ile kişide meydana getirdiği suç işleme kararının kaldırmış olması gereklilik arz etmektedir. Azmettiren kullanması için uyuşturucu madde satın alma ya azmettirmiş olduğu kişinin söz konusu suç işlemesini engelleyemeyeceğini anlamış olduğu durumda yetkili makamlara durumdan haberdar etmesi suretiyle icra hareketlerinin tamamlanmasına engel olmaya çalışması gerekmektedir.

Kullanmak İçin Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek veya Bulundurmak ya da Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanmak Suçunda İçtimaı İle İlgili Olan Hükümler Nelerdir?

Suçların içtimaı suçların çokluğu anlamına gelmektedir. Öyle ki bir kişinin birden fazla suç işlemesi durumunda ceza sorumluluğunun hangi şekilde belirleneceği ile ilgili olan kurallar suçların içtima ile açıklanır. Ceza hukukunun ana kurallarından biri kaç tane fiil söz konusu ise o kadar suç, kaç tane suç söz konusu ise o kadar ceza vardır. Bu kurala göre ceza hukuku içerisinde kabul görmüş olan kural gerçek içtimadır. İşlenen her bir suçtan dolayı ayrı ayrı cezai hükmedilmesi gerekir. Verilen her bir ceza bağımsızlığını koru niteliktedir. Fakat birden fazla yasanın ihlal edilmesi halinde öncelikli bir şekilde suç tipleri içerisinde görünüşte içtima İlişkisinin söz konusu olup olmadığı belirlenmelidir. Görünüşte içtima durumunda suçların çokluğu tamamıyla görünüşte olmaktadır. Aslında suçun faili konumunda yer alan kişi tarafından meydana getirilen eyleme uygulanacak yalnızca bir norm söz konusu olacaktır. Gerçek içtima içerisinde kaç tane fiilin mevcudiyeti söz konusuysa o kadar suç, kaç tane suç söz konusuysa o kadar ceza vardır kuralının geçerlilik teşkil etmesine rağmen gerçek içtima kuralının istisnasını meydana getiren zincirleme suç ortaya çıkmakta suçun faili konumunda yer alan kişi birden fazla suç işlemiş olmasına rağmen bu suçlardan ayrı ayrı cezalandırılmamaktadır. Görünüşte içtima ilişkisinin göz önünde bulundurulmasıyla inceleme konusu suç tipi içerisinde görünüşte içtima ilkelerinden tüketen tüketilen norm ilişkisinin mevcudiyetinden bahsedilmesi gerekecektir. Tüketen tüketilen normu ilişkisi içerisinde bir normun farklı normların kurmuş olduğu hukuki değerlerin tamamını ortak bir halde kurmak ve bundan kaynaklı olarak bu değerlere zarar teşkil eden eylemlere tek ceza öngörmek vasıtasıyla diğer normları tüketmiş olduğu durumlar meydana gelecektir. Öyle ki burada cezalandırılmayan diğer fiillerin ortaya çıktığından bahsetmek mümkün olacaktır. 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesi hükümleri içerisinde söz konusu olan suça dair kanun metin hükümlerinde birbirinin alternatifini teşkil eden birden fazla hareket gösterilmiş olmasına rağmen bunlardan yalnızca birinin yapılması suçun meydana gelmesi için yeterlilik teşkil etmektedir öyle ki 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesinde düzenlenen suç seçimlik hareketli bir suç olmasından kaynaklı olarak satın alma, kabul etme, bulundurma veya kullanma hareketlerinden yalnızca birinin yapılıyor olması suçun meydana gelmesi bakımından yeterli teşkil etmektedir. Burada suçun faili konumunda yer alan kişinin hareketlerin birden fazlasına veya hepsini meydana getirmesi durumunda yine tek suçun mevcudiyeti söz konusu olacaktır. Burada suçun faili konumunda yer alan kişi satın alma ve kullanma eylemlerini meydana getirmiş olsa dahi böyle bir halde 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesi içerisindeki hükümlerin birden fazla ihlal edildiği durumu meydana gelmeyecektir. Burada yalnızca tek bir suçun mevcudiyeti söz konusu olacaktır. Tüketen tüketilen norm ilişkisi gereği suçun faili konumunda yer alan kişi bir kez cezalandırılacaktır. Nitekim bu gibi hallerde aynı normun birden fazla şekilde ihlal edilmesi ve bundan kaynaklı olarak ihlal sayısının mevcudiyeti kadar suçun bulunması tamamıyla görünüşte olmaktadır. Gerçekte yasak bir kez ihlal edilmiş olmasından dolayı ortada yalnızca bir suç vardır. Kullanmak amacıyla uyuşturucu ya da uyarıcı madde satın almak, kabul etmek ya da bulundurmak veya uyuşturucu ya da uyuşturucu madde kullanmak suçunun bir suç işleme kararının icrası bakımından değişik zamanlar içerisinde birden fazla kez işlenmiş olması halinde bir cezaya hükmedilecektir. Öyle ki burada 5237 sayılı Türk ceza kanunun 43. maddesinde ki birinci fıkrada söz konusu olan zincirleme suç şartlarının meydana gelmesi durumu ortaya çıkacaktır. Ancak söz konusu olan ceza 5237 sayılı Türk ceza kanunun 43. maddesi içerisinde belirtilmiş olan oranda artırılması gerekecektir. Suçun faili konumunda yer alan kişi bir suç işleme kararının icrası bakımından yani kullanmak için uyuşturucu ya da uyarıcı madde satın almak Ve kabul etmek hareketlerinin birden fazla işlenmesi durumu söz konusu olursa suçun mağduru konumunda yer alan kişi belli bir kişi değil ise toplumu oluşturan her kişinin mağdur konumunda olduğundan bahsedilecektir. Bununla birlikte bu suç da zincirleme suç kuralları uygulama bulabilecektir. Öyle ki kullanılmış olan uyuşturucu veya uyarıcı maddenin birden fazla temin ediliyor olması halinde zincirleme suç kuralları uygulama buluyor ise böyle bir durumda sadece hâkimin 5237 sayılı Türk ceza kanununun 191. maddesinin ilk fıkrası bakımından cezaya hükmetmiş olduğu durumlar bakımından pratik önem söz konusu olacaktır. Bununla birlikte hâkimin 5237 sayılı Türk ceza kanununun 191. maddesinin üçüncü fıkrasına göre denetimli serbestlik ve tedavi tedbirine karar kılması hallerinde temin fiilinin birden fazla olması önem taşımaktadır. Suçun faili konumunda yer alan kişinin kullanmak amacıyla aynı zamanda aynı kişiden farklı şekilde uyuşturucu ya da uyarıcı madde satın alması veyahut kabul etmesi durumunda tek bir suç meydana gelecektir. Fakat suçun faili konumunda yer alan kişinin bir suç işleme kararının icrası bakımından değişik zamanlarda aynı veya farklı kişilerden uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması veya kabul etmesi durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması söz konusu olacaktır. Fakat bu bakımdan ilk olarak suçlar arasındaki hukuku kesintinin söz konusu olmaması durumu gereklilik arz edecektir. Aynı suçun işleme kararına bağlı olmak koşuluyla her defasında 5237 sayılı Türk ceza kanununun 191. maddesinin ilk fıkrasında söz konusu olan aynı fiillerin işlenmesine gerek olmamaktadır. Öyle ki ilk durumda kullanmak amacıyla uyuşturucu ya da uyarıcı maddeyi satın almış olan kişinin sonrasında uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmiş olması halinde bu eylemler aynı suç işleme kararına bağlı nitelikte iseler zincirleme suç söz konusu olacaktır. Suçun unsurunu meydana getiren hareket bulundurma olduğu zaman suçun faili konumunda yer alan kişinin uyuşturucu ya da uyarıcı maddeyi parçalara bölmek suretiyle farklı yerlerde bulunduruyor olması veya farklı türdeki uyuşturucu ya da uyuşturucu maddeleri bulundurması suçun tek olmasına etki etmeyecektir. Uyuşturucu ya da uyarıcı madde aynı tarih içerisinde farklı yerlerde ele geçirilmiş olmasına rağmen yine tek suç meydana gelecektir. Bu açıdan suçun birden fazla işlenmiş olduğundan bahsetmek mümkün olmayacaktır. Bundan kaynaklı olarak da zincirleme suçu kümlerini uygulama bulması meydana gelmeyecektir. Ayrıca suçun faili konumunda yer alan kişi aynı suç işleme kararının icrası bakımından farklı zamanlar içerisinde farklı uyuşturucu ya da uyarıcı madde bulundururken yakalanır ise zincirleme suç meydana gelecektir. Böyle bir durumda farklı uyuşturucu ya da uyarıcı madde ile anlatılmak istenen durum uyuşturucuya doyurucu maddenin farklı türlerde olması değildir. Burada değişik zamanlarda ele geçirilmiş olan uyuşturucu veya sonucu maddenin bir tamamının devamı niteliğinde olmaması söz konusu olmaktadır. Öyle ki aynı uyuşturucu veya burcu maddenin olmaması durumu meydana gelmektedir. Uyuşturucu ya da uyarıcı madde temin etme suçu zincirleme suç niteliğinde işlenmesi mümkündür. Kullanma suçu bakımından aynı değerlendirmeyi yapmak olası olmamaktadır. Bunun sebebi uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanma suçu farklı zamanlar içinde ve farklı miktarlar içerisinde alınmak suretiyle meydana getirilebilen kullanma hareketlerini kapsamaktadır. Öyle ki bu suç içerisinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması olası olmamaktadır. Kullanma eğilimi ani nitelik taşımaktadır. İçerisinde bir sürekli barındırmaktadır. Birden fazla kullanılmış olması durumunda bu eylemin çek olduğu kabul edilmesi gerekir. Zincirleme suç hükümleri bakımından ceza artırım ne gidilmemesi önem taşımaktadır. Bunun sebebi uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma suçu doğal bakımdan birden fazla eylemin meydana gelmesini zorunlu kılan bir suç tipi niteliği taşımaktadır. Doğal bakımından birden fazla eylemin mevcut olmasına rağmen hukuki anlamda yalnızca bir fiil söz konusudur. Kişinin uyuşturucu maddeyi gün içerisinde farklı zaman dilimlerinde kullanması hali tek bir suçun mevcudiyetine meydana getirir. Burada fiil sayısınca kullanma suçunun meydana geldiğini söylemek mümkün olmaz. Farklı zamanlarda kullanılan uyuşturucuya doyurucu maddenin bir bütünün devamı olması durumunda zincirleme suç söz konusu olmaz. Bundan kaynaklı olarak suçun faili konumunda yer alan kişinin farklı zamanlarda bir bütünün devamı olan aynı ya da farklı türdeki maddeleri kullanıyor olması durumunda tek suç meydana gelecektir. Bununla birlikte suçun faili konumunda yer alan kişi aynı suç işleme kararının icrası bakımından farklı zamanlarda farklı uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanırken yakalanır ise zincirleme suç meydana gelebilecektir. Öyle ki burada farklı uyuşturucu ya da görücü madde ile ifade edilmek istenen durum uyuşturucu veya onuncu maddenin değişik türlerde olması değildir. Burada değişik zamanlarda ele geçirilmiş olan uyuşturucu veya onuncu maddenin bir bütünün devamı olmamasından kaynaklanan bir durum meydana gelmektedir. Bununla birlikte suçun faili konumunda yer alan kişinin kastının tekrarlanması halinde birden fazla suçun ortaya çıktığından bahsetmemiz gerekir. Öyle ki kişi ile ilgili olarak soruşturmaya başlanması uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılması bakımından iki ayrı suçun meydana getirir. Suçun faili konumunda yer alan kişinin 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesi içerisinde düzenleme bulmuş olan kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmek veya kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak veya uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçu ile diğer uyuşturucu ya da uyarıcı madde suçlarından birine işlemiş olması durumunda bazı hususlar meydana gelmektedir. Öyle ki suçun faili konumunda yer alan kişi kullanma ve kullanma haricinde sahip olduğu bir amaç ile uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurması durumunda nasıl hareket edileceğine dair bir tartışmanın mevcudiyeti söz konusudur. Bazı görüşler bulundurmanın kullanmaktan farklı bir amaca bağlanmış olması durumunda kullanma amacıyla bulundurmadan bahsedilmesini mümkün olamayacağını ilgili onayda kullanma amacının dışında kalan bir amacın mevcut olduğu ifade edilmektedir. Burada kullanmak amacıyla uyuşturucu ya da uyarıcı madde bulundurma suçundan hüküm verilmemesi gerekmektedir. Burada yalnızca uyuşturucu madde ticareti suçu bakımından cezalandırmaya gidilmesi gerekir. Farklı bir görüş içerisinde uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kişisel kullanım ile bunun dışında bir sebeple bulunduruluyor olması durumunda ikili bir ayrımın mevcudiyeti söz konusu olmaktadır. Burada kişisel kullanım için ve bu amaç haricinde bir sebeple bunun durulmuş olan uyuşturucu ya da uyarıcı madde birbirinden ayrılmış ise iki farklı suçun meydana geleceği kabul edilmiştir. Söz konusu maddeler birbirinden eğer ayrılmamış ise suçun faili konumunda yer alan kişinin uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanıp kullanmadığını göre bir ayrımın yapılması gerekmektedir. Burada suçun faili konumunda yer alan kişinin uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanmış olduğu idrar ya da kan tahlili gibi kanıtlar ile meydana gelirse iki farklı suçun meydana geldiği söz konusu olacaktır. Bununla birlikte suçun faili konumunda yer alan kişinin söz konusu maddeleri kullanmış olduğu saptanamıyor ise yalnızca 5237 sayılı Türk ceza kanununun 188. maddesinin üçüncü fıkrası bakımından hüküm verilmesinin gerekliliği kabul edilmektedir. Yargıtay’a göre uyuşturucu madde kullanan kişide uyuşturucu madde bulunması durumunda iki farklı suç meydana gelmez. Ancak uyuşturucu madde kullanmak veya başkalarına temini etmek suçu bir arada bulunabilir. Öyle ki Bu durumda fikri içtima hükümleri uygulama bulmayıp iki ayrı suç söz konusu olarak gerçek içtima hükümleri uygulama bulmalıdır. Yargıtay’ın bu kararı ile her iki suçtan ayrı ayrı ceza verilmesinin gerekliliği İleri sürülmüştür.

Suçun faili konumunda yer alan kişi 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesi içerisinde düzenleme bulmuş olan suça hem de diğer uyuşturucu ya da uyarıcı madde suçlarından birini işleyecek olması durumunda her iki suç bakımından ayrı ayrı ceza verilmek suretiyle gerçek içtima kurallarının uygulama bulmasını gerektiği söylenmelidir. Öyle ki kullanma ve başka kişilere satma bir arada ise iki farklı suçun mevcudiyeti söz konusu olacak ve suçun faili konumunda yer alan kişi 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesindeki uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma suçundan Ve 5237 sayılı Türk ceza kanununun 188. maddesinin üçüncü fıkrasında ki yer alan suçtan ayrı ayrı cezalandırılacaktır.

Suçun faili konumunda yer alan kişinin kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulunduruyor olması ve Başka kişilerin de bu uyuşturucu veya uyarıcı madde ye kullanmasını kolaylaştırmak amacıyla bir yerleri tahsis etmişse 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesi içerisinde söz konusu olan kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak ve 5237 sayılı Türk ceza kanunun 190. maddesinin birinci fıkrası içerisindeki hükümlere göre uyuşturucu veya yorucu madde kullanmasını kolaylaştırmak suçunu meydana getirir. Böylelikle suçun faili konumunda yer alan kişiye iki ayrı suçun mevcudiyeti karşılığında ayrı ayrı ceza verilir.

İçtima ile ilgili olan hususların uygulama bulunması açısından iftira suçu ile uyuşturucu veya uyarıcı madde suçları arasındaki ilişkinin mevcudiyeti söz konusudur. Öyle ki yetkili olan mercilere ihbar ya da şikâyette bulunmak suretiyle işlemediğini bilmiş olduğu halde bu kişi ile ilgili olarak soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını sağlamak amacıyla bir kişinin uyuşturucu veya yorucu madde bulundurduğuna dair isnat da bulunmuş olan kişi 5237 sayılı Türk ceza kanununun 267. maddesinin ilk fıkrasına göre iftira suçunu işlemiş olur. Bununla birlikte 5237 sayılı Türk ceza kanunun iftira başlığını taşıyan 267. maddesinin ikinci fıkrası içerisinde eylemin maddi eser ve delillerine uydurmak suretiyle iftira da bulunması durumunda cezanın yarı oranında artırılması gerekir. Böylelikle haksız bir şekilde kullanmak amacıyla uyuşturucu ya da uyarıcı madde bulundurduğu şeklinde isnat da bulunmuş olduğum mağdur konumunda yer alan kişinin cebine ya da evine ilgili maddeyi konmuş olan kişinin 5237 sayılı Türk ceza kanunun 267. maddesinin ikinci fıkrası gereğince iftira suçunun nitelikli hali açısından sorumluluk söz konusu olacaktır. Böyle bir halde suçun faili konumunda yer alan kişinin iftira suçu dışında uyuşturucu ya da uyarıcı madde bulundurmaktan dolayı sorumlu olup olmayacağının tartışılması gerekli olabilir.

Kullanmak İçin Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek veya Bulundurmak ya da Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanmak Suçunun Benzer Suçlardan Farkı Nelerdir?

Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin üretimi, imalı ve bu maddelerin dağıtımı kontrol altına alınmamıştır. Bundan kaynaklı olarak uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kontrolüne dair uluslararası alanda söz konusu olan mücadelenin yanı sıra ülkeler kendi ufuklar içerisinde düzenlemelere gitmiştir. Ülkemiz içerisinde uluslararası sözleşmelerin mi anayasanın uyuşturucu ve yorucu maddelerin kötüye kullanılmasını önlemeye dair söz konusu yüklemiş oldukları sorumlulukları neticesinde bireyin ve toplumun sağlığı bakımından birçok zararlı nitelik taşıyan maddelerin kaynağını oluşturan bitkilerin ekimi, ticareti ve kullanımına dair bir düzenleme yapılmıştır. 5237 sayılı Türk ceza kanunun içerisindeki hükümlerin yanı sıra doğal uyuşturucular olarak adlandırılmış olan bazı bitkilerin ekimi izin usulleri ve yasaklamalar 2313 sayılı uyuşturucu maddeleri murakabeyi hakkında kanun ve 3298 sayılı uyuşturucu maddelerle ilgili kanun tarafından düzenleme altında olmaktadır. 2313 sayılı kanun içerisinde kenevir ekiminin denetimine dair hükümler söz konusu iken 3298 sayılı Kanun hükümlerinde hasat ve ekimin kontrolüne dair hükümler söz konusu olmaktadır. Kullanmak amacıyla uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi meydana getiren bitkilerin yetiştiriliyor olması 5237 sayılı Türk ceza kanununun 191. maddesinin ilk fıkrasında suç olarak düzenlenmiştir. Sonrasında yapılan bir değişiklik ile bu maddenin yürürlükten kaldırılması durumu ortaya çıkmıştır. Yürürlükten kaldırılan bu maddede kendisi tarafından kullanılmak üzere uyuşturucu veya burcu madde etkisi meydana getiren bitkileri yetiştiren kişi bu fıkra hükmüne göre cezalandırıldığında dair husus yer almaktadır. Doktrin içerisinde kullanmak amacıyla uyuşturucu veya uyarıcı madde meydana getiren bitkileri yetiştiriyor olmanın 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesi içerisinde düzenleme bulmamış olması eleştiriye açık olmaktadır. Bununla birlikte suçun faili konumunda yer alan kişinin kullanma amacından kaynaklı olarak bu durumun 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesi bakımından düzenlenmiş olması gerekliliği ileri sürülmüştür. Bununla birlikte 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesi bakımından uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişinin denetimli serbestlik ve tedavi tedbirine tabi tutulması meydana geldiğinden kullanmak amacıyla bu bitkileri yetiştiren kişinin aynı zamanda uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanan bir kişi olmasından dolayı güvenlik tedbiri uygulamak suretiyle bu maddelerin kötüye kullanımının önlenmesinin gerekliliği bakımından bir eleştiri söz konusu olmuştur. Burada 2313 sayılı uyuşturucu maddelerin murakabesi ile ilgili olarak kanun ve 3298 sayılı uyuşturucu maddeler ile ilgili kanun içerisindeki suç tipleri ve yaptırımlar açısından ayrı ayrı inceleme söz konusu olacaktır.

İlk olarak 2313 sayılı uyuşturucu maddelerin murakabesi hakkında kanun ile ilgili olan suçlardan bahsetmemiz mümkündür. 2313 sayılı uyuşturucu maddelerin murakabesi hakkında kanun, kenevir ekimi ilişkin kontrol hükümlerine yer vermektedir. 2313 sayılı kanunun 23. maddesi hükümleri içerisinde lif, tohum, saf ve benzeri amaçlar ile kenevir ekimi, tarım orman ve Köy işleri bakanlığının vereceği iznine bağlıdır. Bakanlık Bu amaçlar ile kenevir ekimi yapılacak olan yerleri saptayıp İrem üretimini kontrol etmekle yükümlüdür. Bu durum ile ilgili olarak uygulama esaslara bakanlıkça Çıkarılacak olan yönetmelik içerisinde belirlenir. Kenevir ile bağlı nitelik taşıyan uyuşturucu madde üretiminin önlenmesi amacı ile kenevir ekimi yapılacak olan bölgelerin saptanması Ekimlerin izne bağlanması gerekli kontrollerin yapılması ve izinsiz ekinlere yapılacak olan işlemler için usul ve esasların tamamı, kenevir ekimi ve kontrolü ile ilgili olarak söz konusu olan yönetmelikte düzenlenmiştir.

Burada 23. maddenin dördüncü fıkrası içerisinde düzenlenmiş olan esrar elde etmek amacı olmaksızın kenevir ekme suçu ile ilgili olan hususlardan bahsetmemiz mümkündür. 2313 sayılı kanunun 23. maddesinin ikinci fıkrası içerisinde hangi amaçla olduğu önem teşkil etmeden rızasız bir şekilde kenevir bitkisinden yetiştirilmesi yasaktır. Burada önem teşkil eden durum 2313 sayılı kanunun Üçüncü maddesinde münhasıran esrar yapmak haricinde söz konusu olan bir amaçtır. Öyle ki esrar elde etme amacı söz konusu olmadan kenevir ekimi suçu 2313 sayılı kanunun 5728 sayılı kanun ile değiştirilmiş olan 23. maddesinin dördüncü fıkrası içerisinde düzenleme bulmuştur. Buradaki düzenlemeye göre izin belgesi söz konusu olmadan veya izin belgesi alınmış olmasına rağmen bilerek belge içerisinde belirtilmiş olan alandan fazla yerde ya da izin belgesinde kayıtlı yerden farklı yerde kenevir ekimi yapan kişi 50 günden az olmamak suretiyle adli para cezasına çarptırılır. 2313 sayılı kanunun 23. maddesinin dördüncü fıkrası içerisinde söz konusu olan değişiklikten önce Ekim bölgesi olmayan yerlerde esrar elde etme haricinde bir amaçla kenevir eken kişiler hakkında bir yaptırım mevcut olmamak taydı. Öyle ki değişiklik öncesi durumlarda kenevir eken kişiler eğer amaçları esrar elde etmek değil ise bir suç işlemiş olmuyorlardı. Fakat 2313 sayılı kanunun 23. maddesinin dördüncü fıkrasında 5728 sayılı kanun ile yapılan değişiklik sonrasındakini 1 Ekim bölgesi ve kenevir ekimi bölgesi dışı ayrımının yapılması durumunda vazgeçilmiştir.

Burada bahsedilmesi gereken durum esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçudur. Esrar elde etme amacıyla kenevir ekimi suçu 2313 sayılı kanunun 23. maddesinin beşinci fıkrası içerisinde düzenleme bulmuştur. Kenevir bitkisinin saplarından lif, kâğıt ve yakacak hammaddesi tohumlarından ise yağ elde edilmesinden kaynaklı olarak ülkenin bir takım bölgelerinde izinli bir şekilde bu bitkinin üretimine imkân sağlanmıştır. Fakat kenevirin esrar elde etmek amacıyla ekime yapılmış olduğundan kanunu kimlerin de kenevir bitkisinden bu amaçla ekimin yasaklanması suretiyle cezan yaptırma söz konusu olmuştur. Bundan kaynaklı olarak 2313 sayılı kanunun 23. maddesinin beşinci fıkrasında söz konusu olan hükmün uygulama bulması için kenevir ekiminin esrar elde etmek amacını taşıması gerekmektedir. 2313 sayılı kanunun üçüncü maddesi ile münhasıran esrar yapmak amacıyla kenevir ekilmesi yasaklanmış ve kanunun 23. maddesinin beşinci fıkrası bakımından esrar elde etmek amacıyla kenevir ekimi suç olarak düzenleme bulmuştur. Böylelikle bu durum cezaya bağlanmıştır. 2313 sayılı kanunun 23. maddesinin beşinci fıkrasına göre esrar elde etmek amacıyla kenevir ekimi yapan kişi ile ilgili olarak dört yıldan 12 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Yine kendi kullanımı için ihtiyaç duyduğu esrarı elde etmek amacıyla kenevir ekimi yapan kişiyle ilgili olarak bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Böyle bir durumda 2313 sayılı kanun hükümlerinin 23. maddesinin beşinci fıkrasında kenevir ekme suçu esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme ve kişisel kullanım amacıyla ihtiyaca yönelik esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçu olmak üzere ikili bir ayrım söz konusu olmuştur. Kişisel kullanım amacıyla esrar elde etmek için kenevir ekimi yapmış olan suçun faili konumunda yer alan kişinin daha hafif bir yaptırıma tabi tutulmasının nedeni bu eylemin toplum bakımından tehlikesinin daha az olmasıdır. Ekimin esrar elde etmeye dair bir amaca yönelik olmasının saptanması durumunda ekimi yapan kişiler ile ilgili olarak hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmedilmesi suretiyle kenevir ekiminin esrar elde etmek amacıyla yapılmamış olduğu hallerde adli para cezası meydana gelir. Fakat suçun faili konumunda yer alan kişinin amacının tespit edilmesine mümkün olmadığı hallerde 2313 sayılı kanunun 23. maddesinin dördüncü fıkrası içerisinde düzenleme bulmuş olan esrar elde etme amacı söz konusu olmadan kenevir ekme suçunun meydana getirdiği kabul edilmek suretiyle adli para cezasına hükmedilmesi gerekmektedir. Eğer esrar elde etme amacı ile kenevir bitkisinde edilmiş olduğu saptanmış ise suçun faili konumunda yer alan kişinin bu iki mi kendi kullanımı amacıyla gerçekleşip gerçekleşmedi belirlenir. Suçun faili konumunda yer alan kişinin amacı belirlenirken ekilen kenevir bitkisinin miktarı, bu kenevirlerden elde edilecek olan esrarın miktarı, suçun faili konumunda yer alan kişinin eylemleri uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanıp kullanmadığı, uyuşturucu ya da uyarıcı madde ticaretinden bir mahkûm yetinin söz konusu olup olmadığı mevcut olaya dair tüm kanıtlar ile değerlendirilmek suretiyle neticelendirilir. Ekim yapıyor olmak tohumun toprağı içilmesinden ürünün hasat edilmesine kadar olan zamanı göstermektedir. Bundan kaynaklı olarak kenevir tohumunun toprağa ekilmesi anından esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçu tamamlama bulmuş olur. Bu suç ile ilgili olarak teşebbüsün mümkün olduğunu söyleyebiliriz. Öyle ki tohum bulunmuş ve kenevir ekiminin yapılması söz konusu olan tarlada ekimi hazır bir hale getirilme durumu söz konusu olmasına rağmen ekime başlanması mümkün olmamış ise suçun teşebbüs aşamasında olduğu söylenebilir. Esrarın elde edilmesi için kenevir ekilmiş ise topraktan sökülmeden yakalanır ise yalnızca esrar elde etmek amacıyla kenevir ekimi suçunun meydana geldiğini söyleyebiliriz. Bu hallerde 5237 sayılı Türk ceza kanununun 188. maddesinin ve 191. maddesinin içerisinde düzenleme bunu şu an suçların uygulanma imkânı söz konusu olmayacaktır. Bununla birlikte kenevir bitkisinin bir kısmı Dikili, bir kısmı topraktan sökülmüş nitelikte ise dikili kısım bakımından esrar elde etmek amacıyla kenevir ekimi suçu meydana gelmişken sökülen kenevir bitkisi için bilirkişi incelemesi yapılması suretiyle elde edilecek esrarın sayısı bakımından bir hüküm kurulması gerekir. Bunun yanı sıra esrar miktarı kişisel kullanım sınırını aşıyor ise 5237 sayılı Türk ceza kanununun 188. maddesinin üçüncü fıkrası içerisinde söz konusu olan düzenleme meydana gelecektir. Öyle ki elde edilecek eser miktarı kişisel ihtiyacı karşılamak amacıyla kenevir bitkisi ekildiğini doğrular nitelik taşıyor ise 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesinde düzenleme bulmuş olan kullanmak için uyuşturucu veya yolcu madde bulundurma suçu meydana gelecektir. Burada iki ayrı eğilimin söz konusu olduğundan fikri içtima kuralları uygulama bulmayacaktır. Suçun faili konumunda yer alan kişi her iki suçtan ayrı ayrı cezalandırılacaktır. Bununla birlikte kenevir bitkisi topraktan söküldükten daha sonra ele geçirilir ise uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçu meydana gelecektir. Suçun faili konumunda yer alan kişi ile ilgili olarak bu kişinin kasına mı ele geçirilecek madde miktarına göre 5237 sayılı Türk ceza kanunun 188. maddesinin üçüncü fıkrası veya 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesinin hükümleri uygulanacaktır. Kenevir bitkisinin esrar elde etmek amacıyla topraktan ayrılmasından daha sonra kenevirin suçun faili konumunda yer alan kişi tarafından ekildiğine dair kenevir kökü ya da hasat arta gibi maddi bulguların söz konusu olması durumunda hem esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçunun düzenleme bulmuş olduğu 2313 sayılı kanunun 23. maddesinin beşinci fıkrası içerisinde söz konusu olan birinci ya da ikinci cümlesinde ki suç ile uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçu meydana gelecektir. Fakat kenevir ekimine dair madde bulguların elde edilemiyor olması durumunda yalnızca suçun faili konumunda yer alan kişinin ikrarını dayanılmak suretiyle kenevir etme suçundan dolayı cezalandırma yoluna gidilmesi durumundan bahsetmek mümkün olmayacaktır. Suçun faili konumunda yer alan kişi bu durumda yalnızca 5237 sayılı Türk ceza kanununun 188. maddesi ya da 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191. maddesinde düzenleme buluşalım uyuşturucu ya da uyarıcı madde bulundurma suçundan sorumlu olur.

İzmir’de uyuşturucu davalarına bakan ceza avukatı İdil Su Aydın’la iletişime geçerek uyuşturucu davaları için detaylı bilgi alabilirsiniz.

Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti (TCK 188) hakkında bilgi almak içinse https://idilsuaydin.av.tr/uyusturucu-veya-uyarici-madde-imal-ve-ticareti-tck-188/ makalemizi okuyabilirsiniz.

One thought on “Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Kullanma Suçu (TCK 191)

  1. Cemile S. Reply

    Uyuşturucu kullanıyordum ve aramada üzerimde uyuşturucu bulundu. Ancak miktarı biraz fazlaydı. Bu sebeple bana uyuşturucu kullanma suçundan değil de uyuşturucu ticaretinden dava açıldı. Uyuşturucu kullanıcısı olduğumu kanıtlamak istiyorum. Bu konuda bana destek olabilir misiniz?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir