Mal Rejimi, Paylaşımı, Tasfiyesi ve Davası

4721 sayılı Türk medeni kanunu içerisinde yer alan edinilmiş mallara katılma rejimi yasal mal rejimi olarak kabul görmüştür. Edinilmiş mallara katılma rejimi eski Türk medeni kanunu içerisinde yer almamaktadır. Edinilmiş mallara katılma rejiminin yanı sıra üç tane daha mal rejiminin mevcudiyeti söz konusudur.

Mal ayrılığı paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı rejimlerinden birini evlilik birliğini sürdürecek olan kişiler aralarında yapacakları sözleşme ile seçimlik mal rejimi olarak seçme hakkına sahiptirler. Burada 4721 sayılı Türk medeni kanunun yürürlüğe girmiş oldu 2002 tarihinden önceki ve sonraki yapılan evlilikler içerisinde geçerli olan yasal mal rejiminden bahsetmek mümkündür. 743 sayılı eski medeni kanun zamanı içerisinde evlenmiş olan eşler için 31.12.2001 yılına kadar geçerli olan yasal mal rejimi mal ayrılığı rejimidir. Bununla birlikte 01.01.2002 yılından sonra geçerlilik arz eden yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir. Yeni kanunun yürürlüğe girmesinden daha önceki bir zaman içerisinde evlenmiş olan eşler 1 Ocak 2002 tarihine kadar tabi oldukları mal rejimi sürer. Kanunun yürürlüğe girmesinden daha önce evlenmiş olan eşler için İlgili tarihe kadar tabi oldukları mal rejiminin devam etmesi durumunun istisnası Türk medeni kanunun yürürlüğe girmiş olduğu zaman itibari ile başlayarak bir yıl içerisinde mal rejimi sözleşmesi ile yasal mal rejiminin eşlerin evlenme tarihinden geçerli olacağının belirlenmesiydi.

Mal Rejimi Sözleşmesi Ne Zaman Yapılır?

Mal rejimi sözleşmesinin eşlerin evlilik birliğini sağlamadan önce evlilik sırasında ya da eşlerin evlenmesinden daha sonra yapılması mümkündür. Evlilik birliğini sürdürmek isteyen eşlerin mal rejimi sözleşmesi yapma zorunlulukları bulunmamaktadır. Seçimlik mal rejimlerinden birini Seçmedikleri Zaman aralarında yasa gereği edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olur. Yani evlilik birliğini sürdürmekte olan eşler aralarında herhangi bir mal rejimi sözleşmelerinden birini seçimlik olarak seçmediklerinde yasadan kaynaklı bir mal rejimi geçerli olur. Bu da edinilmiş mallara katılma rejimidir. Türk medeni kanunu içerisinde yer alan hükümlere göre mal rejimi sözleşmesi noter içerisinde düzenleme ya da onaylama şeklinde olur. Bununla birlikte taraf olan kişiler evlenme başvurusunda bulundukları sırada seçimlik olan mal rejimlerinden hangisini seçtiklerini yazı olarak bildirmeleri de mümkündür. Mal rejimi sözleşmeleri içerisinde taraf olan kişilerin gerektiğinde yasal temsilcileri tarafından imzalanmasının zorunlu olduğuna dair bir durum söz konusudur.

Yasal Mal Rejimi Ne Zaman Sona Erer?

Mal rejimi evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerden birinin vefat etmesi ya da başka bir mal rejiminin eşler tarafından kabul edilmesi ile sona erer. Mahkeme tarafından evlilik birliğini sürdüren eşlerin evliliğinin iptal ya da boşanma nedeni ile sona erdirilmesi ya da mal ayrılığına geçilmesine dair karar kılınması durumlarında mal rejimi dava tarihi itibari ile geçerli olmak üzere sona ermiş olur.

Yasal mal rejimi evlilik boşanma gibi bir durum ile son bulmuş ise boşanma davasının açılmış olduğu tarih içerisinde sonu arar. Yasal mal rejimi evlilik birliğini sürdüren eşlerden birinin ölümü ile son bulmuş ise ölen eşinin ölüm tarihi itibari ile son bulur. Yasal mal rejiminde evliliğin iptali ile sona ermesi durumu söz konusu ise İptal davasının açılmış olduğu tarih içerisinde sonra erer. Yasal mal rejimi haklı nedenlerin mevcudiyetini söz konusu olması halinde hâkim kararı ile mal ayrılığı rejimine geçilmiş olması durumunda davanın açılmış olduğu tarih içerisinde son bulur. Bununla birlikte evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerin başka bir mal rejimi seçmeleri durumunda ise sözleşmenin yapılmış olduğu tarihte yaşanan mal rejimi sona erer.

Mal Rejimleri Nelerdir?

Kanun hükümleri içerisinde öngörülmüş mal rejimlerinin mevcudiyeti söz konusudur. Eşlerin mal varlıklarının evlilik birliğini sürdüren eşlerin kişisel malları ve edinilmiş mallar olmak üzere İki şekilde gruplandırılmalı söylenebilir. Kanun hükümleri içerisinde kişisel malların neler olduğu sınırlı sayıda yer almıştır. Kişisel mal olduğunun ispat edilmesi mümkün olmayan Her mal varlığı da Türk medeni kanunu hükümleri içerisindeki hükümlere göre edinilmiş mal olarak sayılmıştır.

Eşlerin Kişisel Malları Nelerdir?

Burada ilk olarak eşlerin kişisel mallarından bahsetmek mümkündür. Evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerden her birinin kişisel malları tasfiye içerisinde yer almaz. Öyle ki bazı sayılmış olan şeyler kanun hükümleri gereğince kişisel maldır. Bunlardan bahsetmek mümkündür. Eşlerden birinin yalnızca ona ait olarak kişisel kullanımına yarayan eşya kişisel mal olarak kabul edilir. Mal rejiminin başlangıcında yer alan evlilik birliğini sürdüren eşlerden birine ait bulunan ya da bir eşin daha sonradan Miras dolayısıyla veya herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma suretiyle elde etmiş olduğu mal varlığı değerleri kişisel mal sayılır. Manevi tazminat alacakları kişisel maldır. Bununla birlikte kişisel mallar yerine geçen değerler de kişisel mal olarak sayılır. Burada ilk olarak eşlerden birinin yalnızca kendisinin kişisel kullanımı için var olan eşyadan bahsettik. Eşlerin her birinin kişisel kullanımı için sahip olduğu ve sadece bu amaçla kullanmış olduğu gelir getirmeyen ve taşınır nitelikte olan mal varlıkları olarak anlaşılması mümkündür. Bu mal varlığının hangi zamanda ve nasıl edinildiği önem teşkil etmez. Eğer bu eşya sadece bir eşin kullanmış olduğu bir eşya niteliğinde ise ve eşlerin ortak kullanımına yaramıyorsa kişisel mal sayılır. Yalnızca bir eşin kullanmış olduğu cep telefonu mücevherler bilgisayar gibi eşyalar kişisel mala örnek teşkil eder. Evlilik birliği içerisinde bulun eşlerden birinin mesleki bir faaliyeti ile ilgili olan mal varlıkları ve eşyalar kanun gereği kişisel mal niteliğinde olmazlar. Bunlar genel kural içerisinde edinilmiş mal ya da kişisel mal olarak nitelendirilir. Eğer eşlerin bir araya gelerek anlaşması durumu söz konusu ise örneğin bir mal rejimi sözleşmesi seçerek bu tür bir eşyayı edinilmiş mal olmaktan ziyade kişisel mal niteliğine çevirmeleri mümkündür. Değerli özellikte takı gibi bir eşyanın evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerden yalnızca biri tarafından kullanılmaması ile birlikte bu eşyanın sadece yatırım amaçlı sahip olunması durumu söz konusu ise kişisel eşya olarak nitelendirilmesi mümkün olmaz.

Burada kültürümüzde yer alan düğün takılarının hangi mal türü içerisinde yer aldığı ile ilgili durumdan bahsedebiliriz. Evlilik birliğini sağlamak için çiftler düğün yapmaktadırlar. Bu düğün içerisinde kadına ve erkeğe takılmış olan takılar ile evliliğin devamı içerisinde elde edilen ziynetlerin hangi mal türü içerisinde yer aldığı önem teşkil eder. Düğün içerisinde kadına takılmış olan ziynet eşyalarının hangi kişi tarafından takılmış olduğu önem teşkil etmeksizin kadına ait olduğu sayılır. Evlenme esnasında kişiler tarafından kadına takılmış olan ziynetler ülke geleneklerine göre kadına güvence niteliğinde olması amacıyla verilmiştir. Düğün esnasında erkeği hediye niteliğinde takılmış olan altınlar ise evliliğin gerçekleşti yerdeki gelenekler sebebiyle kadına ait oldu kabul edilmiş olmadığı sürece erkeğin kişisel malı niteliğindedir. Kişisel malların evlilik birliğine sağladıktan sonraki veya yasal mal rejiminin başlamasından itibaren gelirleri ve Her turda yer alan sermayeleri artık kişisel mal niteliğinde sayılmaz. Evlilik birliğinin sağlanmasından önce yer alan nişan içerisinde verilmiş olan hediyeler mal rejiminin başlangıcı sırasında eşlerden birine ait bulunan Malvarlığı değeri olarak eşlerden hangisine verilmiş ise o eşin kişisel malı niteliğinde sayılır. Özellikle nikâh sonrasında yapılmış olan düğün törenleri içerisinde eşleri yakınları tarafından takılan takılar veya paralar karşılıksız bir kazanma suretiyle elde edilen mal varlığı değerleri niteliğinde sayılarak hangi eşe takılmış ise o eşin kişisel malı olur. Eşlerin meslekleri gereği sahip olduğu eşyalar kanun hükümleri gereğince kişisel mal niteliğinde sayılmazlar. Bu tür eşyanın ana kaynağı edinme sebebi ve edinme zamanı gibi verilere göre edinilmiş ya da kişisel malı olup olmadığı söylenmesi mümkündür. Kanun hükümlerine göre kişisel mal sayılan bir eşya edinilmiş mal türleri içerisinden biri ile alınmış olması durumu söz konusu olsa bile Türk medeni kanun hükümlerinin istisnası niteliğinde olarak edinilmiş mal yerine geçen edinilmiş mal olarak sayılması mümkün olmayacaktır. Fakat kişisel amaçla eşyayı alma amacıyla bir eş normal bir ailenin gelirini aşacak nitelikte bir değer ödemesi durumu söz konusu olmuş ise bu halde mal rejiminin tasfiyesi ile ilgili olan durum safhasında Türk medeni kanunun farklı bir hükmü gereği denkleştirmenin mevcut olması mümkün olabilir.

Geleneksel bir şekilde düğün içerisinde kadına ve erkeğe takılmış olan takılar ile evlilik birliği içerisinde elde edilen ziynetlerin hangi mal türüne girdiği ile ilgili bazı durumlardan bahsettik. Bununla birlikte bahsedilmesi gereken bir diğer durum mal rejiminin başlangıç sırasında eşlerden birine ait bulunan ya da bir eşin daha sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma suretiyle sahip olduğu Malvarlığı değerlerinden bahsetmek mümkündür. Eşlerin evlenmeden daha önce ya da yasal mal rejiminin yürürlüğe girmesinden daha önce sahip oldukları tüm mal varlıkları kanun hükümlerine göre kişisel mal niteliğinde olur. Bunu örnek olarak şu söylenebilir ki eşlerden birinin evlenmeden önce sahip olduğu evi arabası banka içerisinde yer alan parası gibi şeylerin evlenmeden daha önce elde etmiş olması sebebiyle bunun gibi her türlü mal varlığı kişisel mal niteliğinde olur. Bir eşin daha sonradan miras yoluyla karşılıksız olarak sahip olduğu mal varlığı değerleri yine kişisel mal niteliğindedir. Miras yoluyla kazanmanın hangi tarih içerisinde olduğunun bir önemi yoktur. Öyle ki miras yoluyla kazanma hangi tarih içerisinde yapılırsa yapılsın eşlerin kişisel malı sayılır. Bir eşin yasal mal rejimi sürerken bir şekilde karşılıksız kazanma suretiyle sahip olduğu mal varlığı değerleri de kişisel mal niteliğindedir. Bununla birlikte bağışlama içerisinde de bağışın tarihi ve hangi kişi tarafından yapılmış olduğu önem teşkil etmeksizin durum mevcudiyetini korur. Eşlerin kendi aralarında birbirlerini yapmış oldukları bağışlar da kişisel mal niteliği sayılır. Bahsettiğimiz gibi bağışın kim tarafından yapıldığı önem teşkil etmez. Eşlerden birinin bir diğerine yapmış olduğu bağış da bu durum içerisine girer. Eşleri verilmiş olan hediyelerin bu işlerden hangi birine verilmiş olduğu açık bir şekilde belirtilmesi durumu söz konusu olmamış ise veya evlilik birliğini sürdüğünü eşlerden birinin kullanmasına özgü nitelikte olmayan bir eşya Türk medeni kanun hükümleri dolayısıyla eşlerin paylı mülkiyetindeki kişisel mal olarak değerlendirilmesi gerekir.

Burada bahsedilmesi gereken bir diğer durum manevi tazminat alacaklarıdır. Kişilerin kişisel haklarının ihlal edilmesinden kaynaklanan ve bir eşin elde etmiş olduğu manevi tazminat bedelinin kişisel bir mal olarak sayılmış olması bu tazminatın kişiliğe bağlı nitelikte bir hak olarak görülmesinden kaynaklanmaktadır.  Eşlerden birinin diğer eşten elde etmiş olduğu manevi tazminat da kişisel mal niteliğindedir. Bununla birlikte manevi tazminatın geliri kişisel mal niteliğinde olmaz. Bu yüzden manevi tazminattan gelen gelir edinilmiş mal niteliğinde sayılmaktadır.

Kişisel malların yerine geçen değerlerin mevcudiyeti de söz konusudur. 4721 sayılı Türk medeni kanunun ilgili hükmü içerisinde sayılmış olan kişisel malların yerine geçen değerlerinde kişisel mal olarak kabul görebileceği belirtilmiştir. Öyle ki yukarıda eşlerden birine miras olarak kalmış bir malın kişisel mal değerinde olduğundan bahsetmiştik. Evlilik birliği içerisinde bulunan işlerden birine miras olarak kalan bir mal varlığı değerinin değiştirilmesi söz konusu olabilir. Örneğin miras olarak kişiye bir ev kalmış olabilir. Bu evin satılması suretiyle yerine bir arsa alınmış olması durumundan bahsedebiliriz. Burada arsa kişisel mal olarak değerlendirilir. Fakat arsa almak için eğer para eklenmesi durumu söz konusu olmuş ise burada denkleştirme talebinde bulunulabilir. Burada önemli olan kısım eklenmiş olan değerin önceki kişisel malın değerini aşmış nitelikte olmamasıdır. Eğer eklenmiş olan para kişisel malın sahibince edinilmiş maldan karşılanmış ise ve bu değer kişisel malın değerini aşar nitelikte ise böyle bir durumun mevcut olması halinde yeni taşınmazın edinilmiş mal grubuna dâhil edilmesi gerekir. Burada bir etmemiz gereken şudur ki evlilik Birliği’nin sürdüğünü eşlerden birinin sahip olduğu kişisel mal farklı bir şekille dönüştürülmüş olması durumu söz konusu ise burada yine kişisel maldan bahsedebilir. Örneğin miras yolu ile arsası olan birinin kat karşılığı İnşaat sözleşmesi ile arsasını bir daireye çevirmiş olması kişisel malının değiştiği anlamına gelmez. Yine burada da kişisel maldan bahsedilir.

Eşlerin Edinilmiş Malların Nelerdir?

Edinilmiş mal evlilik birliği içerisinde bulunan her eşin mal rejiminin devam etmesi süresince elde etmiş olduğu mal varlığı değerlerine karşılık gelir. Bu edinilmiş mallar evlilik bilirliğinin devamında olması gerekir. Yani evlilik öncesi ve evlilik sonrasında elde edilmiş mal varlığı değerleri edinilmiş mal niteliğinde değildir. 4121 sayılı Türk medeni kanunun hükümleri içerisinde edinilmiş malların özelliklerinden bahsedilmiştir. Eşlerin çalışmasının karşılığı olan edinimler edinilmiş mal niteliğindedir. Bununla birlikte sosyal güvenlik ya da sosyal yardım kurumu ve sosyal yardım kuruluşlarının ya da personele yardım amacıyla kurulmuş olan sandık ve benzeri kurumların yapmış olduğu ödemeler edinilmiş mal niteliğindedir. Çalışma gücünün getirilmiş olması sebebiyle ödenmiş olan tazminatlar edinilmiş mal niteliğindedir. Kişisel mallardan bahsederken özellikle miras yoluyla elde edilmiş mal varlığı değerlerinin edinilmiş mal niteliğinde sayılmadığını söylemiştik. Örneğin evlilik birliğini sürdüğünü eşlerden birine miras olarak almış olan bir daire hangi eşe kalmış ise ona aittir. Burada bu daireden kiraya verilmek suretiyle gelir elde edilmesi durumu söz konusu olabilir. Böyle bir durumda elde edilmiş gelirlerin edinilmiş mal niteliğinde sayılması durumu söz konusu olacaktır. Öyle ki kişisel malların gelirleri edinilmiş mal niteliğindedir. Edinilmiş malların yerine geçen değerler de edinilmiş mal niteliği taşır.

Burada 4721 sayılı Türk medeni kanunun edinilmiş mal niteliğinde saymış olduğu durumları tek tek incelemek mümkündür. Öncelikle edinilmiş mal niteliğinde olan evlilik birliğini sürdüren eşlerin çalışmasının bedeli olan edinimlerden bahsedebiliriz. Evlilik birliğini sürdüren eşlerden birinin çalışıyor olması sebebiyle elde etmiş olduğu edinimler edinilmiş mal niteliğindedir. Eşlerden birinin bir iş yeri içerisinde çalışması karşılığında almış olduğu ücret edinilmiş maldır. Bunlar mal varlığı değeri olmasının yanı sıra fikri mülkiyet en ileri gelen gelirlerde olabilir. Örneğin marka patent telif gibi fikri mülkiyetten ileri gelen gelirler eşlerden birinin çalışması karşılığında elde etmiş olduğu edinimlerden sayılır. Evlilik birliğini sürdürür eşlerden birinin sahip olduğu yetenek sayesinde elde etmiş olduğu paraya da mal varlığı edinilmiş mal niteliğindedir. Burada bir doktorun mesleğini icra etmesi ile kazanmış olduğu ücret, Bir şirkette yönetici olarak çalışan eşe Şirket tarafından ödenen bedel Ve bunlar gibi eşlerden birinin kendi çalışması ve emeği ile sahip olduğu gelirler edinilmiş mal olarak sayılırlar. Bahsetmiş olduğumuz bu edinilmiş değerlerin evlilik birliğinin sona ermesinden kaynaklanarak mal rejiminin sona ermesi durumu söz konusu olması halinde tavsiye hesaplamalara içerisine edinilmiş mal niteliğinde sayılır bilmeleri için o tarihte hala eşin mal varlığı içerisinde bulunmuş olması gerekir. Bunun sebebi mal rejiminin sona ermiş olduğu tarih içerisinde var olan mal varlıkları tasfiye içerisine girer. Eğer eşlerden biri mevcut olan bu edinimleri daha önceden elden çıkarmış ve bunun yerine geçen bir değer yok ise böyle bir durumda eşin mal varlığı içerisinde var olmayan çalışma karşılığı edinimler için diğer eşe talepte bulunulması mümkün olmayacaktır.

Edilmiş mal olarak sayılan eşlerin çalışmasının karşılığı niteliğindeki eğitimlerden bahsettik. Bir diğer edinilmiş mal niteliğinde sayılan husus sosyal güvenlik ya da sosyal yardım kurumları ve sosyal yardım kuruluşlarının ya da personele yardım amacıyla kurulmuş olan sandık ve benzeri kurumların yapmış olduğu ödemelerdir. Evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerden 4721 sayılı Türk medeni kanunda sayılmış olan kurum ve benzeri yerlerden almış oldukları emekli maaşı gibi ödemeler edinilmiş mal niteliğinde sayılırlar. Yapılmış olan bu ödemeler kişinin çalışma gücünün yaşlılığının ya da eğer maluliyet gibi bir durum söz konusuysa bu durum sebebiyle kişinin uğramış olduğu kayba karşılık yapılmış olduğundan edilmiş mal niteliğinde kabul edilmiştir. Kanun hükümleri içerisinde yapılmış olan düzenlemede bahsedilmiş olan ödemelerin edinilmiş mal sayılmasının mümkün olabilmesi için mal rejiminin sürmüş olduğu zaman dilimi içerisinde yapılmış olması gerekir. Eğer bu durum söz konusu değilse yapılmış olması beklenen ödemelerin tasfiye İçerisine dâhil edilmiş olmasına dair bir istemde bulunulamaz.  Bununla birlikte mal rejiminin sona ermesinden daha sonra yapılmış ödemelerde hak talebinde bulunması mümkün değildir. Evlilik birliği içerisinde bulunan eşin evlilik süresi içerisinde almış olduğu emekli aylığı eğer mal rejimi tasfiyesi esnasında hala ilgili eşin mal varlığı içerisinde bulunuyor ise kanun hükümlerine göre edinilmiş mal olarak tasfiye içerisinde yer alması gerekir. Eğer tüketilmiş olması durumu söz konusu ise kural olarak tasfiye hesabı içerisinde bulunması mümkün olmaz. Bununla birlikte evliliğin sona ermiş olduğu tarihi itibari ile elde edilecek emekli maaşı ise kişisel mal niteliğinde sayılır.

Burada kanun hükümlerinde yer almış olan edinilmiş mal niteliğindeki hususlardan çalışma gücünün kaybı sebebiyle ödenmiş olan tazminatlardan bahsedebilir. 4721 sayılı Türk medeni kanunun ilgili hükmüne göre çalışma gücünün yitirilmesi sebebiyle ödenmiş olan tazminat edinilmiş mal niteliğinde sayılır. Öncelikle bir haksız fiil sebebiyle iş gücünün yetirebilmesi durumunda Türk Borçlar kanununun ilgili hükmüne göre ödenen tazminat yer alır. Türk Borçlar kanunun ilgili hükmüne göre çalışma gücünün kaybedilmesinden ya da çalışma gücünün azalmasından meydana gelen zarar gibi yapılmış olan tedavi ve bakım masrafları ile ekonomik geleceğin sarsılması sebebiyle ortaya çıkan zarar için ödenmiş olan tazminatın edinilmiş mal niteliğinde kabul edilmesi gereklidir. Bununla birlikte yalnızca bir haksız fiil sonucunda meydana gelmiş çalışma gücünün yitirilmesi tazminatının değil sözleşmeye ihlal oluşturan bir hareket sebebiyle ortaya çıkan çalışma gücünün kaybına ilişkin tazminatın da hüküm kapsamına girmesi gerektiği görüşüne doktrin içerisinde yer verilmiştir. Öyle ki bir iş kazasının meydana gelmesi ya da meslek hastalığının ortaya çıkması sebebiyle çalışma gücünün tamamının ya da Bir kısmının kaybedilmesi durumu söz konusu olduğunda gerekli olan önlemleri almamış olan kusurlu nitelikteki işverenlerden çalışanın uğramış olduğu zarara karşılık talep edilebilecek tazminat da 4721 sayılı Türk medeni kanun hükümleri gereğince edinilmiş mal niteliğinde sayılır. Bununla birlikte çalışma gücünün getirilmiş olması sebebiyle ödenecek tazminat yönünden tazminat sorumluluğu Özel hukuk sebebiyle meydana gelebileceği gibi kamu hukuku sebebiyle de meydana gelebilir.

Kanun hükümlerinde yer alan edinilmiş mal niteliğindeki hususlar olarak eşlerin çalışmasının karşılığı olan edimlerden sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumu ya da sosyal yardım kuruluşunun veyahut personele yardım amacıyla kurulmuş olan sandık ve benzeri kuruluşların yapmış olduğu ödemelerden, Çalışma gücünün getirilmesi sebebiyle ortaya çıkan hususlar sebebiyle ödenmiş olan tazminatlardan bahsettik. Kanun hükümleri içerisinde edinilmiş mal niteliğinde sayılan bir diğer husus ise kişisel malların gelirleridir. 4721 sayılı Türk medeni kanun hükümleri arasında kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mal niteliğinde sayıldığından bahsedilmiştir.  Bu ilgili olan hükme göre kişisel malların doğal veya medeni semeri niteliğindeki her şekilde ki gelirin edinilmiş mal niteliğinde olduğunu söylemek mümkündür. Burada ilgili kural emredici nitelikte değildir yani taraf olan kişiler bu durumun aksini kararlaştırma hakkına sahiptirler. Kişisel mallardan bahsederken miras yoluyla edilmiş olan malların kişisel mal niteliğinde sayıldığından bahsetmiştik. Örneğin evlilik Birliği’nin sorularını eşlerden birine babasından bir arsa miras olarak kaldığında bu arsa onun kişisel malını elinde sayılıyordu. Miras olarak sahip olunan bu mal varlığı değerlerinin gelirinin mevcut olması durumu da söz konusu olabiliyordu. Örneğin miras olarak bir ev eşlerden birine kaldıysa bu evin geliri veya bir tarlanın miras olarak kalması durumu söz konusu olduysa tarlanın mahsulü edinilmiş mal niteliğinde kabul edilmiştir. Burada gelirin elde edilmesi eşlerden birinin sahip olduğu kişisel maldan sağlanması durumu bu gelirin edinilmiş mal niteliğinde sayılması engel teşkil etmez. Yani babasından miras kalan bir eve sahip olan eşin bu evi kiraya verdiğinde elde etmiş olduğu gelir evin kendisinde olduğu gibi kişisel mal olarak kabul edilmez. Kişisel maldan elde edilmiş olan gelir edinilmiş mal niteliğinde sayılır. Öyle ki kişisel malların gelirleri kişisel mal değildir. Kanun hükümleri gereğince edinilmiş mal niteliğindedir. Tabii eşler arasında yapılacak mali cimi sözleşmesi ile bunların kişisel mal olarak kararlaştırılması mümkündür. Eşlerin sahip olduğu kişisel malın gelirinin edinilmiş mal dâhilinde sayılmasına mümkün olabilmesi için bu gelirin mal rejimi devam ettiği süre içerisinde elde edilmiş olması gerekir. Eğer mal rejiminin sona ermesi durumu söz konusu olmuş ise kişisel maldan elde edilen gelirin edinilmiş mal niteliğinde sayılması mümkün olmaz. Kişisel mallardan elde edilmiş olan ürünlerin ortaya çıkması ya da üzerinde sarf edilmiş bir emek sonucunda meydana gelmesi veya ortaya çıkan bu ürünün elde edilmesi için bazı masrafların yapılması durumunun söz konusu olması ürünün edinilmiş mal sayılması yönünden önem teşkil etmez. Ancak yapılmış olan masraflar eğer kişisel mallardan yapılmış ise elde edilmiş olan gelirden masrafların düşürülmesinden sonra geriye kalan miktar edilmiş mal niteliğinde olur. Örneğin Ali ile Ayşe evlilik birliğini sürdüren çiftlerdir. Ali’nin babasının ölümü sonucunda kendisine bir daire miras olarak kalmıştır. Ali Ayşe’yle birlikte düşündükten sonra bu evi kiraya vererek gelir elde etme konusunda fikir birliğine varmışlardır. Ancak Ali’nin babasından kalan bu evin içerisinde tamirat yapılması gerekli olmuştur. Ali’ye kalan şekliyle evin kiraya verilmesi evin mevcut hali sebebiyle mümkün değildir. Ali evin kullanılabilir hale getirilebilmesi için ilgili tadilatları yaptırmış evin boyası gibi masrafları karşılamıştır. Ancak Ali ev için bu masrafları yaparken kendisine ev ile birlikte miras kalan bir taşınmazı satmıştır. Kendisine miras kalan taşınmazı sattıktan sonra elde ettiği gelir ile yine kendisine biraz kılan evi kiraya vermek için tadilat yaptırmıştır. Bunun sonucunda evin kiraya verilebilir bir hale gelmesi durumu söz konusu olmuştur. Sonrasında da bir kiracı bularak evini kiraya vermiştir. Sonrasında Ali bu evden düzenli olarak kira geliri elde etmeye başlamıştır. Ali elde ettiği bu kira geliri edinilmiş mal niteliğindedir. Ancak Ali’nin elde etmiş olduğu bu gelirlerin daha önceden satmış olduğu miras niteliğindeki taşınmazının bedelini karşılayıncaya kadarki gelirleri edinilmiş mal niteliğinde sayılmazlar. Yani Ali’nin yapmış olduğu masrafların düşürülmesinden sonra elde etmiş olduğu gelirler edinilmiş mal niteliğinde sayılır. Burada bir diğer örnek olarak evlilik birliğinin sağlanmasından önce banka hesabında para olan eşin evlilik birliğinin sağlanmasına kadar paradan elde etmiş olduğu faiz geliri kişisel mal sayılır. Ancak evlilik birliğini sağladıktan sonra bankaya yatırmış olduğu hesaba işleyecek olan faiz edinilmiş mal niteliğindedir. Burada eşlerden birinin kişisel mallarının gelirlerinin mülkiyet hakkına dokunan bir müdür olup olmadığına dair soru meydana gelmektedir.  Bu durumla ilgili olarak anayasa Mahkemesi’nin bir kararı mevcuttur. Anayasa Mahkemesi bir karar içerisinde mal rejimi İle ilgili olan hükümlerin bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda özellikle eşler tarafından aksine bir sözleşme yapılmasına mümkün olabileceğini ileri sürerek kişisel mallardan elde edilmiş olan gelirlerin edinilmiş malın elinde sayılmasının mülkiyet hakkına dokunan bir müdahale olmadığına dair karar kılmıştır.

Burada kısaca evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerin sahip olduğu şirket hisselerinin edinilmiş mal kavramı içerisindeki yerinden bahsetmek mümkündür. Evlilik Birliği’nin sona erdiren eşlerden birinin şirket hisselerine sahip olması durumu söz konusu olabilir. Böyle bir durumda şirket hissesine sahip olan eşin hissesinin kişisel mal mı yoksa edinilmiş mal mı olarak sayılacağı sorunu ortaya çıkar. Mal rejiminin başlamasından önce eşlerden biri eğer şirket hissesine sahip ise bu hisse kişisel mal niteliğindedir. Bununla birlikte kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mal niteliğinde olması sebebiyle şirketin mal rejiminin devam etmesi sırasında yapmış olduğu kârlar edinilmiş mal olarak tasfiye içerisinde yer alır. Böyle bir durumda şirket hisseleri sebebiyle katılma alacağının talep edilmesi söz konusu olmaz. Yalnızca mal rejiminin başlamış olduğu tarih itibari ile eşler tarafından açılmış olan boşanma davasının açılmış olduğu tarihe kadar geçen süre içerisinde tahsil edilmiş olan ve boşanma davasının mevcut olduğu tarihte tasarruf edilmemiş olan kar paylarının yarısı üzerinde katılma alacağının istenmesi durumu mümkündür. Davalı konumdaki eş boşanma davasının açılmasından önce şirketten kar payı almış ve bunları harcamış ise artık harcanmış olan bu miktarın tasfiye içerisine tabi olması mümkün olmaz. Öyle ki sadece elde edinilmiş olan kar payları boşanma davasının eşler tarafından açılmış olduğu tarihi itibari ile mal varlığında mevcut konumda ise tasfiyeye tabi tutulması mümkün olur. Bununla birlikte tasfiye içerisinde tabi kar payı şirketin mal rejimi sürdüğü sırada elde edilmiş olan kara ilişkin nitelikte olması gerekir. Sahip olunan şirket hisseleri mal rejiminden daha önce elde edilmiş ise kişisel mal sayılır. Kişisel mal sayılan bu şirket hisseleri tasfiye içerisinde tabi tutulmasa bile bazı durumlarda şirket içerisinde sermaye artırımına gidilmesi durumu mevcut olmaktadır. Şirket hisseleri üzerinde sermaye artırımına gidilmesi durumunda şirket hisselerini değerlerinde artış ortaya çıkar. Şirket hisselerini de mevcut olan bu değer artışı eşlerden birinin çalışmasının karşılığı olarak elde edilmiş olan bir artış olarak nitelendirilemez. Yani şirketin sermaye artırımına gitmesi yoluyla meydana gelen değer artışı edinilmiş mal olarak sayılması gerekir. Bununla birlikte hissenin devir edilmesi gibi durumlarda da aynı şekilde düşünülmesi gerekir. Mal rejiminin devam etmesi sırasında hisse devri meydana gelmiş ise devralmış olan eş bakımından bu hisse edinilmiş mal olarak sayılması gerekir. Fakat bedelsiz bir devrin mevcudiyeti söz konusuysa burada kişisel maldan bahsedilir.

Burada edinilmiş mallarla ilgili olarak bahsedilmesi gereken bir diğer durum ise edinilmiş malların yerine geçen değerlerdir. Evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerden birinin denenmiş bir mali ne elden çıkarması durumu söz konusu olduğunda bu malın yerine sahip olduğu mal varlığı edinilmiş mal yerine geçen değer olarak kabul edilir. Eşlerden birinin sahip olduğu edinilmiş mali elden çıkarması yoluyla edinilmiş mal yerine geçen bu değer kanun hükümlerine göre edinilmiş mal sayılır. Evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerden birinin Malvarlığından çıkan bir değerin yerine bir başka mal varlığı diğeri girmiş ise çıkan mal hangi mal niteliğinde ise yerine geçen değer aynı mal niteliğinde kabul edilir.

4721 sayılı Türk medeni kanun hükümleri içerisinde edinilmiş mallar sınırlı sayıda değildir. Bu yüzden edinilmiş malların gelirleri de edinilmiş mal niteliğinde sayılırlar. Bununla birlikte eşleri kişilik haklarının ihlal edilmesi sebebiyle ödenmiş olan maddi tazminatlar da edinilmiş mal niteliğinde sayılırlar. Öyle ki eşlerden birinin edinilmiş malının söz konusu olabilmesi için bu eşin mal üzerinde bir mülkiyet hakkına sahip olması gereklidir.

Evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerden biri bir arsaya sahip ise ve sahip olduğu bir arsa üzerinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi kurmuş ise arsa payı karşılığında almış oldu bağımsız kısımlar çalışmasının karşılığı olarak elde edilmiş oldu değer niteliğinde kabul görmez. Öyle ki arsa sahibi olan eş normal bir durumu aşan çalışmaya ya da gayrete sahip değildir. Burada eşin sahip olmuş olduğu arsa kişisel mal niteliğindeyse örneğin bu eşe bu arsa miras olarak kalmış ise bunun karşılığında almış olduğu bağımsız kısımlar da kişisel mal niteliğinde sayılır. Arsa edinilmiş mal niteliğinde ise yine sahip olacağı bağımsız kısımlarda edinilmiş mal niteliğinde olur. Kanun hükümleri içerisinde hangi mal grubuna girmiş oldukları ile ilgili olarak açık bir düzenleme yer almamaktadır. Bununla birlikte edinilmiş malların getirmiş olduğu gelirlerinin üçüncü kişiler tarafından yapılmış olan ödemelerin destekten yoksun kalma tazminatının ve bunun gibi durumların edinilmiş mal niteliğinde sayılacağı belirlenmiştir. Öyle ki edinilmiş mal mutlaka mal rejiminin başlamasından sonuna kadar ileri gelen süre içerisinde olmalıdır. Yani evlilik Birliği’nin başlaması ile seçilmiş olan mal rejiminin başlaması durumunda elde edilmeye başlanmış olan mallar mal rejimi sona erinceye kadar edinilmiş mal niteliğindedir. Yani mal rejiminin başlamasından önceki ve mali rejiminin sona erme sinden sonraki elde edilmiş olan mallar edinilmiş mal niteliğinde olmazlar. Edinilmiş malların kazanç karşılığı edinilmesi gerekir. Kişisel malların getirmiş olduğu gelirler de edinilmiş mal niteliğinde kabul görülür. Bununla birlikte 4721 sayılı Türk medeni kanunu hükümlerine göre bireyin sahip olduğu tüm mallar aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal niteliğindedir.

Eşler Arasındaki Mal Rejimleri Nelerdir?

Eşler arasındaki mali resimleri 4721 sayılı Türk medeni kanunun dördüncü bölümü içerisinde düzenlenmiştir. Evlilik birliğini sağlamak isteyen evlilik birliğine başlamak ile birlikte bir yasal mal rejimine sahip olurlar. Eşlerin evliliklerinin çevresinde yer alan bu mal rejimleri kanun hükümleri içerisinde belirtilmiştir. Burada ilk olarak yasal mal rejiminden mal rejimi sözleşmesinden olağan üstü mal rejiminden bahsetmek mümkündür. Evlilik birliğini sağlamak isteyen işler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanmış olması asıldır. Öyle ki yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir. Eşler evlenmek ile birlikte bir mal rejimi sözleşmesi yapmadılar ise tabi olacakları yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir. Bununla birlikte eşlerin mal rejimi sözleşmesi yapmaları da mümkündür. Eşler yapmış olacakları mal rejimi sözleşmesi ile kanun hükümleri içerisinde belirtilmiş olan diğer isimlerden birini kabul etme hakkına sahiptirler. Burada mal rejimi sözleşmesi önem teşkil eder. Bu mal rejimi sözleşmesinin içeriğinden bu sözleşmenin ehliyetinden ve sözleşmenin şeklinden bahsetmek mümkündür. İlk olarak sözleşmenin içeriğinden bahsedebiliriz. Mal rejimi sözleşmesinin evlilik birliğini sağlamak isteyen eşler tarafından evlenmeden önce ya da evlilik birliğinin sağlanmasından sonra yapılması mümkündür. Eşler diledikleri zaman önce ya da sonra bu sözleşmeyi yapabilirler. Yani evlilik birliğinin sağlanmasından sonra sözleşmenin yapılamaması gibi bir durum söz konusu değildir. Eşler evlilik birliğini sağlanmış olsalar dahi daha sonra aralarında kararlaştırarak mal rejimi sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler. Bu evlilikten önce mümkünken evlilikten sonra da mümkün olur. Çiftler diledikleri zaman mal rejimini sadece kanun hükümleri içerisinde yazılı sınırlar içerisinde seçme hakkına sahiptirler. Bununla birlikte çiftler mal rejimine yalnızca kanuni kimliğin içerisinde yazılmış olan sınırlar içerisinde kaldırabilirler ya da değiştirebilirler. Çiftlerin kanun hükümlerinde yazılı olan sınırlar dışarısında bir mal rejimi seçmesi mümkün değildir. Sözleşmenin içeriği ile ilgili olarak bu hükümler önem teşkil eder. Mal rejimi sözleşmesi ile ilgili olarak bir diğer durum sözleşme ehliyetidir. Mal rejimi sözleşmesinin yapılabilmesinin mümkün olması için taraf olan kişilerin ayırt etme gücüne sahip olması gerekir. Ayırt etme gücüne sahip olmayan kişiler tarafından mal rejimi sözleşmesinin yapılması mümkün değildir. Öyle ki bu sözleşmeyi yapan kişilerin ayırt etme gücüne sahip olmaları önem teşkil eder. Bununla birlikte küçükler ile kısıtlı olan kişiler mal rejimi sözleşmesi yaparken yasal temsilcilerinin rızasını almak ile yükümlüdürler. Küçükler ile kısıtlıların mal rejimi sözleşmesi yaparken kendi yasal temsilcilerinin rızalarını almadan sözleşmenin sağlanması mümkün değildir. Sözleşme ehliyeti içerisinde ayırt etme gücünün olup olmaması ve küçükler ile kısıtlıların yasal temsilcilerinden rıza alması durumu önemli bir husustur. Mal rejimi sözleşmesi ile ilgili olarak bir diğer durum sözleşmenin şeklidir. Mal rejimi sözleşmesinin noter huzurunda düzenleme ya da noterde onaylama şeklinde yapılması gerekir. Mal rejimi sözleşmesinin geçerli olması için şekle uyması gerekir. Yani mal rejimi sözleşmesi yapacak olan çiftler bu sözleşmeyi noterde düzenlemeli ya da noterde onaylatmalıdırlar. Bununla birlikte çiftler evlenme başvurusu yapmış oldukları sırada hangi mal rejimi tabi olmak istedikleri ne yazılı bir şekilde bildirme hakkına sahiptirler. Böylece çiftler evlenme başvurusu ile birlikte seçmiş oldukları mal rejimini de bildirebilirler. Mal rejimi Sözleşmesi‘ne taraf olan kişilerce ve gerektiği takdirde bu kişilerin yasal temsilcileri tarafından imzalanması zorunluluğu teşkil eder. Öyle ki belirlenmiş olan mal rejiminin kabul edilmesini isteyen taraflar bunu imzalamakla yükümlüdürler. Eğer taraflar ve gerektiği takdirde tarafların yasal temsilcileri Mal rejimi sözleşmesini imzalamazlar ise sözleşmenin geçerli olduğundan bahsedilemez.

Mal rejimi sözleşmesinden bahsetmişken değinilmesi gereken bir diğer önemli husus olağanüstü mal rejimidir. Olağanüstü mal rejimine 4721 sayılı Türk medeni kanunu hükümleri içerisinde yer verilmiştir. Haklı bir sebebe mevcudiyeti halinde hâkim evlilik birliğini sürdüren eşlerden birinin talebi üzerine aralarında mevcut olan mal rejiminin mal ayrılığı dönüşmesine dair bir karar kılabilir. Burada eşlerden birinin talepte bulunması gerekir. Haklı bir sebep de mevcut ise hâkim eşlerin sahip olduğu mal rejiminin mal ayrılığına geçmesine dair karar verir. Özellikle bazı durumlarda haklı bir sebebin mevcut olduğu kabul edilir. Bu Sebeplerden bahsetmek mümkündür. Öncelikle diğer ait mal varlığının borca batık bir şekilde ya da ortaklıktaki payının haciz edilmiş olması durumunda haklı bir sebebin mevcut olduğundan bahsedilebilir. Bir diğer eşin talepte bulunmuş olanın ya da ortaklığın faydalarını tehlikeye düşürmüş olması durumunda haklı bir sebep mevcuttur. Bir diğer işin ortaklığın malları üzerinde tasarruf işleminin yapılmasını mümkün alabilmesi için vermesi gereken Rıza’yı haklı bir sebep olmadan Esirgemiş olması haklı bir sebebi mevcudiyetini ortaya çıkarır. Diğer eşin talepte bulunan eşi borçları geliri mal varlığı ya da ortaklık malları ile ilgili olarak bilgi vermekten kaçınmış olması durumunda haklı bir sebebin mevcut olduğundan bahsedilir. Diğer işin sürekli bir şekilde ayırt etme gücünden yoksun olması durumunda yine haklı bir sebebin varlığı kabul görülür. Eğer evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerden biri ayırt etme gücünden sürekli bir şekilde yoksun nitelikte ise onun yasal temsilcisi de bu sebebe dayanmak suretiyle mal ayrılığına karar verilmesi talebinde bulunabilir.

Olağan üstü mal rejimi ile ilgili hususlarda yetkiden bahsetmek mümkündür. Burada yetkili mahkeme evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerden herhangi birinin yerleşim yerinde bulunan mahkemedir. Olağan üstü mal rejimi ile ilgili olarak bir diğer durum mal ayrılığını geç işten dönmedir. Evlilik birliği içerisinde bulunan eşler her zaman yeni bir mal rejimi sözleşmesi ile önceki ya da başka bir mal rejimini kabul etme hakkına sahiptirler. Eğer mal ayrılığına geçişi gerektiren bir sebebin yok olması durumunda hâkim evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerden birinin talebi üzerine eski mal rejimine dönülmesine dair karar kılabilir. Öyle ki evlilik birliği içerisinde mevcut mal rejiminden mal ayrılığına geçiş gerektiren bir sebep ortaya çıkabilir. Bu ortaya çıkan sebebin ortadan kalkması durumu da söz konusu olabilir. Böyle bir durumun mevcut olması halinde hâkim eşlerden birinin talepte bulunması üzerine eski mal rejimine dönülmesine hükmeder.

Olağanüstü mal rejiminin eşlerden birinin talebi üzerine gerçekleştiğinden bahsetmiştik. Cebri icra halinde de olağanüstü mal rejiminin mevcudiyetinden bahsetmek mümkündür. Cebri icra hali ile ilgili olarak iflas durumundan haciz durumundan ve eski rejime dönme durumundan bahsetmek mümkündür. Burada ilk olarak iflastan bahsedebiliriz. Mal ortaklığı rejimle kabul etmiş olan eşlerden birinin iflas etmesine dair durumun söz konusu olması halinde ortaklık kendiliğinden mal ayrılığına dönüşür. İflasın yanı sıra bir diğer durumda hacizdir. Mal ortaklığını kabul etmiş eşlerden birine karşı icra takibi açmış olan alacaklı eğer uygulanması sırasında zarara uğramış ise hâkimden mal ayrılığına dair karar verilmesi talebinde bulunabilir. Alacaklının bu talebi her iki eşe karşı yöneltilir. Burada yetkili olan mahkeme ise borçlunun yerleşim yerinde bulunan mahkemedir. Cebri icra halinde iflas haciz ve eski rejime dönme gibi durumları mevcut olduğundan bahsetmiştik. Burada bahsedilmesi gereken diğer durum ise eski rejime dönmedir. Alacaklı tatmin edilmiş olduğu halde eşlerden birinin talebi üzerine hâkim mal Ortaklığının tekrar kullanılmasına dair hükümde bulunabilir. Evlilik birliği içerisinde bunun eşler mal rejimi sözleşmesinin kurulması ile edinilmiş mallara katılma rejimini kabul etmeleri mümkündür.

Olağan üstü mal rejimi ile ilgili olarak eşlerden birinin talebinden cebri icra halinden bahsettik. Burada bir diğer durum önceki rejiminin tasfiyesi durumudur. Mal ayrılığına geçilmiş olduğu takdirde kanun hükümlerinde aksi bir durum söz konusu olmadıkça eşler arasında daha önce mevcut olan mal rejiminin tasfiyesi bu rejime ilişkin hükümlere göre yapılması gerekir.

Olan üstü mal rejimi ile ilgili olarak kanunu hükümlerinde alacakların korunması ile ilgili olan düzenlemelere de yer verilmiştir. Alacakların korunması için bu düzenlemeye yer verilmesi önem teşkil eder. Mal rejiminin kurulmuş olması bu mal rejiminin değiştirilmesi ya da daha önceden yapılmış olan mal rejiminin tasfiye edilmesi eşlerden birinin ya da ortaklığın alacaklarının, üzerinden haklarını almaları mümkün olabilecek malları sorumluluk dışında bırakması mümkün olmaz. Kendisi üzerine bu tür mallardan biri geçmiş olan eş mevcut olan bu borçlardan kişisel olarak sorumlu niteliktedir. Fakat söz konusu malların borcu karşılamaya yetmemiş olduğunu ispat etmiş olduğu takdirde bu durumda kendisini sorumluluktan kurtarma hakkına sahiptir.

Mal rejimi tasfiyesi davaları içerisinde hangi mahkemenin yetkili mahkeme olduğu önem teşkil eder. Eşler ya da mirasçılar arasında bir mal rejiminin tasfiyesi ile ilgili bir davanın mevcut olması halinde bazı mahkemelerin yetkili olduğu belirtilmiştir. Mal rejiminin ölüm halinde sona ermesi durumu söz konusu olduğu hallerde ölen kişinin son yerleşim yerinde bulunan mahkeme yetkili mahkeme olarak düzenlenmiştir. Evliliğin iptali ne boşanmaya ya da hâkim tarafından mal ayrılığına dair bir kararın verilmesi durumu söz konusu olması halinde bu davalar için yetkili nitelikteki mahkeme yetkili mahkemedir. Diğer durumların mevcut olması halinde davalı konumda bulunan eşin yerleşim yerinde bulunan mahkeme mal rejiminin tasfiyesi davaları için yetkili mahkeme konumundadır.

Burada bahsedilmesi gereken önemli bir durum eşlerden birinin diğer eşin mallarını yönetmesidir. Evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerden birinin açık ya da örtülü olarak malların yönetimini eşine bırakmış olması durumu söz konusu olabilir.  Böyle bir durumun mevcut olması halinde aksi bir hükmün kararlaştırılmış olması durumu mevcut değil ise vekâlet hükümlerinin uygulanması gerekir.

4721 sayılı Türk medeni kanunu hükümleri içerisinde döküm ile ilgili olan hükümlere de yer verilmiştir. envanter belirli bir tarihle ilgili olan borcun alacak ve varlıkların bunlara ait miktarın ve değerin sayılarak kontrol ve düzeltme yapılarak belirlenmesi durumuna karşılık gelir. Bir diğer değişle bir işletme içerisinde bulunmuş olan para değerli kâğıt gibi Varlıkların alacaklarını ve borçlarını meydana getiren tüm hususların miktarları ve değerleri ile birlikte gösterilmesine denir. Evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerden her biri diğer eşten istediği her zaman mallarının envanterini resmi senet ile yapması talebinde bulunabilir. Bu envanter malların getirilmesi itibari ile başlayarak bir yıl içerisinde yapılmış ise eğer aksini bir durumun ispatlanması durumu söz konusu olmadıkça bu envanterin doğru nitelikte olduğu kabul görülür.

Bahsetmemiz gereken bir diğer önemli husus ise eşler arasındaki borçların mevcudiyetidir. Mal rejimi eşler arasında bulunan borçların muaccel olmasını engellemez. Böyle bir durumda bir borcun yerine getirilmiş olması borçlu eşi evlilik birliğini tehlikeye düşürecek şekilde Önemli zorluklar İçerisinde bırakacak ise bu iş ödeme için süre isteme hakkına sahiptir. Mevcut durumun özellikleri ve koşullar gerekli kılıyor ise hâkim talepte bulunan eşi teminat gösterme ile yükümlü tutma hakkına sahiptir.

Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi Nedir?

Mal rejimlerine 4721 sayılı Türk medeni kanunu hükümleri içerisinde yer verilmiştir. Mal rejimlerinden biri edinilmiş mallara katılma rejimidir. Bununla birlikte edinilmiş mallara katılma rejimi yasal mal rejimi niteliğindedir. Edinilmiş mallara katılma rejiminin kapsamından bahsetmek mümkündür. Edinilmiş mallara katılma rejimi edinilmiş mallar ile eşlerden her birinin kişisel mallarını kapsar. Edinilmiş malların neler olduğuna dair hükümlere yine kanun içerisinde düzenlemelere yer verilmiştir. Edinilmiş mal her işin bu mal rejiminin devam ettiği süre içerisinde karşılığını vererek elde etmiş olduğu mal varlığı değerlerini karşılık gelir. Yani edinilmiş mal evlilik birliği içerisinde bulunan her işin belirlemiş oldukları edinilmiş mal rejiminin devam ettiği süre içerisinde karşılığını vermek suretiyle elde etmiş oldu mal varlığı değerlerini ifade eder. Burada eşler elde ettikleri bu mal varlığı değerlerini mal rejiminin devam süresi içerisinde elde etmiş olmaları gerekir. Burada düzenleme içerisinde önem teşkil eden bir diğer durum ise elde edilen mal varlığı değerinin karşılığını verilmesi suretiyle elde edilmesi gerektiğidir. Örneğin eşlerin çalışma karşılığı elde ettikleri gelir karşılığını vermek suretiyle elde etmiş olduğu bir değerdir. Bununla birlikte satın almış oldukları bir ev karşılığı da Ödeme yapılması ile elde ettikleri bir Malvarlığı değerini oluşturur. Karşılığını vererek elde etmiş oldukları bu evin edinilmiş mal niteliğinde sayılması mümkündür. Yine bu evin eşlerin mal rejimine sürdürdükleri sırada elde edilmesi gerekir. Mal rejiminin sona ermesi ile karşılığının verilmesi suretiyle alınmış bu ev edinilmiş mal niteliğinde sayılmaz.  Bununla birlikte kanlı kömür içerisinde eşlerden birinin sahip olduğu edinilmiş malların özellikleri ile ilgili olarak hükümlere yer verilmiştir. İlk olarak eşlerden birinin çalışmasının karşılığı olarak elde etmiş olduğu izlenimlerin edinilmiş mal niteliğinde sayıldığından bahsetmek mümkündür. Bununla birlikte sosyal güvenlik ya da sosyal yardım kurumları ve sosyal yardım kuruluşlarının veyahut personele yardım niyetiyle kurulmuş olan sandık ve benzeri kurumların yapmış olduğu ödemeler edinilmiş mal niteliğinde sayılırlar. Evlilik birliğini sürdürmüş olan eşlerden birinin sahip olduğu çalışma gücünü yitirmesi ile ortaya çıkan durum karşılığında ödenen tazminatlar edinilmiş mal niteliğinde sayılır. Bununla birlikte kişisel mallardan gelen gelirler edinilmiş mal niteliğinde sayılmıştır. Edinilmiş mallara katılma rejimine yer verilen kanuni günler içerisinde bahsedilmiş olan bir diğer hüküm edinilmiş malların yerine geçen değerlerdir. Bunlar da edinilmiş mal özelliği taşır.

Edinilmiş mallara katılma rejimi içerisinde edinilmiş malların neler olduğuna ve edinilmiş malların özellikleri ile ilgili olan hükümlerden bahsettik. Edinilmiş mallara katılma rejimi içerisinde yer alan bir diğer durum ise kişisel mallardır. Kanun hükümleri içerisinde kişisel malların neler olduğuna yer verilmiştir. Düzenleme içerisinde sayılmış olan durumlar kişisel malı ifade eder. Öyle ki kanun hükümlerine göre evlilik birliği içerisinde bulan eşlerden birinin sadece kendi kişisel kullanımına yarayan eşya kişisel mal niteliğindedir. Mal rejiminin başlangıcı sırasında eşlerden birine ait olan ya da bir işin daha sonradan miras yolu ile elde etmiş olduğu mal varlığı değerleri kişisel mal niteliğinde sayılır. Bununla birlikte herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma dolayısıyla eşlerden birinin elde etmiş olduğu bu Malvarlığı değeri kişisel maldır. Edinilmiş mallara katılma rejimi içerisinde yer verilmiş olan kişisel mallardan bir diğeri de manevi tazminat alacaklarıdır. Hükümlere göre manevi tazminat alacakları kişisel mal sayılmıştır. Kişisel malların yerine geçen değerlerin de kişisel mal niteliğinde olduğunu söylemek mümkündür.

Kanun hükümleri içerisinde sayılmış olan edilmiş malların yanı sıra kişilerin sözleşme ile kişisel mal belirlemeleri mümkündür. Yani bu hükümler içerisinde yaralan edinilmiş mallara tarafların yapmış oldukları sözleşmeyle kilometre bulunulabilir. Öyle ki evlilik birliği içerisinde bulunan eşler mal rejimi sözleşmesi yapmak ile bir mesleğin icrası ya da işletmenin faaliyeti nedeniyle meydana gelmiş olan mallara dâhil olması gereken mal varlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağına dair anlaşmada bulunabilirler. Evlilik birliğini sağlayacak olan eşler malzeme sözleşmesi yapmak ile birlikte sahip oldukları kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dâhil olmayacağını da kararlaştırmaları mümkündür. Türk medeni kanunu hükümlerine göre kişisel mallardan elde edilmiş olan gelirler edinilmiş mal niteliğinde sayılıyordu. Bunun önlenmesi için ne taraflara imkân verilmiştir. Tarafların istedikleri takdirde kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mal niteliğinde olmaması için karşılaştırma da bulunabilirler.

Burada ispat ile ilgili olan hükümlerden bahsetmek önem teşkil eder. Belirtilmiş bir malın evlilik birliğini sürdürecek olan işlerden hangisini ait olduğuna hayır eşlerden birinin iddia etmiş olması halinde bunu iddia eden kişi iddiasını İspat etme yükümlülüğü altındadır. Yani bir kişi evlilik birliği içerisinde bulunan bir malın eşlerden birine ait olduğunu ileri sürüyor ise bu ileri sürdüğü iddiayı ispat etme yükümlülüğü altındadır. Eğer eşlerden birine ait olduğu ispat edilmesi mümkün olmayan malların mevcudiyeti söz konusuysa onların paylı mülkiyetinde sayılır. Eşlerden birinin tüm malları aksini ispat edilmesinin mümkün olduğu zamana kadar edinilmiş mal niteliğinde sayılır.

Edinilmiş mallara katılma rejiminde bahsedilmesi gereken bir diğer durum yönetim yararlanma ve tasarruftur. Evlilik birliğini sürdürecek olan eşlerden her biri Yasal sınırlar içerisinde kalmak suretiyle kişisel malları ile edinilmiş mallarını yönetme hakkına sahiptir. Bununla birlikte yine evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerden her biri yasal sınırların dışına çıkmamak şartıyla kişisel malları ile edinilmiş mallarından yararlanma ve bunlar hakkında tasarruf da bulunmaya dair hakka sahiptirler.

Edinilmiş mallara katılma rejiminde Türk medeni kanunu hükümleri içerisinde yer verilmiş olan bir diğer durum üçüncü kişilere karşı sorumluluktur. Evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerden her biri kendisine ait olan borçlardan bütün mal varlığı ile sorumlu olur. Öyle ki evlilik birliğini sürdüren eşlerin yapmış olduğu harcamalardan veya farklı sebeplerden dolayı borçlarının olması mümkündür. Bu borç hangi eşe ait ise borçlu olan eş borcundan dolayı tüm malvarlığı ile sorumluluk altındadır.

Mal Rejiminin Sona Ermesi ve Mal Rejimi Tasfiyesi

Mal rejiminin sona ermesi yani mal rejiminin tasfiyesi ile ilgili hükümler 4721 sayılı Türk medeni kanunu hükümleri içerisinde yer verilmiştir. Mal rejimi tasfiyesi ile ilgili olarak bunun sona erme anından malların geri alınması ve borçlardan eşlerin paylarının hesaplanmasından, değerlerin belirlenmesinden, artık değere katılmadan ve katılma alacağının ve değer artış payının ödenmesinden bahsetmek mümkündür.

Mal paylaşımı davası avukatı olarak İzmir’de hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmetlerini sürdüren aile hukuku büromuzu arayarak detaylı bilgi alabilirsiniz.

Öncelikle mal rejiminin sona ermesi ile ilgili olarak sona erme anından bahsetmek mümkündür. Mal rejimi evlilik birliğini sürdürecek olan eşlerden birinin vefat etmesi halinde ya da bu eşlerin farklı bir mal rejimini kabul etmeleri anında sona erer. Öyle ki mal rejiminin sona ermesinin sağlanması için eşlerden birinin vefatı ya da farklı bir mal rejiminin kabul edilmesi gerekir. Mahkeme tarafından evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerin evliliğinin iptal edilmesi ya da boşanma nedeni ile sona erdirilmesi durumuna ya da mal ayrılığına geçilmesine daha hayır karar kılmış olması durumunda mal rejimi ilgili dava tarihinden geçerli olmak suretiyle sona erer. Öyle ki mal rejiminin sona ermesinin sağlayan bir diğer durum mahkeme tarafından evlenmenin iptaline dair bir kararın verilmiş olmasıdır. Mahkeme eğer boşanmaya dair bir karar verirse evliliğin boşanma ile sona ermesi durumunun söz konusu olmasıyla mal rejimi de bu dava tarihi itibari ile geçerli olarak sona erer. Bununla birlikte mal ayrılığı rejimine geçilmesine dair bir kararın mevcut olması durumunda yine mal rejimi son arar.

Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye ile ilgili olarak sona erme anı ile ilgili olan durumlardan bahsettik. Burada bahsedeceğimiz bir diğer durum mal rejiminin sona ermesi ile ilgili olarak malların geri alınması ve borçlardır. Mal rejimi sona erdiğinde malların geri alınması durumu ve borçlar ile ilgili olacak haller önem teşkil eder. Evlilik birliğini sürdürmüş olan eşlerden her biri diğer işte bulunan mallarına geri alır. Yani eşlerden birine ait olmayan mal bir diğerinde bulunuyor ise bu eş mal rejimi sona ermesi halinde elinde bulunan malı diğer eşe verme yükümlülüğü altındadır. Tasfiye anında eğer paylı mülkiyete konu olmuş bir mali mevcudiyeti söz konusu ise evlilik birliğini sürdürmüş olan eşlerden birinin kanun hükümlerinde düzenlenmiş olan diğer olanaklardan yararlanması mümkündür. Bununla birlikte evlilik ve önüne sürülmüş olan eşlerden biri daha üstün bir menfaati olduğunu ispat etmek ve diğer eşin payını ödemek suretiyle ilgili olan malın bölünmeden kendisine verilmesine dair talepte bulunma hakkına sahiptir. Evlilik birliğini sürülmüş olan eşlerin karşılıklı borçları hakkında aralarında bir düzenleme yapmaları mümkündür. Malların geri alınması ve borçların durumu ile ilgili olarak değer artış payı önem teşkil eder. Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye durumunda malların geri alınması ve borçların durumu söz konusu olur. Malların geri alınması ve borçların durumu ile ilgili olaraktan değer artış payı İle ilgili durumları bilmek önem teşkil eder. Evlilik Birliği’nin sürdürmüş olan eşlerden biri diğer eşya için bir malın edinilmesine yine diğer ait eş olan bu malın iyileştirilmesine ya da bu malın korunmasına hiç veya uygun bir karşılık almadan katkıda bulunmuş olması durumu söz konusu olmuş ise tasfiye esnasında ilgili olan bu malda meydana gelen değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahiptir. Bununla birlikte mal üzerinde ortaya çıkan değer artışı için eşin sahip oldu bu alacak ilgili malın tasfiye esnasındaki değerine göre hesaplanması gerekir. Eğer mal üzerinde bir değer kaybının mevcut olması durumu söz konusu ise katkının başlangıçtaki değerinin esas alınması gereklidir. Bahsetmiş olduğumuz gibi bir malın daha önceden elden çıkarılması durumu söz konusu olması halinde hâkim eşlerden diğerine ödenmesi gereken alıcı hakkaniyete uygun bir şekilde belirler. Eşler aralarında yapacağı yazılı bir anlaşma ile değer artış payı almayı İstemediklerini belirtebilecekleri gibi pay oranını da değiştirme hakkına sahiptirler.

Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye ile ilgili olarak mal rejiminin sona erme anından ve malların geri alınması ve borçların durumundan bahsettik. Malların geri alınması ve borçların durumunda değer artış payının önemli olduğunu söyledik. Burada mal rejiminin sona ermesi ve taşı ile ilgili olarak bahsedilmesi gereken bir diğer durum ise eşlerin paylarının hesaplanmasıdır. Evlilik verin sona erdiren mi mal tasfiyesinde bulunan eşlerin paylarının hesaplanması gerekir. Eşlerin paylarının hesaplanmasında eşlerin kişisel mallarının ve edinilmiş malların ayrılması eklenecek değerler, Kişisel mallar ile edinilmiş mallar arasında gerçekleşecek Denkleştirme ve artık değer söz konusu olur. Bu durumlar ile ilgili hükümleri tek tek değinmek önem teşkil eder.

Öncelikle eşlerin paylarının hesaplanmasında kişisel malların ve edinilmiş malların ayrılması ile ilgili olan hususlardan bahsetmek mümkündür. Evlilik birliğini sürdürmüş olan eşlerin sahip olduğu kişisel malları ile edinilmiş mallara mal rejiminin sona ermesi anında mevcut durumlarına göre ayrılır. Evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerden birine sosyal güvenlik ya da sosyal yardım kuruluşu tarafından toptan ödemeler yapılmış ise ya da eşlerden birinin iş gücünü getirmesi sebebiyle ödenmiş olan tazminat durumu söz konusu ise Toptan ödemenin mevcut olması ya da tazminat yerine Sözü geçen sosyal güvenlik ya da sosyal yardım kuruluşu tarafından uygulanan usule göre yaşam boyunca irat bağlanmış olması durumu mevcut olsa idi mal rejiminin sona ermiş olduğu zamanda bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermaye Şekline çevrilmiş olan değeri ne olacak idiyse tasfiye sırasında o miktarda kişisel mal olarak hesaba katılması gerekir. Öyle ki burada evlilik birliğini sürdürmüş olan eşlerden birine Sosyal güvenlik kurumundan ya da sosyal yardım kurumları tarafından bir toptan ödeme yapılmış olması durumu söz konusu olabilir. Bununla birlikte evlilik birliğini sürülmüş olan eşlerden birinin iş gücünü bitirmesi sonucunda bir tazminat ödenmiş olabilir. Bu ödenmiş olan toptan ödeme ya da tazminat yerine bahsetmiş olduğum sosyal güvenlik ya da sosyal yardım kuruluşu tarafından eğer uygulanmış olan usule göre kişilerin hayatları boyunca irat bağlanması durumu söz konusu ise, eşlerin sahip oldukları mal rejiminin sona erdirmiş oldukları tarih içerisinde ve bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermaye dönüştürülmüş halinde ortaya çıkacak değer ne olacak ise tasfiye sırasında Sözü geçen miktarda kişisel mal niteliğinde hesap içerisinde bulunur.

Eşlerin paylarının hesaplanması durumunda kişisel malların ve edinilmiş malların ayrılması ile ilgili olarak değinilmesi gereken hususlardan bahsettik. Burada işlerim paylarının hesaplanmasında bir önemli durum ise eklenecek değerlerdir. Kanun hükümleri içerisinde sayılmış olanlar edinilmiş malların içerisine değer olarak eklenir. Bu eklenecek değerlerin neler olduğundan bahsetmek mümkündür. Evlilik birliğini sürdürmüş olan eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden Önceki bir yıl içerisinde bir diğer işin izni olmadan olan hediyeler dışında yapmış olduğu karşılıksız kazandırmalar eklenecek değerler arasında yer alır ve edinilmiş mallara değer olarak eklenir. Eşlerden birinin mal rejiminin devam ettiği süre içerisinde bir diğer işin katılma alacağını azaltmak niyetine gütmek suretiyle yapmış olduğu değerler eklenecek değerler içerisinde yarılır ve edinilmiş mallara değer olarak eklenir. Burada bu iki durum eklenecek değerler olarak kanun hükmü içerisinde sayılmıştır. Bu tür kazandırma ya da devirlerle ilgili olarak uyuşmazlıklar içerisinde mahkeme kararı davanın kendisine ihbar edilmiş olması durumu söz konusu olsaydı kazandırma ya da devirden yararlanmış olan üçüncü kişilere karşı İleri sürülmesi mümkün olurdu. Öyle ki edinilmiş mallara eklenecek değer olarak bahsetmiş olduğumuz bu iki durum için üçüncü kişilere karşı ileri sürme durumunu söz konusu olabileceği kanun hükümlerinde belirtilmiştir. Ancak hükümler içerisinde bu durumun söz konusu olması için koşul mevcuttur. Bahsetmiş olduğumuz kazandırma ya da devirlerle ilgili olarak uyuşmazlıkların mevcut olması halinde mahkeme kararının kazandırma ya da devirden yararlanmış olan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülmesi mümkündür. Ancak burada bir şart söz konusu dur. İlgili kararı davanın kendisi ne iş var edilmiş olması gerekir. Eğer bu mahkeme kararı davanın kendisine ihbar edilmediği ise kazandırmaya da devreden yararlanmış olan üçüncü kişilere karşı ileri sürmenin mümkün olabileceğinden bahsedilemez. Yani buradaki şartın gerçekleşmesi gerekir.

Eşlerin paylarının hesaplanmasında kişisel malların ve edinilmiş malların ayrılması ile ilgili hususlardan ve eklenecek değerlerden bahsettik. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer durum kişisel malları ile edinilmiş mallar arasındaki denkleştirmedir. Evlilik birliğini sürdürmüş olan eşlerden birinin kişisel mallar ile ilgili olarak sahip olduğu borçlar edinilmiş mallardan ya da edinilmiş mallar ile ilgili olan borçları kişisel mallardan Ödemiş olması durumu söz konusu ise tasfiye esnasında denkleştirme istenmesi durumu söz konusu olabilir. Öyle ki her işin kendine ait kişisel malları bulunabilir. Bu malların da sahip olduğu borçlar için ödeme gerekli olur. Eğer eşlerden biri kendi kişisel malı için sahip olduğu borçları edinilmiş mallar içerisinden Ödemiş ise mal rejiminin sona ermesi ile tasfiye esnasında diğer eş tarafından denkleştirme talebinde bulunması mümkündür. Bununla birlikte bu durumun tam tersi de söz konusu olabilir. Evlilik birliği içerisinde bulunan edinilmiş mallara ilişkin borçlar eşlerden birine ait olan kişisel mallardan ödenmiş olabilir. Böyle bir durumda yine mal rejiminin sona ermesi ile tasfiyenin yapılması esnasında eşlerden biri denkleştirme talebinde bulunabilir. Mevcut olan her borç ilgili oldu mal kesimine yükümlülük altında bırakır. Mevcut olan bu borcun hangi kesime ait olduğu belirli değil ise mal rejimi devam ederken sahip olunmuş olan edinilmiş mallara ait sayılır. Yani hangi kesime ait olduğu belirlenemeyen borç edinilmiş mallara ait sayılır. Bir mal kesiminden bir diğer kesimdeki malın edinilmesi için katkıda bulunmuş olması söz konusu ise veya Bir mal kesimine ait olan kısımdan bir diğer kesimdeki malın iyileştirilmesini ya da korunmasına katkıda bulunulmuş olması durumu söz konusu ise eğer değer artması ya da değerin azalması hali mevcut olduğunda denkleştirme katkı oranında ve malın tasfiye esnasında ki mevcut değerine ya da mal daha önceden elden çıkarılmış ise hakkaniyete göre yapılması gerekir.

Eşlerin paylarının hesaplanması ile ilgili olarak kişisel malların ve edinilmiş malların ayrılması durumundan eklenecek değerlerden ve kişisel mallar ile edinilmiş mallar arasındaki denkleştirmenin yapılması ile ilgili olan hususlardan bahsettik. Burada eşlerin paylarının hesaplanması ile ilgili olarak bahsetmemiz gereken son durum artık değerdir.  Artık değer yapılmış olan eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilmiş olan miktarları kapsamak suretiyle evlilik birliğini sürdürmüş olan her işin edinilmiş malların toplam diğerinden ve ilgili olan bu mallar ile ilgili olan borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktara karşılık gelir.  Artık değerde değer eksilmesi durumu göz önüne alınmaz.

Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye ile ilgili olarak sona erme anından malların geri alınması ve borçların durumundan ve son olarak eşinin paylarının hesaplanmasından ve bununla ilgili olan hususlardan bahsettik. Burada mal rejiminin sona ermesi ve tasvir ilgili olarak bahsetmemiz gereken bir diğer durum değerin belirlenmesidir. Değerinin belirlenmesinde sürüm değeri gelir değeri değerlendirme onu gibi hususlar önem teşkil eder. Bunlar ile ilgili olan durumlardan bahsetmek mümkündür. Burada ilk olarak değerin belirlenmesinde sürüm diğerinden bahsedebiliriz. Eşlerin sahip olduğu mal rejiminin tasfiyesi ile ilgili olarak malların sürüm değerleri esas alınır. Yani mal tasfiyesi yapılacakken malları sürüm diğeri önem teşkil eder. Tasfiye esnasında sürüm değerine göre işlem yapılır. Burada devrim belirlenmesinde sürüm değerinin yanı sıra bir diğer durum ise gelir değeridir. Öyle ki eşlerden birinin malik olarak kendisinin işletmeye devam etmiş olduğu ya da sağ kalan eş veya onun altı soyundan birinin şahsına bütün olarak Özgülenmesi ne talep etmeye haklı olduğu bir tarımsal işletme için değer artışından elde edeceği pay ve katılma alacağı bunların getirdikleri gelir diğeri İncelenerek hesaplanır.  Bahse geçen tarımsal işletmenin Maliki olan kişi ya da bu tarımsal işletmenin mirasçıları bir diğer eşe karşı ileri sürmeleri mümkün olan değer artış payının ya da katılma alacağını ilgili işletmenin yalnızca sürüm değeri üzerinden hesaplanmasına dair bir talepte bulunma hakkına sahiptirler. Değerlendirmeye ilişkin olarak ve işletmenin sahip olduğu kazançta mirasçı olan kişilere payı dönmesi ile ilgili olarak miras hukuku hükümlerinin kıyas suretiyle uygulanması gerekir. Gelir diğeri ile ilgili olarak özel hallerin mevcudiyeti söz konusudur. Özel hallerin gerektirmiş olduğu takdirde hesaplanmış olan değer uygun bir miktarda artırılması mümkündür. Özellikle sağ kalmış olan işin geçim koşulları ilgili tarımsal işletmenin alım değeri ve bununla birlikte tarımsal işletme kendisine ait olan evlilik birliği içerisinde olan işini yapmış olduğu yatırımlar ya da mali durumu özel haller içerisinde sayılır. 4721 sayılı Türk medeni kanunu hükümlerine göre sağ kalan eşin geçim koşulları özel hal olarak belirlenmiştir. Bu özel halin gerektirmiş olduğu takdirde hesaplanmış olan değer uygun bir miktar olarak artırılması yoluna gidilebilir. Burada sağ kalan eşin geçim koşullarının kötü olması gibi bir durum mevcut ise ve hesaplanan değerin bu durumdan ötürü arttırılması gerekiyorsa bunun uygun bir miktarda arttırılması söz konusu olur. Yine ilgili olan tarımsal işletmenin alım diğeri ile ilgili olarak hesaplanmış olan değerin artırılması gerekiyorsa uygun bir miktar belirlenmesi ile artırılması mümkündür. Değerinin belirlenmesi içerisinde sürüm değeri ve gelir değerinden bahsettik. Derin belirlenmesi ile ilgili olarak bir diğer önemli durum ise değerlendirme aynıdır. Evlilik birliğini sürdürmüş olan işlere sahip olduğuma rejiminin sona ermiş olduğu esnada var olan edinilmiş mallar Tasfiye esnasındaki değerleri ile birlikte hesabı katılırlar. Yani tasfiye esnasında edinilmiş mallara sahip olduğu değerler mal rejiminin sona ermesi için tasfiyede kullanılan değerlerdir. Edinilmiş malların içerisine hesapta eklenecek olan şeylerin değeri malın verilmiş olduğu tarihin esas alınması ile hesaplanır. Edinilmiş mallar için eklenecek olanların değerinde malın değeri demiş olduğu tarih önem teşkil eder. Bu tarihin göz önünde bulundurulması ile hesaplama yapılır.

Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye ile ilgili olarak sona erme anından sona ermeden ne zaman gerçekleşeceğinden malların geri alınması ve borçların durumundan ve malların geri alınmasını borçlar içerisinde değer artış payının öneminden, eşlerin paylarının hesaplanmasından ve bunun içerisinde eşlerin payları hesaplanırken kişisel malların ve edinilmiş malların ayrılması ile ilgili olan hükümlerden buna eklenecek olan değerlerden kişisel malları ile edinilmiş mallar arasında denkleştirmenin söz konusu olması halinde bununla ilgili olan hükümlerden, yine eşinin payların hesaplanması ile ilgili olarak artık değerden, sonrasında değerinin belirlenmesinden ve bunun ile ilgili olan hükümlerden bahsettik. Burada mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye ile ilgili olarak değinilmesi gereken bir diğer durum artık değere katılmadır. Artık çevre katılma ile ilgili olarak kanuna göre ve sözleşmeye göre olan durumların söz konusu olmasıyla iki ayrım mevcuttur. Öncelikle artık devri katılımı da kanuna göre olan durumlardan bahsetmek mümkündür. Evlilik birliğini sürdürmüş olan eşlerden her biri ya da bu eşlerin mirasçılar olan kişiler eşlerden diğerine ait olan artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olma hakkına sahiptirler. Eğer alacakların mevcudiyeti söz konusuysa bunlar takas edilir. Zina ya da hayata kast sebebiyle boşanma hali söz konusu olması halinde hâkim kusurlu bulunmuş olan eşin artık diğer üzerindeki pay oranının hakkaniyet uygun bir şekilde azaltılmasına ya da kaldırılmasına dair karar kılabilir. Eğer evlilik birliğini sürülmüş olan işlerden biri zina eylemini gerçekleştirmiş veya hayata kast sebebiyle boşanmanın gerçekleşmesini sağlayacak bir eylem içerisinde bulunmuş ise kusurlu bulunmuş olan eşin artık değer üzerindeki pay oranının hâkim tarafından hakkaniyete uygun olacak bir şekilde azaltılmasına dair hüküm verilebilir. Artık yer üzerindeki payı oranında uygun bir azaltılmanın yanı sıra bu artık diğer üzerindeki payın kaldırılmasına dair hüküm verilmesi de mümkündür. Hâkim bu üçünden birini verme hakkına sahiptir. Mevcut durumun özelliklerine göre hâkim zina eylemi ya da hayata kast sebebiyle boşanma halinin gerçekleşmesi halinde ilgili durum içerisinde bu eylemi gerçekleştirmiş olan eşin artık değer üzerindeki pay oranında oynama hakkına sahiptir. Bu pay oranını kaldırabilir veya azaltabilir. Ancak bunun hakkaniyet uygun olarak yapılması gerekir. Hâkim burada yaptığı eylemin hakkaniyete uygun olmasına dikkat etmelidir. Artık değere katılma da kanuna göre olan hükümlerden bahsettik. Burada artık değere katılma ile ilgili olarak bahsedilmesi gereken bir diğer durum sözleşmeye göre olan hükümlerdir. Artık değere katılma içerisinde mal rejimi sözleşmesi ile farklı bir esas kabul edilmesi mümkündür. Böyle bir anlaşmanın Evlilik birliğini sürdürmüş olan eşlerin ortak olmayan çocuklarının ya da onların altsoylarının saklı paylarını zedelemesi mümkün değildir. Sözleşmeyle ilgili olan hükümler içerisinde iptal boşanma ya da mahkeme kararıyla mal ayrılığı ile ilgili olan durumlardan bahsetmek mümkündür. Mahkeme tarafından evlilik birliğini sürdürmüş olan eşlerin evliliğinin İptali ya da bu evliliğin boşanma sebebi ile sona erdirilmiş olması durumunda ya da mal ayrılana geçilmesine dair kararın verilmiş olması durumunda kanun içerisindeki hükümlerde yer alan artık diğeri katılma ile ilgili olan düzenlemelerden farklı konumdaki anlaşmalar sadece mal rejimi sözleşmesi içerisinde bunun açık bir şekilde düzenlenmiş olması durumunun mevcut olması halinde geçerlidir.

Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye ile ilgili olan durumlardan son olarak bahsedilmesi gereken katılma alacağını ve değer artış payının ödenmesi durumudur. Katılma alacağının ve değer artış payı ödenmesi ile ilgili hükümler kanun içerisinde düzenlenmiştir. Katılma alacağının ve değer artış payının ödenmesi ile ilgili olan bazı durumlar mevcuttur. Bunlar ödeme ve ertelenmesi aile konutu ve ev eşyası ve üçüncü kişilere karşı davadır. İlk olarak katılma alacağını ve değer artış payının ödenmesi ile ilgili ödeme ve erteleme durumundan bahsetmek mümkündür. Katılma alacağı ve değer artış payı ayın ya da para şeklinde ödenmesi mümkündür. Ayni ödeme içerisinde malların sürüm derin nefes alması durumu söz konusu olur. Yani eğer aynı ödeme yapılacaksa malların sürüm değeri önem teşkil eder. Bir mesleği icrasına ayrılmış birimlerle işletmelerin ekonomik bütünlüğünün gözetilmesi burada gerekir. Katılma alacağını ve değer artış boyunun anında ödenmesi kendisi için ciddi zorluklar meydana getirecek ise borçlu olan eş ödemelerin uygun bir süre ertelenmesini dair talepte bulunma hakkına sahiptir. Eğer aksine bir anlaşmanın mevcudiyetine söz konusu olması durumu yok ise tasvirinin sona ermesi anından başlamak suretiyle katılma alacağını ve değer artış payına faiz yürütülmesi durumu söz konusu olur. Mevcut durum ve koşulların gerektirdiği takdirde ayrıca borçludan teminat istenmesi de mümkündür.

Katılma alacağının ve değer artış payı ödenmesi ile ilgili olarak ödeme ve erteleme durumlarından bahsettik. Katılma alacağının ve değer artış payının ödenmesinde önem teşkil eden bir diğer konu aile konutu ve ev eşyasıdır. Aile konutu ve eşyası ile ilgili onu kimlerden bahsedebiliriz. Sağ kalmış olan eş eski yaşantısının devamını sağlamasına mümkün olabilmesi için ölen eşine ait olup birlikte yaşamış oldukları konut üzerinde kendisine katılım olacağına mahsup edilmek eğer bu yetmez ise bedel eklemek suretiyle intifa ya da oturma hakkı tanınmasını isteme hakkında sahiptir. İlgili mal rejimi sözleşmesi ile ilgili olarak kabul edilmiş olan başka düzenlemelerin saklı olması durumu söz konusu dur. Sana kalmış olan eş aynı koşullar altında ev eşyası üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını daha iyi bir talepte bulunma hakkına sahiptir. Haklı sebeplerin mevcudiyetini söz konusu olması halinde sağ kalmış olan eşya da ölen işin yasal mirasçıların talepleri ile intifa ya da oturma hakkı yerine konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınması mümkündür. Sağ kalmış olan eş miras bırakan kişinin bir meslek ya da sanat icra ettiği ve altsoyu içerisinde yer alan birinin aynı meslek ya da sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümler hakkında bu hakları kullanma hakkına sahip değildir. Bununla birlikte tarımsal taşınmazlarla ilgili olan miras hukuku hükümlerin saklı olması durumu mevcuttur. Katılma alacağının ve değer artış payının ödenmesi ile ilgili olarak ödeme ve ertelenmesi Aile konutu ve ev eşyası gibi durumların içerisinde yer alan hallerden bahsettik. Burada katılma alacağını değer artış payı ödenmesi ile ilgili olarak bahsetmemiz gereken bir diğer durum üçüncü kişilere karşı davadır. Tasfiye esnafı içerisinde borçlu konumda yer alan işin mal varlığı ya da tehlikesi katılma alacağını karşılanması durumu söz konusu olmaması halinde alacaklı konumunda yer alan eş ya da mirasçıları edinilmiş mallar üzerinde hesaba katılması gerekli olan karşılıksız kazandırmaları ve bunlardan yararlanmış olan üçüncü kişilerden eksik kalan miktar ile sınırlı olarak talep etme hakkına sahiptir. İlgili durum içerisinde dava hakkı alacaklı eş ya da onun mirasçısı olan kişilerin haklarını zedelenmiş olduğunu öğrenmiş oldu tarihi itibari ile bir yıl içerisinde ve herhalde mal rejiminin sona ermesi halinden başlamak üzere beş yıl geçmekle düşer. Burada bahsetmiş olduğumuz durum var ve yetki kuralları dışında mirastaki tenkis davası ile ilgili onu kimler kıyas yolu ile uygulama bulur.

Mal paylaşımı davası için bizi arayabilir ve mal paylaşımı avukatımızdan bilgi alabilirsiniz.

Mal Ayrılığı Nedir?

4721 sayılı Türk medeni kanunun dördüncü bölümü içerisinde eşler arasındaki mal rejimine yer verilmiştir. Bu eşler arasındaki mal rejimindeki dördüncü bölümün içerisinde ayrım var söz konusudur. Bu ayrımlardan üçüncü ayrımın içerisinde mal ayrılığına yer verilmiştir. Mal ayrılığı ile ilgili olan hükümler bu ayrım içerisindedir. Mal ayrılığında bazı durumların mevcudiyeti söz konusudur. Bunlar yönetim yararlanma ve tasarruf ve diğer hükümler olmak üzere yer bulmuştur. Öncelikle yönetim yararlan ve tasarruf ile ilgili olan durumlardan bahsetmek mümkündür. Öyle ki mal ayrılığı rejimi içerisinde evlilik birliğini sürdürür sonra eşlerden her biri yasal sınırlar içerisinde ki kendi Malvarlığı üzerinde yönetim yararlanma ve tasarruf haklarını korurlar. Mal ayrılığı ile ilgili olarak diğer hükümlerin mevcudiyeti de söz konusudur. Mal ayrılığı rejimi ile ilgili olarak ispat borçlardan sorumluluk ve paylı mülkün özgülenmesi konuları ile ilgili olarak paylaşmalı mal ayrılığı rejimi ilişkin hükümlerin uygulama bulması söz konusu dur. Yani mal ayrılığı rejiminde ispat ile ilgili olan durumlar için paylaşmalı mal ayrılığı rejimine ilişkin durumların söz konusu olduğundan bahsedebiliriz. Yani ispat borçlardan sorumluluk ve paylı mülkün özgülenmesi gibi durumlarda ilgili hükümler paylaşmalı mal ayrılığı rejimine ait olan hükümlerdir. 4721 sayılı Türk medeni kanun hükümleri içerisinde mal ayrılığı ayrımında ispat borçlardan sorumluk ve paylı mülkün özgülenmesi ile ilgili olan hükümlere yer verilmemiştir. Kanun burada bu durumlar için paylaşmalı mal ayrılığı rejimine ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiğini belirtmiştir.

Paylaşmalı Mal Ayrılığı Nedir?

4721 sayılı Türk medeni kanununun dördüncü bölümü içerisindeki eşler arasındaki mal rejiminin dördüncü ayrımı içerisinde paylaşmalı mal ayrılığı ile ilgili olan hükümlere yer verilmiştir. Bu düzenleme içerisinde paylaşmalı mal ayrılığı ile ilgili olan bazı durumlar mevcudiyeti söz konusudur. Bunların neler olduğundan bahsetmek mümkündür. Paylaşmalı mal ayrılığı ile ilgili yönetim yararlanma ve tasarruf borçlardan sorumluluk mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye gibi durumlara ait hükümlerin mevcudiyeti söz konusudur. Burada ilk olarak paylaşmalı mal ayrılığında yönetim yararlanma ve tasarruf ile ilgili olan hususlardan bahsetmek mümkündür. Evlilik Birliği’nin sürülmüş olan işlerden her biri yasal sınırlar içerisinde kendi Malvarlığı ile ilgili yönetim yararlanma ve tasarruf haklarını korurlar. Yani paylaşmalı mal ayrılığında evlilik birliği içerisinde bulunan her eş yasal sınırların dışına çıkmamak şartıyla kendi Malvarlığı üzerindeki yönetim yararlanma ve tasarruf haklarını kurma durumundadırlar. Yönetim yararlanma ve tasarruf ile ilgili olarak ispat durumunun mevcudiyeti söz konusudur. Belirli bir malın evlilik birliğini sürdürmüş olan eşlerden birine ait olduğunu iptal etmiş olan kişi bulunmuş olduğu iddia ve ispat etme yükümlülüğü altındadır. Eğer birisi bir malın evlilik birliği içerisinde bulunmuş eşlerden birine ait olduğunu ileri sürüyor ise bu ileri sürdüğü durumu ispat etmesi gerekir. Eğer eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemiyorsa mallar onların paylı mülkiyet içerisinde sayılır. Yani hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar paylı mülkiyete girer. Paylaşmalı mal ayrılığı ile ilgili olarak yönetim yararlanma ve tasarruf üzerinde durduk. Burada paylaşmalı mal ayrılığı ile ilgili olarak bahsedilmesi gereken bir diğer durum borçlardan sorumluluktur. Öyle ki evlilik birliğini sürdüm sonuçlardan her biri kendi borçlarından bütün mal varlığı ile sorumluk altında bulunurlar. Eğer evli ki böyle içerisine bunun eşlerin borçlarının mevcudiyeti söz konusuysa Bu borçlardan sahip oldukları bütün mal varlığı ile sorumlu olurlar.

Paylaşmalı mal ayrılığı içerisinde yönetim yararlanma ve tasarruf ile borçlardan sorumluluğun yanı sıra önem teşkil eden bir diğer durum mal rejiminin sona ermesi ve tasfiyedir. Türk medeni kanunu hükümleri içerisinde paylaşmalı mal ayrılığında mal rejiminin sona ermesi ve tasfiyeler ilgili düzenlemeler mevcuttur. Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye ile ilgili olarak bazı durumların mevcudiyeti söz konusudur. Bunlar sona erme anı malların geri alınması ve paylı malın verilmesi aileye özgülenen mallar aile konutu ve ev eşyası olmak üzere bu kavramlar içerisinde düzenlemelere yer verilmiştir.

Burada ilk olarak mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye de sona erme anından bahsetmek mümkündür. Mal rejimi evlilik birliğini sürdürmüş olun eşlerden birinin hayatını kaybetmesinde sona erer. Bununla birlikte evlilik sürdürmüş olan eşler farklı bir mal rejimine kabul ettikleri zaman mal rejimi sona erer. Mahkeme tarafından evlilik birliğini sürdürmüş olan işlerin sahip olduğu evlen iptal edilmesinde ya da bu evliliğin boşanma İle sona ermesine dair bir karar verildiğinde ya da mal ayrılığına geçilmesine dair karar kılmış olması durumunda bu mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak suretiyle sonu erer. Paylaşmalı mal ayrılığında mal rejiminin sona ermesi ve taşı ile ilgili olan hükümler de sona erme ananın yanı sıra bahsedilmesi gereken bir diğer durum malların geri alınması ve paylı malın verilmesidir. Paylaşmalı mal ayrılığında evlilik birliğini sürülmüş olan eşlerden her biri diğer işte mevcut olan mallarını geri alma hakkına sahiptir. Eşler mal rejimin sona ermesi ve tasfiyesi ile birlikte elinde bulunan malları eğer diğer eşe aitse geri verir. Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminin son bulması durumunda eğer eşlerden birinin üstün yararı mevcut ise ve bu durumu eşlerden biri ispat ediyor ise mevcut olan diğer önlemlerin yanı sıra eşine payının ödeme günü içerisindeki karşılığı vermek suretiyle paylı mülkiyet içerisindeki malın kendisine verilmesi talebinde bulunma hakkına sahiptir. Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiyesi ile ilgili olan hususlar da sona erme anının yanı sıra malların geri alınması paylı malın verilmesi durumu ile ilgili olan hususlardan bahsettik. Burada malların geri alınması ve paylı malın verilmesi ile ilgili olan bir diğer husus katkıdan doğan haktır. Evlilik birliği içerisinde bulunmuş eşlerden her biri diğerine ait olup paylaştırma haricinde mevcut olan bir malın edinilmesine bu malın iyileştirilmesine ya da bu malın korunmasına hiçbir şekilde veya uygun bir karşılık almadığı takdirde katkı sunmuş ise bahsetmiş olduğumuz mal rejiminin son bulmuş olması durumunda ilgili mala bulunduğu katkı oranında adil bir şekilde kendisine bedel ödenmesi talebinde bulunma hakkına sahiptir. Öyle ki eşler malların geri alınması durumunda katkıdan doğan haklarını da talep etme hakkına sahiptirler. Bu aynı talep paylaştırmanın haricinde tutulmuş olan malın yerine geçen değerler içinde geçerli konumdadır.

Paylaşmalı mal ayrılığında mal rejiminin sona ermesi ile ilgili olarak sona erme anında malların geri alınması ve paylı malın geri verilmesinden ve bunlar ile ilgili olan hususlardan ve özellikle malların geri alınması durumunda katkıdan doğan haktan bahsettik. Burada önem teşkil eden bir diğer durum ise mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye de aileye özgülenen mallardır. Evlilik birliğini sürdürmüş olan eşlerden biri paylaşmalı mal ayrılığı rejiminin kurulmasından daha sonra edinilmiş olup ailenin ortak kullanımı ve yararlanmasına özgülenmiş malları ile yine bu ailenin ekonomik geleceğini teminat altına almak için yapılmış olan yatırımlar ya da bu yatırımların yerine geçebilecek değerde olan hususlar mal rejiminin sorulması durumunda bu evliliği yürütmüş olan eşler arasında eşit olarak paylaşıma tabi tutulur. Paylaştırma içerisinde işletmelerin ekonomik bütünlüğünün gözetilmesi önem teşkil eder. Yani paylaşımın yapılması sırasında işletmelerin sahip oldukları ekonomik bütünlük göz önünde bulundurulur. Burada manevi tazminata dair ilgili alacaklar miras vasıtasıyla edilmiş olan mallar ile karşılıksız kazandırma da bulunanın açık iradesinden farklı bir durumun anlaşılması söz konusu olmadıkça sahur arası ya da ölüme bağlı Tasarruflar ile edinilen mallar hakkında bu durum mevcut olmaz. Paylaşmalı mal ayrılığında mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye ile ilgili hususlar içerisinde yer alan aileye Özgülenen mallardan bahsetmeye başlamıştık. Aileye özgülenen mallar içerisinde bahsedilmesi gereken bazı kavramların mevcudiyeti söz konusudur. Burada önem teşkil eden aileye Özgülenen mallar ile ilgili hususlar paylaşmaya aykırı davranışlar paylaştırma isteminin reddi ve paylaştırma yöntemidir. Burada ilk olarak paylaşmayı aykırı davranışlar ile ilgili olan hususlardan bahsetmek mümkündür. Evlilik birliğini sürdürmüş olan eşlerden her biri bir diğer işin payını azaltmak maksadı ile paylaşımın yapılmasından önceki bir zaman içerisinde bir mali karşılıksız bir şekilde elden çıkarmış ise hâkim diğer eşin alması gereken denkleştirme bedelini hakkaniyete uygun bir şekilde belirler. Öyle ki eşlerin diğer işe verilecek olan payı azaltmak maksadıyla önceden yapmış oldukları işlemlerin mevcudiyeti söz konusu olabilir. Yani bir eş diğer eşin pay almasını engellemek için elinde bulunan malı elinden çıkarabilir. Böyle bir durumda ise hâkim hakkaniyete uygun bir şekilde denkleştirme bedelini belirlemesi gerekir. Paylaşmalı mal rejiminin son bulmasından önceki bir yıl içerisinde evlilik birliğini sürdürmüş olan eşlerden birinin diğer eşin izni olmadan olan hediyelerin dışında yarılacak bir şekilde yapmış olduğu karşılıksız kazandırmaların bu işin payını azaltmak maksadı ile yapılmış olduğu varsayılır. Öyle kim mal paylaşımı yapılmadan önce eşlerden birinin bu durumdan önceki bir yıl içerisinde eşinden herhangi bir izin almadan ve olan karşılanacak bir hediye dışında bir karşılıksız kazandırma da bulundu ise Bu kazandırmak kural olarak diğer işin payını azaltmak niyeti güdülmek suretiyle yapıldığı kabul edilir. Bahsetmiş olduğumuz turdan kazandırmalarla ilgili olarak mevcut olan anlaşmazlıklar içerisinde mahkeme karara davanın mahkemeye ihbar edilmiş olması şartı ile bu kazandırmadan yararlanmış olan üçüncü kişilere karşı ileri sürülmesi mümkündür. Örneğin eşlerden birinin diğer eşin elinde bulunan malı kendinden izinsiz bir şekilde farklı bir üçüncü kişi ile anlaşmak suretiyle elinden çıkaracağına dair durumu bilmesi söz konusuysa Ortaya çıkacak uyuşmazlık için mahkemeye davanın ihbar edilmiş olması halinde kazandırmada bulunacak olan eşin kazandırmadan yararlanmasını sağladığı üçüncü kişiye karşı bu durumun ileri sürülmesi mümkün olur.

İzmir mal paylaşımı davası avukatı arıyorum diyorsanız bize ulaşabilirsiniz.

Aileye özgülenen mallar içerisinde bahsedilmesi gereken bir diğer durum paylaştırma isteminin reddidir. Burada eğer zina ya da hayata kasti sebebiyle boşanmanın gerçekleşmesi durumu söz konusu ise ilgili mahkeme içerisindeki hâkim kusurlu eşin payının hakkaniyete uygun bir şekilde azaltılmasına dair karar kılabilir ve bununla birlikte kusurlu bulunan eşin payının kaldırılmasına dair de karar kılması mümkündür. Aileye özgülenen mallar da paylaştırma yönetiminden de bahsetmek mümkündür. Mal rejiminin sona ermesi ve tasvir ile birlikte paylaştırmanın oyun olarak yapılması asıl niteliktedir. Buna dair bir imkânı mevcudiyeti söz konusu değil ise bedel eklenmek suretiyle payları netleştirilmesi durumunun da mevcut olması ortadadır. Evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerden birinin bir diğerine ödeyeceği bedel malların tasfiye anının içerisinde Yer alan sürüm değerine göre hesaplanması gerekir. Bu hesaplama içerisinde yer alan paylaşım konusu malların edilmesinden meydana gelen borçlar indirilir. Denkleştirme bedelinin derhal ödenmesi kendisi için ciddi şekilde zorluklar meydana getirecek ise borçlu konumunda yer alan eş ödemelerin uygun bir süre ertelenmesine dair talepte bulunabilir. Aksine bir durumu ifade eden bir anlaşmanın mecburiyeti söz konusu değilse tasfiyenin sona ermesi durumundan başlamak suretiyle denkleştirme bedeline faiz eklenir. Mevcut durum ve mevcut koşulların gerektirmiş olması takdirde ayrıca borçlu olan kişiden güvence istenmesi mümkündür.

Paylaşmalı mal ayrılığı içerisinde mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye ile ilgili olarak sona erme anından malların geri alınması ve paylı malın verilmesinden yine malların geri alınması ve paylı malın verilmesi ile ilgili olarak katkıdan doğan hak ile ilgili olan hususlardan sonrasında aileye özgülenen mallardan ve aileye özgülenen mallar içerisinde paylaşmaya aykırı davranışlar paylaştırma isteminin reddi ve paylaştırma yöntem ile ilgili olan önemli hususlardan bahsettik. Burada önem teşkil eden bir diğer konu ise aile konutu ve ev eşyasıdır.  Aile konutu ve ev eşyası ile ilgili olan bazı durumların mevcudiyeti söz konusudur. Burada aile konutu ve eşyası ile ilgili olarak iptal veya boşanma halindeki durumlardan ve ölüm halindeki durumlardan bahsetmek mümkündür. İlk olarak iptal veya boşanma halindeki durumlardan bahsedebiliriz. Evlilik Birliği’nin sağlamış olan eşlerin sahip oldukları evliliği İtalya’da boşanma durumu ile sona erdirmiş olmaları halinde ailenin ortak kullanımına özgü olarak ve eşler arasında eşit olarak paylaşma konusu olan konuş içerisinde kalmaya ve ev eşyasını kullanmaya hangi eşin devam edeceği ile ilgili olarak eşinin anlaşmaları mümkündür. Konusu içerisinde kalma hakkına sahip olmuş olan eş bu hakkın topu kütüğüne şerh edilmesine dair talepte bulunma hakkına sahiptir. Evlilik birliği içerisinde bulunmuş olan eşlerin aile konutu içerisinde hangisinin kalacağı ve ev eşyasına hangisinin kullanmaya devam edeceği ile ilgili olarak bir anlaşmaya varamamış olmaları durumunda eğer hakkaniyet gerektiriyorsa hâkim mevcut olan özelliklerini ve eşlerin ekonomik sosyal durumlarına ve bu eşlerin sahip olduğu çocukların mevcudiyeti söz konusuysa bu çocukların menfaatleri göz önünde tutularak ev içerisinde hangisinin kalacağını ve evi şahsında hangisinin kullanmaya hak sahibi olacağına iptal ya da boşanma kararı ile birlikte kendiliğinden karar verir. Hâkimin vereceği bu karar içerisinde kalma ve kullanma süresinin belirtilmesi ile tapu kütüğüne şerh için tapu memurluğuna bildirilmesi gerekir. Mevcut durumla ilgili olarak hâkim aksine bir karar kılmadığı sürece hak belirlenmiş olan sürenin sona ermesi ile birlikte kendiliğinden biter.  Bununla birlikte bu sürenin sona ermesinden önce yararlanmış olan taraf durumu içerisinde değişiklik olması halinde diğer taraf hâkimden kararın gözden geçirilmesi ile ilgili olarak talepte bulunabilir.  Evlilik birliğini sürdürmüş olan eşler konut içerisinde kira ile oturmaları durumu söz konusu ise hâkim gerekli olduğu takdirde bu konutta kiracı niteliği taşımayan eşin kalmasına karar verme hakkına sahiptir. Böyle bir durumun mevcut olması hakkında konutu kiralayan eşin sözleşmeden doğan haklarının teminat altına almak için gerekli düzenleme yapılmasına iptal ya da boşanma kararının verilmesi ile birlikte kendiliğinden karar kılınır.

Paylaşmalı mal ayrılığında mal rejiminin sona ermesi ve tasfiyesi ile ilgili olarak aile konutu ve ev eşyası içerisinde iptal ya da boşanma halinde mevcut olan durumlardan bahsettik. Burada aile konutu ve eşyası ile ilgili olarak ölüm halindeki durumlardan bahsetmek de mümkündür. Evlilik birliğini sürdürmüş olan işlerden biri hayatını kaybetmesi durumunda paylaşma ya konu olan ilgili mallar arasında ev eşyası ya da evlilik birliğini sürdürmüş olan işlerin birlikte yaşamış oldukları Konutun mevcudiyeti söz konusu ise sağ kalmış olan eş bunlar üzerinde kendisine miras ve paylaşmadan ortaya çıkabilecek hakkına mahsup edilme yoluyla mülkiyet hakkı tanınmasına dair talepte bulunma hakkına sahiptir. Bununla birlikte paylaşmadan meydana gelen hakkına mahsup edilmenin yanı sıra eğer yetmezse bir bedel eklenmek suretiyle mülkiyet hakkı tanınmasına dair talepte bulunabilir. Mevcut durumda haklı nedenlerin mevcudiyetinin söz konusu olması durumunda sağ kalan eşin ya da ölen eşin diğer yasal mirasçılarından birinin talebi üzerine mülkiyet yerine intifa ya da oturma hakkının tanınmasına dair bir kararın verilmesi mümkündür. Sağ kalmış olan eş miras bırakanın Bir meslek ya da sana da icra etmiş olduğu ve altı soyundan birinin aynı meslek ya da sınıfı devam ettirmesi için gerekli olan bölümler ile ilgili olarak bu hakları kullanması mümkün değildir. Tarımsal taşınmazlar ile ilgili olan miras hükümlerinin saklı olduğuna kanun hükümleri içerisinde yer verilmiştir.

Mal Ortaklığı Nedir?

Mal ortaklığı 4721 sayılı Türk medeni kanunun eşler arasındaki mal rejimi başlığı altındaki dördüncü bölümünün beşinci ayrımı içerisinde düzenlenmiştir. Kanunun beşinci ayrımının başlığı mal ortaklığıdır. Bu başlık altında mal ortaklığı ile ilgili olan hükümlere yer verilmiştir. Mal ortaklığı ile ilgili olarak mülkiyet yönetim ve tasarruf üçüncü kişilere karşı sorumluluk eşler arasındaki borçlar mal rejiminin sona ermesi ve tasfiyesi gibi durumlara ait hükümlere yer verilmiştir.

Mal ortaklığı ile ilgili olarak ilk mülkiyet kavramına ait olan hususlardan bahsetmemiz mümkündür. Mülkiyetle ilgili olarak bazı durumların mevcudiyeti söz konusudur. Bunlar mülkiyetin kapsamı ortaklık malları kişisel mallar ve İspat ile ilgili olan durumlardır. Öyle ki ilk olarak mülkiyetin kapsamından bahsetmek mümkündür. Mal ortaklığı rejimi ortaklık malları ile eşlerin kişisel mallarını içine alır. Yani mal ortaklığı rejiminde ortaklık malları ve eşlerin kişisel malları mevcuttur. Burada ortaklık malların neler olduğundan bahsetmek mümkündür. Ortaklık mallarını genel mal ortaklığı ve sınırlı mal ortaklığı olarak iki şekilde açıklamak mümkündür. Genel mal ortaklığı içerisinde evlilik birliğini sürdürmüş olan eşlerin kanundan kaynaklanan kişisel mal sayılan hususlar dışında yaralan malları ile gelirleri ortaklık mallarına karşılık gelir. Evlilik birliği içerisinde bulunan eşler ortaklık mallarına bölünmemiş bir bütün olarak sahip olma durumu içerisindedirler. Evlilik birliği içerisinde bulunmuş eşlerden hiçbiri ortaklık payı üzerinde yalnızca tasarruf hakkına sahip nitelikte değillerdir. Yani eşler tek başına tasarrufta bulunamazlar. Burada ortaklık malları ile ilgili olarak bir ikinci durum ise sınırlı mal ortaklığıdır. Sınırlı mal ortaklığı ile ilgili olarak bazı durumlara mevcudiyeti söz konusudur. Sınırlı mal ortaklığında edinilmiş mallar da ortaklık ve diyen mal ortaklıkları ile ilgili hususlar vardır. Sınırlı mal ortaklığı içerisindeki edinilmiş mallar da ortaklıktan bahsetmek ve bunla ilgili olan durumları da açıklamak mümkündür. Evlilik birliğini sürdürmüş olan eşler mal rejimi sözleşmesi ile birlikte yalnızca edinilmiş mallar oluşan bir ortaklık kabul etmeleri mümkündür. Kişisel malların gelirleri de bu ortakla dâhil konumdadır. Yani eşler diledikleri zaman yapmış oldukları bir mal rejimi sözleşmesi ile sadece edinilmiş mal üzerinde bir ortaklık kabul edebilirler. Sınırlaman ortaklığında edinilmiş mallara ortaklığın yanı sıra bahsedilmesi gereken diğer durum diğer mal ortaklıkları durumudur. Evlilik birliğini sürdürmüş olan işler mal rejimi sözleşmesi yapmakla birlikte belirli mal varlığı değerlerini ya da belirli Malvarlığı türlerine burada özellikle taşınmaz malları eşlerden birinin sahip olduğu kazancı bir meslek ya da sanat icrası için kullanmış olduğu malları ortaklık dışında tutmaları mümkündür. Aksi bir durum sözleşme içerisinde yer almadıkça bu malların getirmiş oldukları gelirler ortaklığa dâhil nitelikte değildir.

Mal ortaklığı içerisinde mülkiyet kavramı ile ilgili olarak ortaklık mallarından ve bu ortaklık malları kapsamına giren genel mal ortaklığından ve sınırlı mal ortaklığından bahsettik. Sınırlı mal ortaklığını da iki farklı kavrama ayırarak açıkladık. Sınırlama ortaklığı edinilmiş mallar da ortaklık ve diğer mali ortaklıkları olarak iki hususu barındırıyordu. Burada mülkiyet kavramı içerisinde ortaklık malların yanı sıra bahsedilmesi gereken bir diğer durum kişisel mallardır. Kişisel mallar malzeme sözleşmesinin yapılması ile üçüncü kişinin karşılıksız kazandırması ya da kanun ile belirlenir. Öyle ki üçüncü kişinin yapmış olduğu karşılıksız kazandırma kişisel mal niteliğindedir. Evlilik birliğini sürdürmüş olan eşlerden her birinin yalnızca kişisel kullanımına ayrılmış olan eşya kişisel mal niteliği taşır. Bununla birlikte evlilik birliğini sürdüren işlerden her birinin manevi tazminat ile sahip oldukları alacaklar kanundan kaynaklı olarak kişisel mal özelliğindedir. Evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerden birinin saklı pay olarak talep etmesi mümkün olmaz lale değerleri mal rejimi sözleşmesinin kurulması ile birlikte ortaklık içerisine dâhil edilmiş olduğu miktarda miras bırakan kişiler tarafından kendisine kişisel mal olarak kazandırılması mümkün değildir. Öyle ki burada eşlerden birinin saklı pay niteliğinde talep etmeleri mümkün al mal varlığı değerlerini mevcudiyeti söz konusu olabilir. Eğer bunlar mal rejimi sözleşmesinin kurulması ile birlikte ortaklığın kapsaması sağlanmış ise bu ölçüde miras bırakan kişiler tarafından kendisine kişisel mal niteliğinde kazandırılamaz. Mal ortaklığında mülkiyet ile ilgili olan hususlarda bahsedilmesi gereken bir diğer durum ispat kavramıdır. Mal ortaklığında ispat ile ilgili olarak bazı durumlardan bahsetmek mümkündür. Eşlerden birinin kişisel malı olduğuna dair bir ispat söz konusu olmadıkça tüm mal varlığı değerleri ortaklık malı niteliğindedir.

Öyle ki mevcut malların kişisel mal niteliğinde olduğu ispatlanması gerekir. Eğer bu malın kişisel mal olduğu ispatlanmaz ise mevcut olan tüm mal varlığı değerleri ortaklık mal içerisinde olduğu kabul edilir.

Mal ortaklığı ile ilgili olarak mülkiyet ve içerisinde yer alan hususlardan bahsettik. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer durum mal ortaklığında yönetim ve tasarruftur. Üretim ve tasarruf ile ilgili olarak bazı durumlar mevcudiyeti söz konusudur. Bunlar ortaklık malların da yönetim ve tasarruf kişisel mallarda yönetim ve tasarruf olarak iki şekilde düzenlenmiştir. Ortaklık mallarında yönetim ve tasarrufla ilgili olarak bahsedilmesi gereken bazı kavramlar vardır. Bunlar olağan yönetim olağanüstü yönetim ortaklık malları ile meslek veya sanat icrası mirasın kabul veya retti sorumluluk ve yönetim gibi hususlardır. İlk olarak ortaklık mallarında olan yönetimden bahsedebiliriz. Ulan yönetimde evlilik birliği içerisinde bulunmuş olan eşler ortaklık mallarını evlilik Birliği’nin faydasına uygun olarak yönetirler. Olağan yönetim sınırları içerisinde bulunan eşlerden her biri ortaklığı yükümlülük altına sokabilme durumuna sahiptir ve ortak mallarda tasarruf da bulunmaları mümkündür. Ortaklık mallarında olan yönetimin yanı sıra bir diğer durum olağanüstü yönetimdir. Olağanüstü yönetim içerisinde olan yönetim haricinde kalan konular ile ilgili olarak evlilik birliği içerisinde bulunan eşler ancak birlikte ya da bir diğerinin izin vermesi suretiyle ortaklığı yükümlülük altına sokmaları mümkündür ya da mallarda tasarruf da bulunma hakkına sahiptirler. İznin mevcut olmadığını bilmeyen ya da bunu bilecek durumda olmayan üçüncü kişiler için bu iznin mevcut olduğu kabul edilir. Evlilik Birliği’nin temsili ile ilgili olan hususlar ise saklıdır. Ortaklık mallarında olağan yönetim ve olağanüstü Yönetim ile ilgili olan durumlardan bahsettik. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer durum ortaklık malları ile meslek veya sanat icrasıdır. Evlilik birliğini sürdürmüş olan eşlerden her biri diğerinin izni ile ortaklık mallarını kullanmak suretiyle tek başına bir meslek ya da sana tekrar etmiş olması durumu söz konusu olursa bu meslek ya da sınıf ile ilgili olarak tüm hukuki işlemler yapma hakkına sahiptir. Ortaklık malların da bir diğer durum ise mirasın kabul ya da reddi ile ilgili olan hususlardır. Evlilik birliğini sürdürmüş olan eşlerden her biri bir diğeri rızasını almadan ortaklık mallarına girecek olan bir mirası ret etmesi mümkün olamayacağı gibi tereke borca batık durumda ise mirası kabul etmesi de mümkün olmaz. Eşlerden birinin izninin alınması imkânı yoksa ya da bu durum ile ilgili talep onun tarafından haklı bir nedene dayanmadan reddedilirse bu talep sahibi eş kendi yerleşim yerinde bulunan mahkemeye başvurma hakkına sahiptir. Mirasın kabulü ya da reddi ile ilgili olarak bu durumlar önem teşkil eder.

Mal paylaşımı davası avukatı İzmir’de bulmak için bizimle iletişime geçin.

Ortaklık mallarında bahsetmemiz gereken bir diğer durum ise sorumluluk ve yönetim giderleri ile ilgili olan hususlardır. Mal ortaklığının son bulması durumunda evlilik böyle sürdürmüş olan eşlerden her biri ortaklık malı ile ilgili olan işlemlerden ortaya çıkan durumlardan vekil gibi sorumluluk taşırlar. Yönetim giderleri ise ortaklık mallarından karşılanması gerekir. Öyle ki yönetim giderleri mevcut ise bu giderler için ortaklık malları kullanılır. Burada Yönetim ve tasarruf ile ilgili olarak ortaklık mallarında mevcut olan durumlardan bahsettik. Yönetim ve tasarrufta da bahsedilmesi gereken ikinci durum ise kişisel mallar ile ilgili olan hususlardır. Evlilik birliğini sürdürmüş olan eşlerden her biri yasal sınırlar içerisinde kendi kişisel mallarını yönetme Ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahip niteliktedirler. Eğer kişisel mallara giren gelirlerinin mevcudiyeti söz konusu ise yönetim giderlerinin de bu gelirlerden karşılanması gerekir.

Mal ortaklığı rejimi ile ilgili olarak yönetim ve tasarruftan bahsettik. Yönetim ve tasarruf içerisinde ortaklık mallarında ve kişisel mallarda yer alan hususların neler olduğunu da yer verdik. Mal ortaklığı ile ilgili olarak bahsetmemiz gereken bir diğer durum üçüncü kişilere karşı sorumluluktur. Mal ortaklığında Üçüncü kişilere karşı sorumluluk içerisinde yer alan bazı kavramları mevcudiyeti söz konusudur. Bunlar ortaklık borçları kişisel borçlar olarak mevcut olan kavramlardır. Burada üçüncü kişilere karşı sorumlulukta ortaklık borçlarından bahsetmek mümkündür. Evlilik birliği içerisinde bulunmuş olan eşlerden her biri bazı borçlardan kişisel malları ve ortaklık malları ile sorumlu olması durumu söz konusudur. Öyle ki evlilik birliğini temsil ya da ortaklık mallarını yönetme yetkisini dayanmak suretiyle eşler tarafından yapılmış olan borçlardan dolayı bu eşlerden her biri kişisel mali ve ortaklık malı ile sorumluluk altındadır. Evlilik birliğini sürdüren eşler ortaklık mallarını ya da ortaklık mallarına giren gelirleri kullanmak suretiyle bir meslek ya da sanatın icra edilmesi sebebiyle borç altına girmiş ise bu durumdaki eşlerden her biri mevcut olan borçlar kişisel mallar ve ortaklık malları ile yükümlülük altındadır. Evlilik birliğini sürdüren eşlerden her biri diğer eş için de kişisel sorumluluk meydana getiren borçlardan dolayı kişisel malları ve ortaklık malları ile yükümlülük altına girer. Bununla birlikte kişisel mal yanı sıra ortaklık mallarının da sorumlu olması durumunda eşlerin üçüncü kişiler ile anlaşma yapması söz konusu olmuş ise ve bu anlaşman ile yapmış oldukları borçlardan evlilik birliğini sürdüren eşlerden her biri kişisel malları ve ortaklık malları ile sorumluluk altına girerler. Burada üçüncü kişilere karşı sorumluluk ile ilgili olarak ortaklık borçlarından ve hangi durumlarda eşlerin kişisel malları ve ortaklık malları ile sorumlu olmasından bahsettik. Üçüncü kişilere karşı sorumluluk da ortaklık borçlarının yanı sıra bahsedilmesi gereken ikinci husus kişisel borçlardır. Evlilik birliğini sürdüren eşlerden her biri diğer tüm borçların kendi kişisel malları ile ve ortaklık mallarının değerinin yarısı niteliğiyle sorumluluk altına girerler. Bununla birlikte ortaklığın zenginleşmesi gibi bir durum söz konusu olursa bundan meydana gelen istemler saklı niteliktedir.

Mal ortaklığı ile ilgili olarak mülkiyet kavramından ve bunlar ile ilgili olan hususlardan yönetim ve tasarruftan ve bunun içine aldığı durumlardan bahsettik. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer kavram eşler arasında mevcut olan borçlardır. Sahip olunan mal rejimi eşler arasında bulunan borçların muaccel olmasını önlemez. Ayrıca bir borcun yerine getirilmesi mümkün olması borçlu konumda yer alan eşi evlilik birliğini tehlikeye düşürecek derecede önemli güçlükleri sokacak durumda ise bu işin ödeme için süre isteme hakkı bulunmaktadır. Mevcut durumlar ve mevcut koşullar eğer gerektiriyor ise ilgili hâkim talepte bulunmuş olan işi teminat gösterme sorumluluğu altında tutar.

Mal ortaklığı ile ilgili olarak mülkiyet ile ilgili olan hususlardan yönetim ve tasarruftan sonrasında üçüncü kişilere karşı sorumluluktan bunlar ile ilgili olan hususlardan ve eşler arasındaki borçların durumundan bahsettik. Burada mal ortaklığı ile ilgili olarak bahsetmemiz gereken bir diğer husus mal rejiminin sona ermesi ve tasfiyedir. Mal ortaklığında mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye ile ilgili olarak bazı hususların mevcudiyeti söz konusudur. Bunlar son Armani kişisel mali ekleme kişisel mal ile ortaklık mal arasındaki denkleştirme değer artış payı değer belirlenmesi paylaşma ve son olarak paylaşma usulü ile ilgili olan durumlardır. Mal ortaklığında mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye ile ilgili olarak İlk sona erme alanı ile ilgili olan durumlardan bahsedebiliriz. Mal rejimi evlilik birliğini sürdürmüş olan eşlerin birinin hayatını kaybetmesi veyahut bu eşlerin farklı bir mal rejimine kabul etmiş olması ya da eşlerden biri ile ilgili olarak iflasın açılması durumunda son bulur. Öyle ki evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerden biri hayatını kaybederse bulan rejiminin son bulduğundan bahsedebiliriz. Bunun yanı sıra eşler farklı bir mal rejimini kararlaştırırlarsa yine mal ortaklığı mal rejimi sona erer. Mal ortaklığı rejiminin sona ermesi evlilik Birliği’nin yürüten eşlerden biri ile ilgili olarak iflasın açılması anında da gerçekleşir. Mahkeme tarafından evlenin iptal ya da boşanma nedeniyle sonu verilmesine ya da mal ayrılığına geçilmesine dair karar kılmış olması durumunda ilgili olan mal rejimi dava tarihi itibari ile geçerlilik kazanarak son erer. Ortaklık malları içerisinde kişisel malların kapsamının belirlenmesi ile ilgili olarak mal Ortaklığının son bulmuş olduğu tarihi esas alınmış. Burada mal ortaklığı rejiminin sona ermesinde son erme anı ile ilgili olan hususlardan bahsettik. Bunun yanı sıra bahsedilmesi gereken bir diğer durum kişisel mala eklemedir. Evlilik birliğini sürdüren eşlerden birine sosyal güvenlik de sosyal yardım kurumları tarafından yapılmış olan toptan ödemeler ya da evlilik birliğini sürdüren eşlerden birinin sahip olduğu iş gücüne getirmesi sonucunda kendisine ödenmiş olan tazminat toptan ödeme ya da tazminat karşılığına ilgili sosyal güvenlik de sosyal yardım kuruluşu tarafından uygulanan usul kapsamında ömür boyunca irat bağlanmış olması durumu söz konusu olsaydı mal rejiminin son buldu tarih içerisinde bundan daha sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş olması durumunda elde edilecek diğer ne olacaktı ise tasfiye sırasında miktarda kişisel mal olarak hesaba katılır.

Mal ortaklığında mal rejiminin sona ermesi ve tasvir ilgili olarak sona erme anından ve kişisel bana ekleme ile ilgili olan Durumlardan bahsettik. Burada mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye ilgili olarak bahsetmesi gereken bir diğer husus kişisel mal ile ortaklık malı arasındaki denkleştirmedir. Evlilik birliği içerisinde bulunan bir eşin kişisel mallara ilişkin olan borçlara ortaklık mallarından ya da ortaklık mallarına ilişkin olan borçları kişisel mallardan Ödemiş konumda ise tasfiye sırasındaki denkleştirme talebinde bulunma hakkına sahiptir.  Evli iken eşlerin kendilerine ait kişisel malları ilişkin borçları eşiyle ortak sahip olduğum mallardan ödemesi durumu söz konusu olabilmektedir. Bunun yanı sıra ortaklık mallarına ilişkin borçları da kendilerine ait olan kişisel mallardan Ödemiş olması durumunda bir diğer olasılıktır. Böyle bir durumun mevcut olması halinde mal rejiminin sona ermesinde tasfiye yapılırken eşlerin denkleştirme talebinde bulunmaları mümkündür. Mevcut olan her borç ilgili oldu mal kesimine sorumluk altında bırakır. Bu mevcut olan borcun hangi kesime ait olduğuna dair bir sonuca varılamıyorsa borcun ortaklık mallarına ait olduğu kabul edilir.

Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye ile ilgili olarak bahsedilmesi gereken bir diğer durum değer artış payıdır. Eşlerden birinin kişisel Mali veyahut ortaklık mali ile farklı bir kesim içerisinde yer alan mal varlığı diğerinin elde edilmesine bu mal varlığı değerinin iyileştirilmesine ya da bu Malvarlığı değerinin korunmasına katkıda bulunmuş olması durumu söz konusu ise edinilmiş mallara katılma rejimi içerisindeki değer artış payı ile ilgili hükümlerin uygulanması mevcut olur.

Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye ile ilgili olarak mal ortaklığı içerisinde yer alan bu kavram ile ilgili olan bir diğer husus değerin belirlenmesidir. Mal rejiminin son bulması halinde mevcut olan ortaklık mallarının değerlendirilmesi ile ilgili olarak tasfiye ananın esas alınması gerekir. Öyle ki mal rejimi son bulduğun zaman eşleri ait olan mevcut ortaklık mallarının değerlendirilmesi sırasında önem teşkil eden zaman tasfiye anıdır.

Mal ortaklığında mal rejiminin sona ermesi bir tasfiye ile ilgili olarak sona erme anından kişisel mala ekleme durumundan kişisel mal ile ortaklık mal arasındaki denkleştirme ile ilgili olan hususlardan değer artış payından ve son olarak değer belirlenmesi ile ilgili durumlardan bahsettik. Burada mal ortaklığında mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye ile ilgili olarak bahsetmemiz gereken bir diğer durum paylaşma ile ilgili hususlardır. Paylaşma içerisinde de bazı hallerin mevcut olduğundan bahsedebiliriz. Bunlar ölüm ya da diğer bir mal rejiminin kabulü halindeki paylaşma ve diğer hallerde olan paylaşma olarak ikiye ayrılabilir. Öyle ki ilk olarak ölümü ya da diğer bir mal rejiminin kabulü halindeki paylaşma ile ilgili hususlardan bahsedebiliriz. Evlilik birliğini sürdürmüş olan eşlerden birinin yaşamını getirmesi ya da farklı bir mal rejimi kabul etmesi sonucunda mal ortaklığının sona ermesi söz konusu olmuş ise evlilik birliğini yürütmüş olan eşlerden her birine ya da mirasçılarına ortaklık mallarının yarısı verilir. Bununla birlikte eşler arasında yapılacak mal rejimi sözleşmesi ile farklı bir paylaşmanın kararlaştırılması da mümkündür. Yapılmış olan anlaşmaların altı soyun saklı paylarını zedelemesi mümkün değildir.

Mal ortaklığında paylaşma içerisinde ölüm ya da diğer bir malzeme kabulü halinde ki durumlardan bahsettik. Paylaşma içerisinde diğer hallerde ki durumlardan da bahsedebiliriz. Boşanma ya da evliliğin iptal edilmesi sebebiyle veya kanun ya da mahkeme kararı gereğince mal ayrılığına geçiş yapılması durumlarında her iş edinilmiş mallar ile ilgili olarak katılma rejiminde kendi kişisel malı sayılacak olanları ortaklık mallarından geri alması mümkündür. Geride kalmış olan ortaklık malları evlilik birliğini sürdürmüş olan eşler arasında yarı yarıya paylaşılır. Yasal paylaşmanın değiştirilmesi ile ilgili olan anlaşmalar ancak mal rejimi sözleşmesi içerisinde bunun açık bir şekilde öldürülmüş olması durumunda geçerlilik taşır.

Mal ortaklığında mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye ile ilgili olarak paylaşmanın yanı sıra paylaşma usulü ile ilgili olan hususlara da yer vermek mümkündür. Paylaşma usulü ile ilgili olarak da bazı durumlara mevcudiyeti söz konusudur. Mal ortaklığı içerisinde yer alan mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye ile ilgili olarak paylaşma usulündeki hususlar kişisel mallar aile konutu ve eşyası diğer mal varlığı değerleri ve diğer paylaşma kuralları ile ilgili olan hususlardır. Öyle ki ilk olarak kişisel mallardan başlamak mümkündür. Mal ortaklığının eşlerden birinin vefat etmesi sonucunda sağ kalan eş edinilmiş mallara katılma rejimi içerisindeki kişisel mal niteliği taşıyabilecek olanların kendi payına mahsuben kendisine verilmesi talebinde bulunma hakkına sahiptir. Paylaşma usul ile ilgili olarak kişisel malların yanı sıra bahsedilmesi gereken bir diğer durum ise aile konutu ve ev eşyası ile ilgili olan hususlardır. Evlilik, sürdürmüş olan işlerin bir arada yaşamış oldukları konut ya da ev eşyası ortaklık mallarına dahi nitelikte bulunmuyor ise sana kalmış olan eş kaynaması ben bunların mülkiyetinin kendisine verilmesi talebinde bulunabilir. Eğer haklı nedenlerin mevcudiyeti söz konusu ise sağ kalmış olan eşya da ölen eşin diğer yasal mirasçılarının talepte bulunması ile bunlar üzerindeki mülkiyet yerine intifa ya da oturma hakkının tanınması mümkündür. Mal ortaklar rejiminin vefat haricinde yer alan bir neden ile bitmiş olması durumu söz konusu ise evlilik Birliği’nin sürdürmüş olan eşlerden her biri üstün bir menfaatin mevcudiyetini ispat etmek koşuluyla aynı talepleri ileri sürme hakkına sahiptirler.  Paylaşma usulü içerisinde mevcut olan bir diğer husus diğer mal varlığı değerleri ile ilgili olan durumlardır. Evlilik birliği içerisinde bulunan eşlerden biri üstün bir menfaatin mevcudiyetine ispat etmesi koşuluyla bir diğer mal varlığı değerlerinin de payına mahsuben kendisine verilmesine dair bir talepte bulunma hakkına sahiptir.

Mal ortaklığında mali şimdi Sona ermesi ve tasfiyesi ile ilgili olarak paylaşmayı usulü içerisinde kişisel mallara aile konutu ve ev eşyasına bununlar birlikte diğer mal varlığı değerleri İle ilgili hususlara yer verdik. Burada son olarak bahsedilmesi gereken durum diğer paylaşma kurallarıdır. Öyle ki diğer hallerde paylı mülkiyet ve mirasın paylaşılması ile ilgili olan hükümler kıyas yolu ile uygulama bulur.

İzmir’de mal paylaşımı davası avukatı olarak çalışan Av. İdil Su Aydın Avukatlık Bürosu ile iletişime geçerek mal rejimi, mal paylaşımı, mal rejiminin tasfiyesi ve mal paylaşımı davası için destek alabilirsiniz.

Ayrıca İzmir boşanma davası avukatı için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

4 thoughts on “Mal Rejimi, Paylaşımı, Tasfiyesi ve Davası

  1. İpek Onan Reply

    Mal paylaşımı davamız var. Aile bireylerimizle dava sürerken anlaşma yoluna gidebilir miyiz? Mal paylaşımı davasının çok uzun süreceği konusunda herkesin ortak görüşü olduğu için kendi aramızda anlaşma yoluna gittik. Ama bir avukattan destek almak istiyoruz.

    • Avukat Reply

      Merhaba İpek Hanım, 05370388208 nolu telefondan arayarak bu konu hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.

  2. Okan Turgutlu Reply

    Hisseli tapuya sahip ve babamdan bana intikal eden bir arsa var. Ancak bu arsanın birçok farklı hissedarı da var. Arsa çok değerli ama çok fazla ortak olduğu için hiç kimse bir şey yapamıyor. Bu arsadaki hakkımı nasıl alıp müstakil tapuya çevirebilirim?

    • Avukat Reply

      Merhaba Okan Bey, 05370388208 nolu telefondan arayarak detaylı bilgi alabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir