Yasak Cihaz veya Programlar

Yasak Cihaz veya Programlar Suçu Nedir?

5237 sayılı Türk ceza kanunun bilişim alanında suçlar başlıklı onuncu bölümünün 245/A maddesinde yasak cihaz ve programlar suçu düzenlenmiştir. Bir cihazın, bilgisayar programının, şifrenin Ya da sahil güvenlik kodunun özel olarak bu bölüm içerisinde mevcut olan suçlar ile bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması vasıtasıyla işlenmesi mümkün olan diğer suçların işlenmesi için yapılması ya da oluşturulması halinde bunları imal eden, ithal eden, sevk eden, nakil eden, depolayan, kabul eden, satan, satışa arz eden, satın alan, başkalarına veren ya da bulunduran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve 5000 güne kadar adli para cezasına çarptırılır.

Bilgisayarlarla birlikte elektronik cihazlarımı internetin toplumumuzda yaygınlaşması ve gündelik hayat içerisinde kolaylık sağlamanın beraberinde insanların kişisel ve mal varlığına dair bilgilerini başka kişilerin erişimine sunulur hale getirmiştir. Böylelikle mevcut olan suç tipleri ne bir yenisinin de eklenmesi söz konusu olmuştur. Öğreti içerisinde mevcut olan kavramlara değinmek sizin bilişim kavramının bilgisayardan daha geniş bir nitelik taşıdığını söylememiz gerekir. Bundan kaynaklı olarak 5237 sayılı Türk ceza kanunu içerisinde bilgisayar suçları yerine bilişim Suçları ibaresini taşıyan başlık kullanılmıştır. Ayriyeten birisi malının kapsamı belirli bir sınırlamaya tabi nitelik taşımayacak şekilde geniştir. Teknolojinin gelişmesinin yanı sıra kapsamının genişlemesi de sürmektedir. Teknolojik gelişmelerin yanında fiziki olan her şey sanal ortam içerisine girmeye başlamıştır. Böyle bir durumda bilişim odaklı saldırılar da artmaya başlamıştır. Hukukun söz konusu gelişmenin hızına yetişmesi mi hukuku bir kurumunun sağlanmasına zor hale gelmiştir.

Bilişim sistemlerinin bankacılık başta olmak üzere ekonomik düzeni idare ediyor olması ve kişisel verileri saklamasından kaynaklı olarak her kişiyi etkilemesinden dolayı bilişim suçları topluma karşı işlenmiş olan suçlar içerisinde yer bulmuştur. 5237 sayılı Türk ceza kanunu içerisinde ayrı bir başlık olarak tanzim edilmiş olan bilişim alanında suçlar bölümünün tüm bilişim suçlarına içermiş olduğunu söylememiz doğru olmaz. Öyle ki klasik suç şeklinde sayılması mümkün olabilecek çoğu suç bilişim sistemlerinin kullanılması ile işlenmesi mümkün nitelik taşımaktadır. 5237 sayılı Türk ceza kanunun ilk olarak kabul edilmiş olduğu sırada bilişim alanında suçlar bölümü içerisinde dört madde içerisinde toplam on fıkra vardır. Zamanla yapılan ilaveler ile bu bölüm beş madde ve 15 fıkraya gelmiştir. Bununla birlikte bazı maddeler içerisinde yeni detayların eklenmesi durumu söz konusu olmuştur. Yasak cihaz veya programlar suçu 2006 yılında Resmi Gazete ’de yayımlanmak suretiyle tek madde olarak eklenmiştir.

Yasak cihaza ya programlar suçunun arkasında 2001 tarihli Avrupa konseyi siber suçlar sözleşmesinin mevcudiyeti söz konusudur. Bu sözleşme internetin gelişmesi ile meydana gelen yargısal problemleri çözme amacını taşımıştır. Söz konusu sözleşmenin sunmuş olduğu çözüm siber suç kanunlarına uyumlu hale getirmek ve siber suç davalarının etkinlik kazanmasına fayda sağlayacak mekanizmaları mevcudiyetinin garanti altına alınmasıdır. Yasak cihaz ya da programlar suçu 5237 sayılı Türk ceza kanunu 2006 yılında girmiş olan bir suç olarak karşımıza çıkar. Bu kanunla yeni numaralı bir madde eklemek yerine bilişim alanında suçlar bölümü içerisinde yer alan 245. maddenin devamına 245 /A olarak incelenmesi gerekli olan temel madde sözleşmenin altıncı maddesi olmaktadır.

5237 sayılı Türk ceza kanununun 245/A. maddesinin içerisinde düzenlemeye tabi olan yasak cihaz bu programlar suçu bir cihazın, bilgisayar programının, şifrenin Ya da sahil güvenlik kodunun, özel bir şekilde Türk ceza kanununun ilgili bölümü içerisinde mevcut olan suçlar ile bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması vasıtasıyla işlenmesi mümkün nitelik taşıyan diğer suçların işlenmesi amacıyla yapılması ya da meydana getirilmesi hallerinin söz konusu olması durumunda, bunları imal eden, ithal eden, sevk eden, nakleden, depolayan, kabul eden, satan, satışı arz eden, satın alan, başka kişilere veren ya da bulunduran kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve 5000 güne kadar adli para cezasına çarptırılacağını düzenlemektedir. Sanal ortamda işlenen suçlar sözleşmesinin kabul edilmesinden sonra söz konusu maddenin yasalaşmasından önce uygulama içerisinde savcı ve polisin bilişim suçlarında hazırlık işlemlerinin cezalandırılmasının mümkün olmamasının bu suçlar ile mücadeleyi olanaksız hale getirdi ile ilgili olarak görüşlerine yazıyı aktarmış ve madde hükmü söz konusu durumun ilanı olarak düzenlemeye tabi olmuştur. Sanal ortamda işlenen suçlar sözleşmesi ile 5237 sayılı Türk ceza kanununun 245 /A maddesinde düzenlenmiş olan yasak cihaz ve programlar suçu uyumlu olduğunun söylenmesi mümkündür. Bu maddenin gerekçesi içerisinde sözleşme içerisinde mevcut olan unsurlar mevcut olmuştur. Gerekçe hükmü içerisinde 5237 sayılı kanun hükmünde yasak cihaz ve programlar başlıklı maddenin eklenmesinin öngörüldüğüne yer verilmiştir. Gerek Çin’in devamında bir cihazın bilgisayar programının, şifrenin ya da sar güvenlik kodunun özel bir şekilde bilişim suçun işlenmesi için yapılması ya da meydana getirilmesi halinde bunları imal eden, ithal eden, sevk eden, nakleden, depolayan, kabul eden, satan, satışı arz eden, satın alan başka kişilere veren ya da bulunduran suçun faili konumunda yer alan kişilerin cezalandırılmasının amaçlandığı açıklanmıştır. Sanal ortamda işlenen suçlar Sözleşmesi’nin altıncı maddesi ile sözleşmeci taraflar, bilişim alanında suç işlenmesini kolaylaştıran cihazların kötüye kullanılıyor olmasını cezalandırmaya tabi tuttu belirtilmiştir. Bilişim suçları ile bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılmasıyla işlenen suçların etkin ve caydırıcı bir durumda mücadele edebilmek amacıyla bu tür eylemleri suç ve ceza politikaları açısından sınırlandırılması ve yaptırma bağlanmasında faydam oldu ileri sürülmüştür. Madde hükmü içerisinde tanımlanmış olan suçun meydana gelmesinde kişinin suç işleme kastının dikkate alınmak zorunda olduğu belirtilmiştir. Bununla birlikte söz konusu cihazı programların bilişim sistemlerinin güvenliğini test etmek niyeti ile yapılması ya da meydana gelmesi halinde belirtilen suçun ortaya çıkmayacağı belirtilmiştir. Ek olarak suçun faili konumunda yer alan kişinin cezalandırılmasına mümkün olabilmesi için ilgili cihaz, program, şifre ya da güvenlik kodunu suçun işlenmesine elverişli bir nitelik taşımasının gerektiği belirtilmiştir. Gerekçe hükmü içerisinde maddenin sözleşmeye uygun bir şekilde ortaya çıkarıldığı, bilişim suçları ile bilişim sistemlerinin araç kullanmak suretiyle işlenmiş olan suçun etkin ve caydırıcı olma özelliğinin korunmasının amaçlandığı, suçun ortaya çıkması bakımından kastın bir koşul olarak arandığı, cihazın programın suç işleme elverişli bir nitelik taşımasının gerektiği gibi durumlar vurgulanmış olmaktadır.

Sanal Ortamda İşlenen Suçlar Sözleşmesi Nedir?

Günümüzde mevcut olan bilişim suçlarının küresel olarak yaygınlaşmasının yanı sıra çoğu Devlet bilişim suçu ile mücadele etmek için ülkenin içerisinde yasal düzenlemelerin uygun hale getirilmesinin gerekliliğini öne sürmüştür. Çoğu uluslararası kuruluş bu konuyla ilgili olarak karar ve prensipler yayınlama yoluna gitmiştir. Avrupa konseyi 1985 tarihinde başlamış olduğu çalışmanın 2001 yılında Budapeşte de sanal ortamda işlenen suçlar sözleşmesine imzaya açmak suretiyle sonlandırmış ve tüm devletler örnek bir sözleşme ortaya çıkarmıştır.

Bu sözleşme ile uygun hale getirme hedefi bilişim suçu işlemeye düşünen kişilerin kendilerine güvenli liman sayması mümkün olabilecek ülkeleri bulunmak suretiyle suç işleme fırsatı yakalamalarının önüne geçilmesidir. Buradaki uygun hale getirme çabalarının zorluğunu ve Çin ile Rusya gibi önem teşkil eden ülkelerin imzalamamasına rağmen söz konusu sözleşme taraf olmayan birçok devlete etki etmiş bilişim suçları ile ilgili olarak kalıcı ve geniş nitelikte imzalanmış çok uluslu anlaşma niteliğine sahip olmuştur. Sanal ortamda işlenen suçlar Sözleşmesi içerisinde yer alan suç kategorileri bilgisayar verilerinin ve sistemlerinin gizliliğine, bütünlüğüne ve erişilebilirliğine yönelik suçlar olarak ikinci ve altıncı madde arasındaki hükümler, bilgisayarlarla bağlantılı suçlar olarak yedinci ve sekizinci maddedeki hükümler, içerik ile bağlantılı suçlar olarak dokuzuncu maddedeki hükümler, telif hakkı ve bununla bağlantılı hakların ihlaline ilişkin suçlar olarak onuncu madde iki hükümler olarak karşımıza çıkmaktadır. Sanal ortamda işlenen suçlar sözleşmesinde en çok tercih edilen isim bilgisayar suçu ibaresidir. Buradan hareket ile bilgisayar doğrudan suçtan etkilenen bir sistem, belirli suçları işlemek suretiyle kullanılan bir araç, içermiş olduğu verilerin suçun konusunu meydana getirdiği veri kaynağı şeklinde tanımlamaya tabi tutulabilmektedir. Öyle ki bilgisayar hem hedef hem de araç olarak mevcudiyetini korumaktadır.

Sanal ortamda işlenen suçlar sözleşmesinin amaçlamış olduğu ve sağladığı en önemli durum bilgisayarlar ile işlenmesi mümkün olan ya da bilgisayarlar ile alakalı suçların saptanıp hüküm altına alınmasında ortak bir standarttın getirilmesidir.

Sanal ortamda işlenen suçlar sözleşmesinin altıncı maddesinde cihazların kötüye kullanımı başlığıyla 5237 sayılı Türk ceza kanununun 245 /A maddesinde düzenlenmiş olan yasak cihaz veya programlar suçuna yer verilmiştir. Cihazların kötüye kullanımı başlıklı altıncı maddeye göre taraf konumunda yer alanlardan her biri, kasti olarak ve haksız bir şekilde gerçekleştirildiği zaman bahsedeceğimiz kendi iç hukuku kapsamında cezai suç olarak tanımlaması için gerekli nitelik taşıyacak yaşama tedbirlerini ve diğer tedbirleri kabul edecektir.

İki ila beşinci madde hükümlerinde belirtilmiş herhangi bir suçun işlenmesi için kullanılmaları amacıyla üretimi, satışı, kullanımı amaçlı tedarik edilmesi, ithal edilmesi, dağıtımı ya da farklı şekilde erişilebilir hale getirilmesi, bir bilgisayar programı da dâhil olmak üzere öncelikli bir şekilde belirtilmiş olan iki ile beşinci maddelerde yaralan herhangi bir suç işlemek maksadıyla tasarlanmış ya da uyarlanmış bir cihaz, bir bilgisayar sisteminin tamamını ya da herhangi bir kısmını erişim mümkün kılan bir bilgisayar şifresi, erişimi kodu ya da benzeri bir veri taraflardan her biri tarafından kasten ya da haksız yere ortaya çıkarıldığı zaman kendi iç hukuku kapsamında cezai suç olarak tanımlanması için gerekli olabilecek yaşama tedbirlerini ve diğer tedbirleri kabul edilecektir.

Altıncı madde hükmüne göre bu maddenin ilk paragrafı da yer alan atıf ile söz konusu olan üretme, satma, kullanım amaçlı tedarik, ithalat, dağıtım ya da farklı bir şekilde erişilebilir hale getirme ya da bulundurmanın ikinci ile beşinci maddeleri uyarınca suç işlemek amacıyla gerçekleştirilmesi Halinin söz konusu olması durumunda Bunu örnek olarak bir bilgisayar sisteminin yetkili konumda yer alan kişiler tarafından test edilmesi ya da korunmasının amaçlandı durumlarda cezai yükümlülük meydana getireceği şeklinde yorumlanmaması gerekir.

Sanal ortamda işlenen suçlar sözleşmesinin cihazların kötüye kullanımı başlıklı altıncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre taraf konumunda yarına kişilerden altıncı maddenin ilgili paragrafında bahsedilmiş olan ürünlerin satışı, dağıtımı ya da farklı şekilde erişilebilir duruma getirilmesi ile alakalı olmaması şartıyla altıncı maddenin ilk paragrafının uygulamama hakkını saklı tutabilmektedirler.

Sanal ortamda işlenen suçlar sözleşmesinin cihazların kötüye kullanımı başlıklı altıncı maddesine göre sözleşmenin ikinci maddesinde yasadışı erişim, üçüncü maddesinde yasadışı araya girme, dördüncü maddesinde verileri müdahale, beşinci maddesinde sisteme müdahale başlıklı suçlarını işlemek amacıyla bir bilgisayar programı mevcut olmak üzere cihaz, bilgisayar şifresi, erişim kodu ya da benzeri bir veri tasarlamak ya da üretmek devletler tarafından suç olarak kabul görmüştür. Taraf konumunda yer alan devletler söz konusu durumda bir yasal düzenleme yapma yoluna gidecektir. Böylece suçlar kaynağında cezalandırılması mümkün hale gelmiş olacaktır. Maddi yükü içerisinde önem teşkil eden unsur cezalandırma için eylemin kasıtlı ve haksız bir şekilde yapılmış olmasının zorunluluk teşkil etmesidir. Bu iki koşunun doğal bir neticesi olarak bir eylemin cezaya konu teşkil etmesi için suçun faili konumunda yer alan kişinin kasti özel olarak aranmalı ve ispat edilmesi gerekli olmalıdır. Kasıt farklı bir açıdan özellikle doğası gereği çift kullanım niteliğine sahip cihazların kullanımı içerisinde yasal ya da yasal olmayan ayrımı içinde belirleyici bir niteliğe sahiptir. Birinci fıkrada üretimin satışı kullanım amaçlı tedarik edilmesi, ithal edilmesi, dağıtımı ya da farklı bir şekilde erişilmesi mümkün hale getirilmesi demek suretiyle hangi eylemlerin suç niteliği taşıyacağı gösterilmiştir.

Yasak Cihaz veya Programlar Suçu İle Korunan Hukuki Değer Nedir?

5237 sayılı Türk ceza kanununun içerisinde yer alan bilişim sistemine de yer alan suçlarda korunan hukuki değerler genel bir şekilde birden fazla olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu suçlar ile korunan o koku değer. En basit haliyle bilişim teknolojisinin en güvenliğinin ve insanların bilişim sistemine olan güveninin korunması olarak karşımıza çıkar. 5237 sayılı Türk ceza kanununun 245 /A maddesi içerisinde bir taraftan bilişim sisteminin ve ihtiva ettiği veriyi korurken diğer taraftan bilişim sisteminin vasıta olarak kullanılmak suretiyle işlenmesi mümkün olabilecek suçlar da korunan ve koku değerin korunmasında bir aracın içini taşıdığı düzenlenmiştir. Öyle ki kullanıcıların mal varlığı, özel hayatı ve haberleşme özgürlüğü koruma altına alınmıştır.

Yasak Cihaz veya Programlar Suçunun Unsurları Nelerdir?

Suçun Konusu

5237 sayılı Türk ceza kanununun 245 /A maddesi içerisinde suçun konusu cihaz, bilgisayar programı, şifre ya da sar güvenlik kodu yapılması ya da meydana getirilmesi hallerinde demek suretiyle gösterilmiştir. Madde hükmü içerisinde geçen kavramlara değinmek gerekir. Madde hükmü içerisindeki kavramlara değinmeden önce şunu söyleyebiliriz ki bilgisayarlar fiziksel ve sonuç nitelik taşımaktadırlar. Fiziksel mevcudiyeti olan aygıtlar donanım ve soyut nitelikli kodlar yazılım olarak adlandırılmaktadır. Öyle ki bilgisayar programa şifre Ya da sair güvenlik kodu için yazılım kavramını kullanmamız gerekir. Cihaz kelimesi kendisinden beklenen imgeyi karşılamış olduğu için ayriyeten donanım ibaresini kullanmayacağız.  Kanun koyucu söz konusu ayrı mı belirtmiştir. Yapmak ilgili mi cihaza donanım meydana getirmek eylemi bilgisayar programı, şifre ya da sahil güvenlik kodunu yazılım uyumlu nitelik taşıdığı için kanun koyucu bu ayrılma yer vermiştir. Cihaz kavramı bir bilişim sistemi içerisinde eklenmesi mümkün olan bağlanması mümkün nitelik taşıyan ve istenildiği takdirde çıkartılması mümkün olan fiziksel bir donanıma karşılık gelir. Bir takım cihazlar doğrudan suç işlemeye elverişli niteliktedir. Örneğin ATM’lere kartın kopyasını ele geçirmek için yerleştirilmiş olan aparatlar, kartların şifrelerini okumak amacıyla yerleştirilmiş olan kameralar, kart bilgilerini kopyalamak suretiyle sahte kart üretilmesinde kullanılmış olan cihazlar bu niteliktedir.

Bilgisayar programı kullanıcı konumda yer olan kişinin haberi bir izne söz konusu olmadan bilişim sistemine ele geçirmeyi belirtmiş olduğu bilgileri başka bir yer aktarmayı hedef haline getiren her türlü kötü yazılıma karşılık gelir. Şifre sanal âlem içerisinde herhangi bir veri erişimini engellemesini sağlamak ya da istenmiş olduğu erişimi sağlamak için bir takım Semboller ile ortaya çıkarılan anahtarlardır. Bilişim sistemine ele geçirmek amacıyla ya da bilgilere erişmek niyeti ile meydana getirilen şifre kırıcı programlar 5237 sayılı Türk ceza kanununun 245/A. maddesinde yer alan suçu ortaya çıkaracaktır.

Fail Ve Mağdur

Yasak cihaz ya da programlar suçu 5237 sayılı Türk ceza kanununun 245 /A. Maddesinde düzenlenen işiyle özel bir niteliğe sahip değildir. Öyle ki yasak cihaz bir programlar suçunun faili ya da mağdur her kişi olabilmektedir. Fakat burada bahsetmemiz gerekir ki suçun faili konumunda yer alan kişinin kanun hükümlerinde sayılan suçlar için cihaz Ya da yazılım üretmesi onun herkeste olmayan bir seviyede uzmanlığa sahiptir.

Fiil

Madde hükmü içerisinde suçun konusunu meydana getiren bir cihaz bilgisayar programı veriyor şifre Ya da sair güvenlik kodunu, imal eden, ithal eden, sevk eden, nakil eden, depolayan, kabul eden, satan, satışı arz eden, satın alan, başka kişilere veren ya da bulunduran denilmek suretiyle eylem unsurları belirtilmiştir. 5237 sayılı Türk ceza kanununun 245 /A maddesinde yer alan yasak cihaz ve programlar suçunun 11 eylem taşıyan fiil unsuruna sahip olduğunu söylememiz mümkündür. Öyle ki bu suç çok hareketli bir suç niteliği taşımaktadır. Bahsedilmiş olan eylemlerden herhangi birini işlemek suçun meydana gelmesi için yeterli teşkil eder ve bu bakımdan seçimlik hareketli bir suç olarak karşımıza çıkar. Suç yalnızca maddi hükmü içerisinde sayılmış eylemlerle işlenmesi mümkün olabileceği için bunların haricinde ortaya çıkan eylemler suçun neden olamayacağı için bağlı hareketli suç niteliği taşır. Madde hükmü içerisinde bir zarar şartı koyulmadığı için suçlu tehlike suçu olarak karşımıza çıkar. Depolamak ve bulundurmak gibi eylemler süreklilik ihtiva ettiği için zamanaşımı ya da suçun işleniş anlamı saptanması önem teşkil eder. Kanun hükmü içerisinde düzenlenmiş olan eylemlerden iki ya da daha fazlasını yapmak yine tek bir suça neden olursa temel cezanın belirlenmesinde etkili nitelik taşıyacaktır. Madde hükmü içerisinde sayılan eylem türlerine değinmek yasak cihazı programlar suçunun nasıl oluşacağının anlaşılmasında önem teşkil eder.

5237 sayılı Türk ceza kanununun bilişim alanında suçlar başlıklı onuncu bölümünün 245/A maddesinde yer alan yasak cihaz ve programlar suçunu meydana getiren eylemlerden biri imal etmedir. İmal etmek en temel haliyle üretmek anlamına karşılık gelir. Madde hükmü içerisinde işlevsel bakımdan iki yüzü söz konusu olmaktadır. Suçun konuştuğunu cihaz, bilgisayar programı, şifre ya da sar güvenlik kodu meydana getirmektedir. Cihaz, fiziksel mevcudiyeti olan bir işlevsel donanım olarak karşımıza çıkar. Bu açıdan kendisinde var eden parçaların kabloyu da elektrik aksamı gibi teknik işlemlerden geçirmek suretiyle cihazın ortaya çıkması gerekir. Öyle ki cihazın parçalarının suçun faili konumunda yer alan kişi tarafından bizzat üretilmiş olması bir kuş olarak karşımıza çıkmaz. Bilgisayar programı, şifre ya da güvenlik kodu ise yazılıma ilişkin bir nitelik taşımaktadır. Yazılım ilk kez meydana gelebilecek gibi daha önce üretilmiş bir yazılımın kendi başına etkinliği olan bir yaması olarak da karşımıza çıkabilir

5237 sayılı Türk ceza kanununun bilişim alanında suçlar başlıkla onuncu bölümünü 245 /A maddesinde yer alan yasak cihaz ve programlar suçunun ortaya çıkması için madde hükmü içerisinde sayılmış olan eylemlerden bir diğeri İthal etmedir. İthal etmek en temel haliyle yurtdışında üretilmiş bir malın yurt içerisini yasal bir şekilde girmesinin sağlanmasıdır. Cihazın son hali ile yurt içerisine girmesi sağlanmış ise İthal kapsamı içerisinde yer alır. Öyle ki parçaları ayrı ayrı bir şekilde getirilip yurtiçinde birleştirilmesi durumu söz konusu olmuştu ithal etme eğilimi mevcut olmayacaktır. Yazılım için klasik İthal anlayışını açmak gereklilik teşkil etmektedir. Yazılım bellek gibi bir somut taşıyıcı ile yurda sokulmuş ithal edildiği şüphesizdir. Ancak yazılım yurt içinde değil yurtdışında üretilmek ile parası ödenip yurtiçinden kullanılması mümkün hale gelmiş ise ithal edilmiş kabul edilir.

5237 sayılı Türk ceza kanununun bilişim alanında suçlar başlıkla onuncu bölümünü 245 /A maddesinde yer alan yasak cihaz ve programlar suçunun ortaya çıkması için madde hükmü içerisinde sayılmış olan eylemlerden bir diğeri nakletme ve sevk etmedir. Nakletmek sözlük anlamıyla bir yerden farklı bir yere geçirmek, iletmek, aktarmak gibi anlamlara taşımaktadır. Sevk etmek ise göndermek, götürmek anlamlarına içerisinde taşır. Madde hükmü içerisinde nakil etme niteliğinde olan cihaz, bilgisayar programı, şifre ya da sahil güvenlik kodunu onuncu konumunda yer alan kişi bizzat teslim etmek, sevk etme durumunda ise bunları bir aracı ile göndermek ifade edilmiştir. Yazılımı surlarının asiste mi iletilmesi de nakletme ve sevk etme olarak değerlendirmeye tabi olur.

5237 sayılı Türk ceza kanununun bilişim alanında suçlar başlıkla onuncu bölümünü 245 /A maddesinde yer alan yasak cihaz ve programlar suçunun ortaya çıkması için madde hükmü içerisinde sayılmış olan eylemlerden bir diğeri depolama ve bulundurmadır. Sözlük içerisinde hem fiziki biriktirmeyi hem de verinin bellek cihaz içerisine yerleştirilmesi ve burada depolanması olarak tanımlanmıştır. Madde hükmü içerisinde aynı anlam söz konusu olmuştur. Cihazın fiziksel bir şekilde bir yerde, bilgisayar programı, şifre ya da sağır güvenlik kodunun ise sanal ortam içerisinde erişime her an açık bir şekilde tutulması durumudur. Depolama bilgisayar programı, şifre ya da sar güvenlik kodu açısından sıradan bir kayıttan özellik, hedef, boyut gibi bakımlardan farklı nitelikte olup bunlara dâhil her otomatik kayıt söz konusu kanun maddesi içerisinde değerlendirilmeyecektir. Bulundurma, depolama ile yakın nitelikte olan ancak ondan daha geniş niteliklere sahip bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bulundurma, bir kişinin cihaz, bilgisayar programı, şifre ya da sahil güvenlik kodu ile mekânsal ve zamansal bir yakınlık içerisinde bulunması bile onları istemiş olduğu takdirde ulaşma imkânı sağlamış olan hâkimiyet sahası olarak anlaşılması mümkündür. Sözleşme içerisinde taraf devletlere bulundurma eğiliminin ortaya çıkması bu tür ögelerden belirli bir sayıda olması koşulunu koyma imkânı tanımış olmaktadır. Kanun koyucu bulundurma ile ilgili böyle bir düzenlemeye gitmemiştir.

5237 sayılı Türk ceza kanununun bilişim alanında suçlar başlıkla onuncu bölümünü 245 /A maddesinde yer alan yasak cihaz ve programlar suçunun ortaya çıkması için madde hükmü içerisinde sayılmış olan eylemlerden bir diğeri satma, satın alma ve satışı arz etmedir. Satma ve satın alma, aralarında ticari bir amaç ile iş yapan kişilerin eylemlerine karşılık gelmektedir. Cihaz ya da yazılımın bir değer karşılığında kullanılması için gerekli teşkil eden şifre ya da kodlar ile birlikte el değiştirmesi olarak karşımıza çıkar. Madde hükmü içerisinde satışa arz etme ile ilgili cihaz, bilgisayar programı, şifre ya da sahil güvenlik kodunu karşı tarafın alış iradesine karşılık gelebilecek bir irade söz konusu olmaktadır.

5237 sayılı Türk ceza kanununun bilişim alanında suçlar başlıkla onuncu bölümünü 245 /A maddesinde yer alan yasak cihaz ve programlar suçu ortaya çıkması için madde hükmü içerisinde sayılmış olan eylemlerden bir diğeri kabul etme ve başkalarına vermedir. Kabul etme başka kişilere verme, satma ve satın almanın tersine aralarında ticari nitelikte bir bedel söz konusu olmaksızın söz konusu cihaz, bilgisayar programı, şifre ya da sağır güvenlik kodunun el değiştirilmesi anlamına gelir. Sözleşme etme içerisinde üretim, satış, kullanım amaçlı tedarik edilmesi, ithal edilmesi, dağıtımı ya da farklı şekilde erişilmesi mümkün hale getiriliyor olması gibi bir eylem sıralaması yapılmıştır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir