Denetimli Serbestlik

Denetimli serbestlik şüpheli, sanık ve hükümlünün sosyal hayattan kopmadan kendisine verilen cezanın infaz edilmesini sağlar. Böylelikle denetimli serbestlik içerisinde kişinin toplum ile uyum sağlaması, onun için gerekli olan destek bir plan ile sağlanır. Mahkeme tarafından belirtilmiş olan koşullar ve belirli bir süre içerisinde denetim ve denetleme planı doğrultusunda şüpheli, sanık ya da hükümlünün toplum ile bütünleşmesi bakımından ihtiyaç duymuş olduğu her türlü hizmet, program ve kaynakların sağlandığı uygulama denetimli serbestliği ifade eder.

Denetimli serbestlik ile ilgili olan hususların düzenlendiği 5402 sayılı denetimli serbestlik hizmetleri kanununun mevcudiyeti söz konusudur. Bu kanun hükümlerinde denetimli serbestliğin ne olduğuna ilkelerine ve yükümlülüklerine yer verilmektedir. Öyle ki 5402 sayılı denetimli serbestlik hizmetleri kanunu denetimli serbestlik hizmetleri danışma kurulu, denetimli serbestlik daire Başkanlığı, denetimli serbestlik müdürlükleri ile koruma kurallarınca yapılacak yardım ve infaz işlemleri ile ilgili olarak söz konusu olan kurallar ile bu süreci katılan kişilerin görev, yetki, hak ve yükümlülüklerine düzenler.

Denetimli Serbestlik Nedir?

Denetimi serbestlik belirli koşulları taşıyan hükümlü konumunda yer alan kişinin toplum yaşamına uyum sağlamasını kolaylaştırmayı amaçlayan ya da özgürlüğünü kısıtlamak yerine uygulanan kişinin bireysel durumu değerlendirilerek uygulanacak denetimin belirlenmiş olduğu bununla birlikte mağdur konumunda yer alan kişide meydana gelen suçun etkilerini en az da indirmeyi amaçlayan ceza adalet sistemi şeklinde karşımıza çıkabilmektedir. Denetimli serbestlikten yararlanması mümkün olan hükümlü konumunda yer alan kişinin cezasının tamamı ya da bir kısmını ceza İnfaz Kurumu haricinde geçirecek ve bu süre içerisinde denetim şekline tabi nitelik taşıyacaktır. Bu durumda sosyal ve toplumsal hayattan kopuş sağlamadan denetimi serbestlik sayesinde hükümlü konumunda yer alan kişinin ıslahı sağlanacaktır. Denetimli serbestlik ceza infaz usulü 6291 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun ile denetimli serbestlik ve yardım merkezleri ile koruma kurulları kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun ile Hukukumuzda yer almıştır. Denetimli serbestlik ceza infaz usulü denetimli serbestlik ceza adalet sistemi içerisinde yer alan hükümden sonra hapis cezasına infazı yerini devreye giren bir tür olarak karşımıza çıkar.  Denetimli serbestlik ceza infaz usulü koşullu salıverilmenin şartlarının genişletilmiş ve denetim olarak ağırlaştırılmış şeklidir. Denetimli serbestlik ceza infaz usulü Türk hukuku içerisinde yeni bir kurum niteliği taşımaktadır. Ancak uygulama içerisinde oldukça fazla kullanılmaktadır. Bununla birlikte yürürlüğe girmesinden itibaren bir yıl içerisinde denetimli serbestlik infaz usulü ile ilgili olarak birden fazla kanun değişikliğini mevcudiyeti söz konusu olmuştur.

Denetimli Serbestlik Müessesesinin Hukuki Niteliği Nedir?

Denetimli serbestlik müessesesinin kökeni Anglo Amerikan hukukundan gelmektedir. Öyle ki denetimli serbestlik bu hukuk sisteminin bir ceza İnfaz sistemidir. Sonralarında denetimli serbestlik müessesesi kıta Avrupası sistemine de girmiştir. Bununla birlikte ceza İnfaz içerisindeki durumu genişleyerek şimdiki halini almıştır. Anglo Amerikan hukuk sistemi içerisinde denetimi serbestlik suçlu konumunda yarın kişinin cezasının askıya alınmasını Öngören bir sistem şeklinde söz konusu olmaktadır. Sistem içerisinde denetimli serbestleye tabi tutulan hükümlü konumunda yer alan kişi denetim altında tutulmuş olduğu süre içerisinde öngörülmüş olan kurallara aykırı bir davranış sergiler ise cezasını hapiste çekmek durumuyla karşı karşıya gelecektir. Anglosakson uygulaması içerisinde denetimli serbestliğin amacı suçlu konumunda görülen kişinin ıslahını sağlanması ve toplumun korunması niteliğini taşımaktadır. Toplumun korunması ve suçlu konumunda yer alan kişinin Aslan sağlanması amacının birleşmesi ile Amerikan hukuku içerisindeki denetimli serbestlik uygulamasının suçluyu şartlı olarak dışarı bırakan bir sistem söz konusu olmamaktadır. Burada ceza adaletini yerine getirmeye çalışan bir kurum söz konusu olmaktadır. Denetimli serbestlik müessesesi hapis cezasına göre daha ıslah edici ve onarıcı bir nitelik taşımaktadır. 1991 yılında bir değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklikten önce denetimi serbestlik hapis cezasının yerine uygulama bulan koşullu özgürlük özelliğine sahip bir kurum niteliği taşımaktadır. Sonrasında 1991 yılında yapılan değişiklikle hükümlü konumunda yer alan kişinin cezasının toplumda infaz edildiği kamusal bir yaptırım niteliği taşıyan hale gelmiştir. Denetimi serbestlik müessesesinin ceza adaletin yerine getirilmesi içerisinde önemli bir yeri mevcuttur. Böyle bir Öneminin olmasının sebebi hükümlü konumunda yer alan kişinin almış olduğu cezanın bireyselleştirilmesine katkı sağlamasıdır. Modern ceza hukuku içerisinde önemli olan amaçlardan biri suç işleyen kişinin topluma kazandırılmasıdır. Hükümlü konumunda yer alan kişinin işlemiş olduğu suçtan kaynaklanan cezasını çekmesi gerekmektedir. Böylelikle ıslah edilmesi durumu söz konusu olmaktadır. Cezaların bireyselleştirilmesi ve bunun yanı sıra cezaların infazından bireyselleştirilmesi durumunun mevcut olmasından bahsetmek de mümkündür. 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde cezaların alt ve üst sınırı gösterilmek suretiyle cezanın hükümlü konumunda yerinden kişiye göre bireyselleştirilmesi bakımından hâkimin takdir yetkisi tanınmıştır. Buna rağmen 5237 sayılı Türk ceza kanunu sistem içerisindeki cezalar genel bir özellik taşıyor olmaktadır. Öyle ki denetimli serbestlik sistemi hükümlü konumunda yer alan kişinin ıslahının birey odaklı bir şekilde sağlanması bakımından önem teşkil etmektedir.

Denetimli serbestlik müessesesi Türk hukuku içerisinde 2005 yılında 5237 sayılı Türk ceza kanunu, 5271 sayılı ceza muhakemesi kanunu ve 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun ile yapılmış olan ceza hukukunda ki değişiklikten önce denetimli serbestlik, teşkilatlı bir yapı şeklinde mevcuttur. 2005 yılından önce söz konusu olan tedbirlerin modern hukuk bakımından Kabul edilebilir olmasından bahsetmek mümkün değildir. 6291 sayılı kanun hükümlerinden önce denetimli serbestlik diğer infaz usullerinden daha sonra ya da diğer infaz usullerine yardım niteliği taşıyan bir fonksiyona sahiptir. Öyle kim koşullu salı verilme hükümlerinden faydalanan kişi koşullu salı verilme süresinin yarısı kadar bir süre denetim içerisinde olmaktaydı. Bununla birlikte cezanın ertelenmesi halinde hükümlü konumunda yer alan kişi kanuni günlerinde mevcut olan bir yıl ila üç yıl arasında denetime tabi niteliği taşımaktadır. Ceza muhakemesi kanunu hükümleri içerisinde yaralan 231. maddenin sekizinci fıkrasına göre hükümlü konumunda yer alan kişiye de hayır hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildikten sonra kişi beş yıl denetim süresi içerisinde mi kalacaktır. Burada söz konusu olan kişi bu beş yıldan en fazla 20 yılını denetimi serbestlik kapsamında geçirecektir. Bazı özel durumlar içerisinde ise denetimi serbestlik diğer İnfaz kurumlarından bağımsız bir şekilde uygulama bulacaktır. Öyle ki müşteriler ile ilgili olarak cezasının infazından sonra denetimli bir süreye hükmedilmesi durumunda mevcudiyeti söz konusudur. Bununla birlikte suç işlemek için örgüt kurma suçunun içerisinde etkin pişmanlık durumlarını düzenleyen 5237 sayılı Türk ceza kanunun 221. maddesinin beşinci fıkrası içerisinde kişiyle ilgili olarak denetimli serbestlik sisteminin uygulanacağına dair hüküm yer almaktadır. Denetimli serbestlik sisteminin diğer infaz usullerinden bağımsız bir şekilde uygulama buldum durum cezaların ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanundur. Bu kanun hükümlerinin 110. maddesinin ikinci fıkrası içerisinde işlenen suçtan kaynaklanarak ortaya çıkan zararın karşılanması koşuluyla bazı şartları taşıyan hükümlü konumunda yer alan kişilerin cezasının infazı konutta infaz şeklinde meydana gelebilecektir. Kadın ya da 65 yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları altı ay 70 yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları bir yıl, 75 yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları üç yıl ya da daha az süreli hapis cezasının konut içerisinde çektirilmesine karar kılınması mümkün niteliktedir. Öyle ki sanık ile ilgili olarak cezayı hükmedilmeden daha önce hüküm yanı sıra hükmü destekleyici bakımdan hükmedilen cezanın infazı içerisinde ve hükmün infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulamasına dair karar verilmesi mümkündü. Türk hukuku içerisinde denetimi serbestlik sistemini mağdur konumunda yer alan kişi bakımından yardım fonksiyonu mevcuttur. Ceza muhakemesinin her aşamasında mağdur konumunda yer alan kişinin talebi ile denetimi serbestlik görevlisi konumunda yarılan kişi ya da psikolog tarafından suçtan zarar göreni yardım edilecektir. Mağdur konumunda yer alan kişinin istemesi durumunda kendisine ya da üyelerinden birine karşı işlenmiş olan suçun ekonomik kayba sebep olması sonraki yaşantısında olumsuz etkilemesi ve bu zararın farklı bir şekilde karşılanmasında mümkün olmaması durumunda mağdur konumunda yer alan kişiye sosyal ve ekonomik yardım yapılması durumu söz konusu olabilecektir. 6291 sayılı kanun hükümlerinin kabul edilmesine daha önceki halde ilgili olarak uygulama şekilleri değerlendirildiğinde denetimli serbestlik sadece bir infaz usulü olarak karşımıza çıktığını söylemek mümkün olmaz. 6291 sayılı kanun hükümlerinin gerekçesi içerisinde denetimli serbestliğin bir ceza infaz usulü olduğuna yer verilmiştir. Bununla birlikte denetimi serbestlik hizmetlerinin hukuki durumunun belirtilmesinde yalnızca bir 6291 sayılı kanunla yapılmış olan değişikliğin ölçüt olarak alınması yanlış onur. Öyle ki denetimli serbestlik Hukukumuzda geniş bir uygulamaya sahiptir. Denetimli serbestlik hizmetlerinin hukuku öneminin saptanmasında Kanuni çimlerinde bununla ilgili olarak bir tanımın mevcut olup olmadığının belirtilmesi önem teşkil eder. Denetimi serbestlik ile ilgili olarak kanuni günlerinde mevcut olan tanım denetimi serbestlik hizmetleri Yönetmeliğinin dördüncü maddesi içerisinde mevcuttur. Denetimli serbestlik hizmetleri Yönetmeliğinin dördüncü maddesine göre denetimli serbestlik, şüpheli, sanık ya da hükümlünün toplum içerisinde denetim ve takibinin yapılmış olduğu iyileştirilmesi ve topluma kazandırılması için ihtiyaç duyulan hizmet, programı kaynakların sağlanmış oldu alternatif bir cezaevi İnfaz sistemi niteliği taşımaktadır. Bununla birlikte denetimi serbestlik hizmetleri Yönetmeliği içerisinde mevcut olan bu hüküm denetimli serbest hizmetlerinin tüm uygulama alanı bir şekillerine içerisinde barındırmamaktadır. Öyle ki denetimli serbestliğin suçtan zarar gören kişi ile ilgili olarak uygulanması ne bu tanım kapsam içerisinde bulmak mümkün olmamaktadır. Öyle ki kanuni günlerine bakmak suretiyle denetimli serbestliğin hukuki niteliğini saptamak pek olası değildir. Denetimli serbestlik farklı kan Dökümlerinde farklı şekilde karşımıza çıkmaktadır. Aynı kan hükümleri içerisinde bile denetimli serbestlik ile ilgili olarak farklı şeylerin mevcut olduğuna bahsetmemiz mümkündür. Öyle ki 5237 sayılı Türk ceza kanunun 191’in cumartesi içerisinde yer alan kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde satın almak kabul etmek ya da bulundurulmak suçu içerisinde suçun faili konumunda yer alan kişi ile ilgili olarak denetimli serbestlik tedbirine hükmedilecek bir düzenleme bulmuştur. Bu maddenin üçüncü fıkrası içerisinde denetimli serbestlik tedbiri güvenlik tedbiri olarak yer bulmuştur. Denetimli serbestlik yalnızca hapis cezasına alternatif bir yaptırım niteliği taşımamaktadır. Denetimli serbestlik ceza hukuku içerisinde mi ceza İnfaz hukuku içerisinde adaleti sağlamaya çalışan ceza adalet kurumu niteliği taşımaktadır. Öyle ki 6291 sayılı kanun hükümleri ile 5271 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazında hakkında kanun hükümlerine eklenmiş olan 105. madde denetimli serbestliğin ceza İnfaz usulü olarak uygulanması için bir düzenlemeye yer vermiştir. Uygulama şekli 6291 sayılı kanun hükümlerinden önce söz konusu olmamaktadır. Denetimli serbestliğin uygulanması alanına yeni bir usul şeklinde ceza infaz usulü uygulaması yer almıştır. Türk hukuk sistemi içerisinde denetimi serbestlik sadece ceza İnfaz usulü olarak Yer almamıştır. Denetimi serbestlik birçok uygulama alanı ile ceza adaletini sağlamak için öngörülmüş bir müessesesidir. Denetimli serbestlik yolu ile cezaların infazı bir denetimi serbestlik kurumudur.

Denetimli Serbestliğin Cumhurbaşkanının Affından Farkı Nedir?

1982 anayasası içerisinde mevcut olan 101. maddenin b bendinde cumhurbaşkanının yürütme alanına dair görev ve yetkileri içerisinde cumhurbaşkanına laf yetkisine yer verilmiştir. Öyle ki cumhurbaşkanı sürekli hastalık, sakatlık ve yaşlanma nedeni ile kişilerin cezalarına hafifletmek ya da kaldırma yetkisine sahip bir niteliktedir. Cumhurbaşkanının mevcut olan yetkisi yürütme işlemi şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte af kurumu ile ilgili söz konusu olan tanımlar da af kurumunun bir kamu hukuku tasarrufu oldu mevcuttur. Bununla birlikte infaz hâkimi tarafından hükümlü ile ilgili olarak uygulanmasına karar verilen denetimli serbestlik ceza infaz usulü bir yargı işlemi olarak bulunmaktadır. Denetimli serbestlik ceza infaz usulünün cumhurbaşkanının affından mevcut olan bir farkı vardır. Burada hükümlü konumunda yer alan kişinin denetimi karşımıza çıkmaktadır. Denetimi serbestlik ceza İnfaz usulü ile cumhurbaşkanı af arasındaki fark hükümlünün denetimine dairdir. Cumhurbaşkanının affetmiş olduğu kişiyle ilgili olarak herhangi bir denetim tedbiri uygulanması durumu mevcut değilken denetimli serbest ceza İnfaz usulü ile ceza İnfaz Kurumu haricine Çıkan hükümlü konumunda yer alan kişiye koşullu salıverilmeye kadar denetim içerisinde yer alır. İçinde bulunduğu ağır bir hastalık, sakatlık eden yaşlanma sebebiyle hayatına tek başına yürütemeyen kişilerin denetimi serbestlik ceza İnfaz usulünden yararlanmaları için koşullu salı verilmelerini üç yıl kalması gerekli olmaktadır. Denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünden yararlanmanın genel şartı hükümlü konumunda yer alan kişinin koşullu salı verilme silinebiliyor mu ya da daha az süre kalmasıdır. Maruz kalmış oldukları ağır bir hastalık, sakatlık ya da kocama sebebiyle hayatlarını tek başına sürdüremeyen kişiler ise koşullu salı verilmelerini üç yıl ya da daha az süre kalması durumunda denetimli serbestlikten yararlanma hakkına sahip olabileceklerdir. Öyle ki cumhurbaşkanının sürekli hastalık, sakatlık ve yaşlanma nedeniyle belirli kişilerin cezalarına hafifletmesi ya da kaldırması için böyle bir koşulun mevcudiyetinin gerekli olduğundan bahsetmemiz mümkün değildir. Öyle ki cumhurbaşkanı hükümlü konumunda yer alan kişinin açık ceza İnfaz kurumunda bulunup bulunmadığını ya da koşullu salı verilmesine ne kadar süre kaldığına bakmadan af yetkisini kullanma hakkına sahiptir. Bununla birlikte cumhurbaşkanının af yetkisi bireysel özel af özelliğini içerisinde barındırmaktadır. Böylelikle denetimli serbestlik ceza İnfaz usulü genel ya da özel şartları içerisinde barındıran her hüküm ile uygulama bulacak bir niteliğe sahiptir.

Denetimli Serbestliğin Kısa Süreli Hapis Cezasına Seçenek Yaptırımlardan Farkı Nedir?

Denetimli serbestlik müessesesi buna benzer diğer kurumlardan farklılık göstermektedir. Denetimli serbestliğin farklılık gösterdiği bir diğer kurum kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlardır. Kısa süreli hapis cezası beş yıl ya da daha süreli hapis cezası niteliği taşımaktadır. Kısa süreli hapis cezasının önem teşkil eden sonucu cezanın seçenek yaptırımlara çevrilmesine mümkün olmasıdır. Seçenek yaptırımlar cezanın bireyselleştirmesini sağlayan kurumlardan biri olarak karşımıza çıkar. Bu bakımdan denetimli serbestlik ceza İnfaz usulü ile benzer nitelik taşımaktadır. Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlara hukuku özelliği tartışmalı bir konum içerisinde yer almaktadır. 5237 sayılı Türk ceza kanununun 50. maddesinin başlığında yaptırım yer almaktadır. Öyle ki 50. maddenin içeriği incelendiğinde belirtilmiş olan seçenek yaptırımların bazılarının güvenlik tedbiri şeklinde nitelendirilmesi mümkün olmamaktadır. 5237 sayılı Türk ceza kanununun 50. maddesinin birinci fıkrasında mağdur konumunda yer alan kişinin ya da kamunun uğramış olduğu zararın iade edilmesini suçtan önceki duruma getirilmesi ya da tazmin suretiyle tamamen giderilmesine dair karar verme seçenek yaptırımı, güvenlik tedbir şeklinde nitelendirilmesi mümkün değildir. Öngörülmüş olan seçenek yaptırımlardan kişinin belirli yerlere gitmekten ya da belirli etkinlikler yapmaktan yasaklanması sahibi bulunduğu bir ruhsatı izin belgesine belirli bir süre kullanmaktan yasaklanması ve sahip olduğu meslek ile sanatı icra etmekten belirli bir süreye saklanması güvenlik tedbiri olarak karşımıza çıkar. Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımların hukuki özelliği tartışmalı bir nitelik taşımanın yanı sıra denetimi serbestlik ceza adalet sistemine kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımların içerisinde görmek mümkün olmaktadır. Bununla birlikte bütün olarak denetimli serbestlik ceza adalet sisteminin hapis cezasına seçenek yaptırım olarak mevcut oldu söylenememektedir. Burada denetimli serbestlik ceza infaz usulü de hapis cezasına seçenek yaptırım değildir. Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar yargılamayı yapmış olan hâkim tarafından sanık ile ilgili olarak hükmedilmiş olan bir yıl ya da daha az hapis cezası yerine geçen bir seçenek yaptırım şeklini taşımaktadır. Ancak konumuzu meydana getiren denetimi serbestlik ceza İnfaz usulü infaz hâkimi tarafından hükmedilmiş olan hapis cezasının infazını alternatif meydana getiren bir kurum niteliği taşımaktadır. Karşılaştırmalı hukuk içerisinde ceza muhakemesi neticesinde doğrudan denetimi serbestlik türünde hükmedilmesi mümkün olabilmektedir. Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar dâhilinde öngörülmüş olan denetimi serbestlik tedbirleri karşılaştırmalı hukuk içerisindeki örneklere benzer nitelik taşımaktadır. Denetimi serbestlik ceza İnfaz usulü ile kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar arasında sıkı ilişkinin en açık özelliklerinden biri denetimli serbestlik hakkında yönetmeliğin 62. maddesinin ikinci fıkrası içerisinde mevcuttur. Bu fıkraya göre kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlardan bazı durumlar denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından yerine getirilecektir. Bunlar dört tane olarak yönetmelikte yer bulunmaktadır. En az iki yıl süre ile bir meslek ya da sanatı geçimini sağlamak amacı ile gerektiği durumlarda barınma imkânı mevcut olan bir eğitim kurumuna devam ediyor olması durumunda kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlardan denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından yerine getirilir. Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle belirli yerlere gitmekten ya da belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanma tedbiri denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından yerine getirilecektir. Sağlamış olduğu hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle ya da gereken dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal getirecek davranışlar sergileyerek suç işlemiş olma hallerinde, mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınması, belli bir meslek ve sanat yapmaktan yasaklanması hiçbiri denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından yerine getirilir. Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak şartıyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılma tedbiri yine denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından yerine getirilir.

Denetimli Serbestliğin Koşullu Salıverilmeden Farkı Nedir?

Yeni bir ceza infaz usulü olarak denetimli serbestlik müessesesinin bazen müesseselerden farklarının mevcudiyeti söz konusudur. Denetimli serbestlik müessesesinin farklı olduğu kurumlardan biri koşullu salı verilmelidir. Burada denetimli serbestliğin koşullu salı verilmeden farkları ile ilgili olan hususlara değinmemiz mümkündür. Denetimli serbestlik ceza İnfaz usulü ve koşullu salı verilme cezanın özel önleme amacını yerine getirmeye çalışmaktadır. Burada benzer bir durumun mevcudiyeti söz konusudur. Cezanın bireyselleştirilmesi bakımından da denetimi serbestlik ceza infaz usulü ile koşullu salı verilme benzer niteliklere sahiptirler. Denetimi serbestlik tam olarak ceza adaletin sağlamaya çalışan bir ceza adalet kurumunun telin taşımaktadır. 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümleri içerisinde mevcut olan 105. madde içerisindeki denetimli serbestlik bir ceza infaz usulü niteliği taşımaktadır. Koşullu salı verilme denetimi serbestlik ceza İnfaz usulü gibi cezanın infazını bir şekli olarak karşımıza çıkmaktadır. Koşullu salı verilme ve denetimi serbestlik ceza İnfaz usulü söz konusu olan cezanın bireyselleştiriliyor olmasını amaçlayan cezaların infazının alternatif bir şekli olarak karşımıza çıkar. Bu bakımdan benzerlik göstermektedirler. Denetimli serbestlik hükümlü konumunda yer alan kişinin denetimi üzerinde inşa edilmiş bir ceza adalet sistemi niteliği taşımaktadır. Denetim amacına uygun bir şekilde söz konusu olmaz ise denetimli serbestlik ceza İnfaz usulü hükümlü konumunda yer alan kişi bakımından özgürlük şeklinde değerlendirilebilir. Bu bakımdan koşullu salı verilme de hükümlü konumunda yer alan kişinin denetimi asıl nitelikte iken 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirleri infazı hakkında kanun hükümlerinde mevcut olan 107. maddede denetimi hükmedilmesi mümkün olmayacak durumlar da mevcut olmaktadır. Öyle ki hâkim koşullu salı verilen hükümlü konumunda yer alan kişinin karakterini mi topluma uyumu içerisindeki başarısına göre denetim süresinin denetimli serbestlik tedbiri uygulamadan ya da herhangi bir yükümlülük belirlenmeden geçilmesine karar kılması mümkündür. Bununla birlikte hâkim denetim süresi içerisinde denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasını ya da belirlenmiş olan yükümlülükleri hükümlü kişinin durumuna göre kaldırabilir. Bununla birlikte denetimli serbestlik ceza İnfaz usulü özellikle 6411 sayılı ceza muhakemesi kanunu ile ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun üçüncü maddesi ile Hukukumuzda getirilmiş olan yeni uygulama şekli koşullu salı verilmeden ayrı nitelik taşımaktadır. Burada koşullu salı verilmenin uygulanması bakımından hapis cezasının bir kısmının infaz edilmiş olması şarttır. Hükümlü konumunda yer alan kişi hapis cezasını belli bir kısmını ceza İnfaz kurumunda geçirdiği takdirde koşullu salıverilme hak kazanacaktır. Denetimli serbestlik için 6411 sayılı kanun ile getirilen geçici değişiklik ile denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün genel şartları içerisinde açık ceza İnfaz kurumunda altı ay kesintisiz kalma şartı 2015 yılına kadar askıya alınmıştır. Böylelikle doğrudan açık ceza İnfaz kurumuna ayrılma koşullarını içerisinde barındıran hükümlülerin koşullu salı verilmesine bir yıl ya da daha az süre mevcut ise açık ceza İnfaz kurumunda bulunması yeterlilik teşkil edecektir. Denetimi serbestlik ceza İnfaz usulü koşullarından biri olan hükümlünün iyi halinin mevcut olmasının belirlenmesi için olumsuz bir hal ortaya çıkabilmektedir. Öyle ki bu kuşunu göz önünde bulundururken 5402 sayılı denetimli serbestlik hizmetleri kanunu hükümlerinde mevcut olan 12. ve 13. maddenin uygulanması ile ilgili olan durum önem teşkil edecektir. Denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün uygulama bunu bilmesi bakımından hükümlü konumunda yer alan kişinin İstinye şarttır. Öyle ki hükümlü konumunda yer alan kişi her kendisi ile ilgili olarak denetimli serbestlik ceza infaz usul uygulanmasına dair talepte bulunmaz ise bu usulden yararlanması mümkün olmayacaktır. Kuşunu salı verilmenin uygulanması bakımından hükümlü konumunda yer alan kişinin talebinin mevcut olması gerekli değildir. Öyle ki hükümlü koşullu salı verilmesini istemese bile hâkim hükümlerinin koşullu salı verilmesine dair karar kılabilecektir. Hükümlü konumunda yer alan kişinin koşullu salıverilme istememe hakkı mevcut değildir.

Denetimli Serbestliğin Cezanın Ertelenmesinden Farkı Nedir?

Bir ceza İnfaz usulü olarak denetimli serbestliğin bazı müesseselerden farklarını mevcudiyeti söz konusudur. Burada denetimli serbestliğin farkının olduğu bir durum cezanın ertelenmesidir. Cezanın erteleniyor olması ile 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümleri içerisinde düzenlenmiş olmasına rağmen koşullu salı verilme ve denetimli serbest ceza İnfaz usulü gibi hükümlü konumunda yer alan kişinin cezasının bireyselleştirilmesini sağlamaya çalışan ceza İnfaz Kurumu olmaktadır. Mevcut olan bu üç infaz usulü hapis cezasının hükümlü konumunda yer alan kişi üzerindeki kötü etkilerini azaltmaya çalışan hükümlü konumunda yer alan kişinin sosyalleştirilmesine hedef haline getiren cezanın infazına bir alternatif olarak ortaya çıkan ceza infaz usulüdür. Öyle ki mevcut olan bu üç kurum cezanın özel önleme amacını yerine getirmek için söz konusu olan kurumlardır. Cezaların erteleniyor olması ve denetimli serbestlik ceza infaz usulü aynı amaca sahiptirler. Ancak cezaların ertelenmesi ile denetimli serbestlik müessesesinin arasında bazı farklılıklar vardır. İlk olarak şunu söyleyebiliriz ki erteleme kararını veren makam ile denetimli serbestlik İnfaz usulüne karar veren makam içerisinde hükümlü konumunda yer alan kişi ile ilgili olarak denetimli serbestlik ceza İnfaz usulü ne infaz hâkimi karar verir iken cezanın ertelenmesine dair kararı yargılamayı yapan mahkeme vermektedir. İkinci husus ise yargılamanın yapılması esnasında ilk aşamada sanık konumunda yer alan kişinin işlemiş olduğu suç sebebiyle hükmedilecek olan ceza 5237 sayılı Türk ceza kanununun 51. maddesi içerisinde öngörülmüş olan sınırlar içerisinde yer alıyor ise erteleme kararının verilmesi mümkün olabilecektir. Verilmiş olan hükmün açıklanmasından sonra cezanın ertelenmesi kararının veriliyor olması durumunda mevcut olmasına bahsetmek mümkün olmaz. Hükümlü konumunda görünen kişi cezasının bir kısmı çektikten sonra erteleme koşullarına içerisinde barındırıyor ise öyle ki üç yıl hapis cezasına mahkûm niteliğine sahip bir hükümlü konumunda yer alan kişi cezasının bir yılını çektikten sonra hapis cezası iki yıl altına düşünce hakkında erteleme kararına hükmedilmesi mümkün olamayacaktır. Burada şartları taşımasına rağmen sana konumunda yer alan kişiyle ilgili olarak mahkemenin takdir yetkisi içerisinde erteleme kararı verilmiyor ise sonraki aşamada erteleme kararının verilmesi mümkün olmayacaktır. Bununla birlikte başlangıç içerisinde koşulları içerisinde barındırmayan hükümlü konumunda yer alan kişi sonradan şartları içerisinde barındırırsa kendisi ile ilgili olarak denetimi serbestlik ceza infaz üstüne karar kılınması mümkün olabilecektir. Öyle ki koşulları taşıması durumunu mevcudiyetine rağmen kendisi ile ilgili olarak denetimli serbest ceza infaz usulüne hükmedilmemiş olan hükümlü konumunda yer alan kişi ile ilgili olarak sonraki dönemde boyunca usulüne karar kılınması mümkün olabilecektir. Cezanın erteleniyor olmasını denetimli serbestlikten fark yaratan bir diğer hali sanık konumunda yer alan kişinin önceden işlemiş olduğu suç ile alakalıdır. Sanık konumunda yer alan kişi İle ilgili olarak erteleme kararının verilmesi mümkün olabilmesi için sanık konumunda yer alan kişinin daha önceden kasıtlı bir suçtan kaynaklı olarak üç aydan fazla hapse mahkûm edilmemiş olmasının gerekliliğidir. Öyle ki denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünde hükümlü konumunda yer alan kişinin önceden işlemiş olduğu herhangi bir suçtan kaynaklı olarak hapis cezasına mahkûm edilmiş olup olmadığı önem teşkil etmemektedir. 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümleri içerisinde yer alan 105. maddenin yedinci fıkrası hükümlerine göre işlemiş olduğu iddia edilen farklı bir suçtan kaynaklı olarak 5271 sayılı ceza muhakemesi kanununun 100. maddesi içerisinde sayılmış olan sebepler ile tutuklama kararı verilmesi ya da denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlanmasından önce işlemiş olduğu iddia edilen ve cezanın üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir suçtan kaynaklı olarak soruşturma ya da kovuşturmaya devam edilmesi halinde hükümlü ile ilgili olarak denetimli serbestlik ceza infaz usulüne karar kullanamayacaktır. Fakat böyle bir hal denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün uygulanması esnasında işlenmiş olan suçları kapsıyor olmaktadır. Ancak önceden mahkûm olup infazı söz konusu olan suçları kapsamamaktadır. Cezanın ertelenmesi kararı verilmesini mümkün olabilmesi için yargılama yapan mahkeme sanık konumunda yer alan kişinin duruşma içerisindeki halini yani yargılama esnasında göstermiş olduğu pişmanlığı esas almaktadır. Denetimli serbestlik ceza infaz usulü içerisinde koşullu salı verilmedeki gibi hükümlü konumunda yer alan kişinin ceza İnfaz kurumunda göstermiş olduğu iyi hal esas teşkil etmeyecektir. Öyle ki erteleme ile denetimli serbestlik ceza infaz usulü arasında söz konusu olan bu fark esasen bu kararları vermiş olan makamların farklı olmasından ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan denetimli serbestlik ceza infaz usulünün 6411 sayılı kanun hükümleri ile getirilmiş olmakla birlikte uygulanması bakımından hükümlü konumunda yer alan kişinin ihalenin saptanmasında erteleme kararının kılınması için önem teşkil eden durumlara dikkat edilmesi gerekli olmaktadır. Fakat denetimli serbestliğin 6411 sayılı kanun hükümleri ile getirilmiş olan geçici uygulama şekli içerisinde yani açık ceza İnfaz kurumunda altı ay kesintisiz kalmadan denetimli serbestlik ceza İnfaz usulün uygulanması durumu hükümlü konumunda yer alan kişi ceza İnfaz kurumunda iyi halinin saptanması ne yeterlik teşkil edecek bir süre ceza İnfaz Kurumu içerisinde kalmıyor olmaktadır. Böyle bir durumda hükümlü konumunda yer alan kişinin iyi halini saptanmasını oldukça zorlaştırması durumu ortaya çıkmaktadır. Denetimi serbestlik ile erteleme arasında mevcut olan bir diğer fark denetimli serbestlik kararı ya da erteleme kararı neticesinde hükümlü konumunda yer alan kişinin denetim şekli ile ilgilidir. İlk olarak şunu söyleyebiliriz ki erteleme kararı içerisinde denetim süreci içerisinde herhangi bir yükümlülük mevcut olmaya bilmektedir. Mahkeme yükümlü konumunda yer alan kişinin karakteri ve toplum içerisindeki durumu değerlendirerek denetim süresinin herhangi bir yükümlülük saptamadan cezai ertelenmesi mümkündür. Bununla birlikte kanun hükümleri 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümleri içerisinde mevcut olan 105. madde de hükümlü konumunda yer alan kişinin denetim şeklini belirleyecek olan denetimli serbestlik müdürlüğüne böyle bir imkân tanımamıştır. Ayriyeten erteleme kararı içerisinde hükümlü konumunda yer alan kişi ile ilgili olarak denetim şekli çalıştırma kararı olur ise bu çalışma 5237 sayılı Türk ceza kanunun 51. maddesi içerisinde yer alan dördüncü fıkraya göre ücretli bir çalışma olarak saptanacaktır. Bununla birlikte denetim serbestlik ceza İnfaz usulü içerisinde denetim şekli olarak verilmiş olan çalıştırma kararı kamuya yararlı bir işte ücretsiz olarak saptanır nitelik taşıyabilir.

Denetimli Serbestliğin Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasından Farkı Nedir?

Bir ceza infaz usulü olarak denetimli serbestliğin bazı müesseselerden farkının mevcudiyeti söz konusudur. Burada bahsedilmesi gereken husus denetimli serbestliğin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasından farkıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin hukuki niteliğinin tartışmalı olduğunu söylememiz mümkündür. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi içerisinde cezanın ertelenmesi, koşullu salı verilme ve denetimi serbestlik ceza İnfaz usulü gibi hapis cezasının olumsuz etkilerinden hükümleri korumayı amaçlayan cezanın bireyselleştirilmesi içerisinde önemli bir yeri olan uygulamada oldukça yer alan bir kurum niteliği taşımaktadır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin amacı denetimli serbestlik ceza infazı sorunun amacı ile benzer nitelikte taşımaktadır. Bununla birlikte hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulama şartları denetimli serbestlik ile farklılık göstermektedir. Bununla birlikte hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun denetim şekli ve sonuçları da denetimli serbestlik müessesesinden farklılık taşımaktadır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar kılınmasına mümkün olabilmesi bakımından sana konumunda yer alan kişinin daha önceden kasıtlı bir suçtan kaynaklı olarak mahkûm olmamış olması ve işlemiş olduğu suçtan kaynaklı olarak mağdur konumunda yer alan kişinin ya da kamunun uğramış olduğu zararın aynen iade etmesi gerekmektedir. Bununla birlikte suçtan önceki hale getirme ya da tazmin suretiyle tamamen gidermesi durumunda mevcut olması gerekli olmaktadır. Buna rağmen denetimli serbestlik ceza infaz usulü içerisinde cezanın ertelenmesi ile ilgili olarak bu koşulları mevcudiyeti gereklilik arz etmemektedir. Cezanın ertelenmesi kararı içerisinde mevcut olduğu gibi hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının mümkün olması yargılamayı yapan hâkim tarafından söz konusu olmaktadır. Erteleme kararı içerisinde mevcut olduğu gibi mahkeme, sanık konumunda yer alan kişinin kişisel özellikleri ile duruşma içerisindeki tutum ve davranışları ne değerlendirerek tekrardan suç işlemeyeceği ile ilgili olarak kanaatine varır ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar kılınması mümkündür. Denetimli serbestlik ceza infaz usulü içerisinde Koşullu salı verilme içerisindeki gibi hükümlü konumunda yer alan kişinin ceza İnfaz kurumunda göstermiş olduğu iyi hal söz konusu olacaktır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar neticesinde denetim süreci beş yıl olarak belirleniyor olmanın yanı sıra bu süre içerisinde mahkeme tarafından hükümlü en fazla bir yıl yükümlülüğü karar kılabilecektir. Mahkeme hükümlü konumunda yer alan kişi ile ilgili olarak en fazla 1 yıl olarak belirlemiş olabileceği yükümlülüğü kamu kurumu içerisinde ya da özel olarak aynı meslek ya da sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılma olarak saptayabilmektedir. Burada denetimli serbestlik ceza İnfaz usulü içerisindeki ücretsiz çalıştırma durumu söz konusu değildir. Öyle ki hükümlü konumunda yer alan kişinin bir sanat ya da meslek sahibi olması durumunda ücretli çalıştırılması hali meydana gelecektir. Ceza muhakemesi kanunu hükümleri içerisinde yer bulmuş olan 230. maddenin onuncu fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması sonucunda eğer hükümlü denetim süresini başarı ile tamamlar ise davanın düşmesine dair karar kılınması mümkün olabilecektir. Ceza muhakemesi kanunu hükümleri içerisinde 231. maddenin beşinci fıkrasına göre hükümlü konumunda yer alan kişinin annesinin kaydının silinmesi durumundan da bahsetmek mümkün olabilecektir. İşlemiş olduğu suçtan kaynaklı olarak kendisi ile ilgili hüküm kurulan ve kurulmuş olan bu hükmün açıklanması ertelenen sanık konumunda yer alan kişi işlemiş olduğu suçtan kaynaklı olarak hiç etkilenmeden sonraki hayatına devam edebilir. Bununla birlikte denetimli serbestlik ceza İnfaz usulü sonrasında hükümlü denetim süresini başarıyla tamamlar ise kalan cezanın infazına koşullu salı verilme şeklinde devam edilmesi mümkün olabilecektir.

Denetimli Serbestlik İle Cezaların İnfazından Genel Koşulları Nelerdir?

Ceza infaz usulü olarak denetimli serbestliğin içerisinde mevcut olan cezaların infazının genel koşulları vardır. Denetimli serbestliğin belirtilmiş olan diğer infaz usullerine yardımcı niteliği ve bu süreleri destekleyici uygulamaları devam ediyor olmanın yanı sıra 6291 sayılı kanun hükümleri içerisinde söz konusu olan durumla 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümlerine eklenmiş olan 105. madde ile birlikte denetimli serbestlik sistemi ceza İnfaz usulü olarak uygulama bulabilmektedir. 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanunun 105. maddesinde denetimli serbestlik ceza infaz usul uygulanmasında beş şart söz konusu olmuştur. Bu şartların yanında ayriyeten çocuk hükümlü konumunda yer alan kişilere çocuğu bulunan hükümlü kadınlara, ağır hasta hükümlü konumunda yer alan kişileri ve adli para cezasının ödemeyen hükümlülere dair özel koşullar mevcut olmuştur. Burada bahsedilmesi gereken husus denetimi serbestlik yoluyla cezaların infazının genel koşullarıdır. 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümlerinde mevcut olan bu genel şartları hükümlünün cezasının açık ceza İnfaz kurumunda infaz ediliyor olması, hükümlünün açık ceza İnfaz kurumunda altı ay kesintisiz olarak kalması, hükümlünün koşullu salı verilmesine bir yıl ya da daha az süre kalması, hükümlünün iyi halle olması, hükümlünün talibi olarak beş şekilde sıralayabiliriz.

5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümleri içerisinde sayılmış olan denetimli serbestlik ceza İnfaz usulüne dair genel koşullardan ilki hükümlünün cezasının açık ceza İnfaz kurumunda infaz ediliyor olmasıdır.5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümleri içerisinde sayılmış olan denetimli serbestlik ceza İnfaz usulüne dair genel koşullardan İkincisi hükümlünün açık ceza İnfaz kurumunda altı ay kesintisiz olarak kalmasıdır. 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümleri içerisinde sayılmış olan denetimli serbestlik ceza İnfaz usulüne dair genel koşullardan Üçüncüsü hükümlünün koşullu salı verilmesini bir yıl ya da daha az süre kalmasıdır.5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümleri içerisinde sayılmış olan denetimli serbestlik ceza İnfaz usulüne dair genel koşullardan dördüncüsü hükümlünün iyi hali olmasıdır.5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümleri içerisinde sayılmış olan denetimli serbestlik ceza İnfaz usulüne dair genel koşullardan beşincisi hükümlünün talebi ile ilgili olan hususlardır.

Burada hükümlü konumunda yer alan kişinin cezasının açık ceza İnfaz Kurumu içerisinde infaz ediliyor olması ile ilgili olan suçlardan bahsetmemiz mümkündür. 6291 sayılı kanun hükümleri ile ceza ve güvenlik tedbirlerine infaz hakkında kanun hükümleri eklenmiş olan 105. maddenin birinci fıkrası içerisinde denetimli serbestlik infaz usulünden yararlanmanın ilk koşulu hükümlü konumunda yer alan kişinin cezasının açık ceza İnfaz kurumu içerisinde infaz ediyor olmasının gerekliliğidir. Bununla birlikte hükümlü konumunda yer alan kişi açık ceza İnfaz Kurumu içerisinde kalmayı hak kazanmış ve kendisi haricindeki diğer koşullardan kaynaklı olarak açık ceza İnfaz kurumuna geçmesi gerekli olurken kapalı ceza İnfaz Kurumu içerisinde kalmaya devam ediyor ise bu cezan infaz kurumundan aynı şekilde yararlanabilme imkânına sahip olabilecektir. Açık ceza İnfaz kurumları sosyal yaşama en yakın nitelik taşıyan İnfaz kurumları olarak karşımıza çıkmaktadır. Kişinin sosyal yaşama katılmasının gerekli olması, bu kurumları gerekli hale getirmektedir. Öyle ki bu kurumlar içerisinde firara karşı azaltılmış önlemler söz konusu olmaktadır. Buradaki bireylerin meslek edinmesinin sağlandığından bahsetmek de mümkündür. Öyle ki kişinin sosyal yaşantısı İnfaz Kurumu haricindeki olan yaşama uyumu sallanıyordur ve bu Kişiler İnfaz Kurumu haricindeki yaşamdan koparmamak amaçlanmaktadır. Açık ceza İnfaz kurumlarına ayrılmamın usul ve esasları 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infaz hakkında kanun hükümleri içerisinde ve 6352 sayılı kanun hükümleri içerisinde hazırlanmış olan açık ceza İnfaz kurumlarına ayrılma Yönetmeliği hükümleri ile düzenleme bulmuştur. Açık ceza İnfaz kurumuna gönderilecek olan hükümlü konumunda yer alan kişiler mevcut yönetmelik ile tasnif edilmektedirler. Öyle ki burada tasnif edilmiş olan durum. İlk halde hükümlü konumunda yer alan kişilerin doğrudan açık ceza İnfaz kurumuna ayrılıyor olması, ikinci durum ise kapalı ceza İnfaz kurumu içerisinde mevcut olan hükümlü konumunda yer alan kişilerin hak etmek suretiyle açık ceza İnfaz kurumuna ayrılması ile ilgili olan durumdur. Burada ilk olarak hükümlü konumunda giren kişilerin doğrudan açık ceza İnfaz kurumlarına ayrılması ile ilgili nüfuslara yer verebiliriz. 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infaz hakkında kanun hükümleri içerisinde yer bulmuş olan 14. maddenin üçüncü fıkrası içerisinde ilk kez suç işlemiş olan ve iki yıl ya da daha az süre ile hapis cezasına mahkûm edilmiş olan kişilerin cezalarına doğrudan açık ceza İnfaz kurumları içerisindeki yerine getirilebileceğini diğer husus yer almıştır. Bununla birlikte 6352 sayılı kanun hükümleri içerisinde geçici bir maddeyle doğrudan açık ceza İnfaz Kurumu içerisinde ayrıca komik cümlelerle ilgili olarak bir değişikliğin mevcudiyeti söz konusu olmuştur. 6352 sayılı kanun hükümleri içerisinde yer alan üçüncü maddenin ikinci fıkrası içerisinde kasti bir şekilde işlenmiş olan suçlardan Toplamda üç yıl ya da daha az ceza almış olan hükümlü konumunda yer alan kişiler taksirli suçlardan toplam beş yıl ya da daha az ceza alan hükümlü konumunda yer alan kişiler ve adli para cezasının infazı süresi içerisinde tazyik hapsine tabi tutulanların cezaları doğrudan açık ceza İnfaz Kurumu içerisinde olacaktır. Bununla birlikte söz konusu olan düzenleme geçici bir süre içerisinde ön görülmekle birlikte 2017 yılına kadar uygulanmıştır. Bundan kaynaklı olarak herhangi bir değişiklik mevcut olmadığı takdirde 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin En fazla hakkında kanun hükümlerinin 14. maddesinin üçüncü fıkrası 2017’den sonra uygulama bulur niteliğe sahiptir.

Yukarıda denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün genel koşullarının beş koşula ayrılarak incelendiğinden bahsetmiştik. Burada beşinci koşul olan hükümlerin talebi ile ilgili olan hususlara kısaca değinmemiz de mümkündür. İsimlerini vermiş olduğunuz dört şartı taşıyan hükümlü konumunda yer alan kişilerin denetimi serbestlik infaz usulünden yararlanmak amacıyla talepte bulunması durumunun söz konusu olmasında hükümlünün talebi denilmektedir. Denetimi serbestlik ceza nüfusunun uygulama bulmasına mümkün olabilmesi için hükümlü konumunda yer alan kişinin dilekçe ile ceza İnfaz Kurumu idaresine başvuruyor olması gereklilik arz etmektedir.  Ceza İnfaz Kurumu idaresi başvuruyu mevcut olan koşulları açısından incelemektedir. Söz konusu süre koşulların uygunluğunu veya hükümlü konumunda yer alan kişinin iyi halini saptayan ceza İnfaz Kurumu idaresi hükümlü ile ilgili olarak dosyayı denetimli serbest ceza infaz usulü kararını verecek olan infaz hâkiminin iletecektir. Hükümlü konumunda yer alan kişinin iyi halde olması ve değerlendirme raporu içerisinde söz konusu olan durumlara göre suç işleme, mağdur konumunda yerden kişiye ya da topluma zarar verme riskinin söz konusu olmaması halinde infaz hâkiminden talebinin kabulüne aksi durumda reddine karar verilmesi istenmektedir. Kendisi ile ilgili olarak denetimi serbestlik ceza İnfaz üstünü uygulanmasını talep eder hükümlü konumunda yer alan kişinin talebi reddedilir ise yarın anki şu bu işlemi öğrenmiş oldu tarihten itibaren 15 gün ve her durumda işlemi yapılmış olduğu tarihten itibaren 30 gün içerisinde infaz hâkimine şikâyet hakkını kullanabilmektedir.  Öyle ki burada bahsetmiş olduğumuz ceza İnfaz usulü olarak denetimli serbestliğin genel koşullarının beşinci şartı hükümlünün talebinin söz konusu olmasıdır. Bu beşinci şartın önceki koşulların yerine getirilmesi ile hükümlü konumunda yer alan kişinin denetimi serbestlik infaz usulünden yararlanması bakımından talepte bulunma durumu söz konusu olabilmektedir. Denetimli serbestlik ceza İnfaz usulü söz konusu olabilmesi amacıyla hükümlü konumunda yer alan kişinin dilekçe ile ceza İnfaz Kurumu idaresine gitmesi ve orada başvuruda bulunması da gereklilik arz eden husustur. Daha önce belirttiğimiz gibi ceza İnfaz Kurumu idaresi de bu başvuruyor bahsetmiş olduğumuz şartlar açısından İncelemeye tabi tutacaktır. Süre koşullarının uyumlu olduğunu ve hükümlü konumunda yer alan kişinin iyi halinin mevcut olup olmadığının belirlenmesini sağlayan ceza İnfaz Kurumu idaresi hükümlü konumunda yer alan kişi ile ilgili olarak dosyaya denetimli serbestlik ceza İnfaz usulü kararına verecek niteliğe sahip olan infaz hâkimine gönderimini sağlayacaktır. Hükümlü konumunda yer alan kişinin iyi hali niteliğe sahip olması durumunun söz konusu olması ve ilgili değerlendirme raporu içerisindeki hususlara göre suç işleme, mağdur konumunda yer alan kişi ve topluma zarar verme riskinin mevcut olmaması halinde infaz hâkiminden Bulunmuş olduğu talebinin kabul edilmesine ve eğer aksi durumu söz konusu olması halinde mevcut olması durumunda ise reddine karar vermesi istenecektir. Kendisi ile ilgili olarak denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün uygulama bulunmasına isteyen hükümlü konumunda yer alan kişilerin isteyenin ret edilmesi gibi bir durumda söz konusu olabilmektedir. Öyle ki bu kişinin talebinin reddedilmesi durumu söz konusu olur ise hükümlü konumunda yer alan kişi bu işlemi öğrenmiş oldu tartı itibaren 15 gün içerisinde infaz hâkimine Şikâyet hakkını kullanma yoluna başvurabilir. Bununla birlikte hükümlü konumunda yer alan kişinin bu işlemi öğrenmiş olduğu her halükarda 30 gün içerisinde infaz hâkimine şikâyet hakkını kullanması mümkündür.

Denetimli Serbestlik Ceza İnfaz Usulünde Özel Şartlar Nelerdir?

Denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün uygulama bulması ile birlikte bazı hükümlü konumunda yer alan kişilere dair düzenlemeler mevcut olmuştur. Denetimli serbestlik kurumunun amaçlarından biri cezaların bireyselleştirilmesini sağlamaktır. Bu bakımdan her hükümlü konumunda yer alan kişi için aynı koşulları aramak doğru olmamaktadır. Kanın hükümlerinde bu bakımdan hareket ile bazı özel durumlarda ki hükümlü konumunda yer alan kişilerin denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünden yararlanma koşulları farklılık arz etmiştir.

Burada denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün özel koşullarından ilk olarak çocuk hükümler hakkında denetimli serbestlik ceza infaz usulüne uygulanması ile ilgili olan hususlardan bahsetmek mümkündür. Çocuk eğitim evi içerisinde bulunan çocuk hükümlüler için 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümleri içerisinde mevcut olan 105. maddenin birinci fıkrası içerisinde genel koşullarda mevcut olan hükümlülerin denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünden yararlanmaları için gerekli olan açık ceza İnfaz kurumunda altı ay kesintisiz olarak kalma koşulu mevcut olmamaktadır. Burada ceza İnfaz usulünden faydalanmak için gerekli olan açık ceza İnfaz kurumunda altı ay kesintisiz olarak kalma koşulu yerine çocuk hükümlülerin cezalarının bir bölü beşini çocuk eğitim evi içerisinde geçirmeleri koşulu mevcut olmuştur. Böyle bir halde koşullu salı verilmesine bir yıl kalan ve cezasının beşte birini Çocuk eğitim evi içerisinde geçiren çocuk hükümlüler diğer koşulları da taşımaları durumunda denetimli serbestlik ceza infaz usulünden yararları nitelik taşıyabileceklerdir. Genel koşullar içerisinde mevcut olan açık ceza İnfaz kurumunda altı ay kesintisiz kalıyor olma koşulu gibi çocuk hükümlü konumunda yer alan kişiler ile ilgili olarak öngörülmüş olan çocuk eğitim evinde cezasının beşte birini tamamlama koşulu da hükümlü konumunda yer alan kişinin hürriyetinin önemini anlaması ve iyi halin saptanması için öngörülen bir koşul niteliği taşımaktadır. 6411 sayılı kanun hükümleri ile 5275 sayılı kanuna getirilmiş olan geçici dördüncü madde ile genel koşullarda mevcut olan açık ceza İnfaz kurumuna ayrılma koşulu gibi bu şarta kaldırılmıştır. Öyle ki 2015 tarihine kadar çocuk eğitim evi içerisindeki hükümlerden koşullu salı verilmesine bir yıl ya da daha az süre kalanlar denetimli serbestlik ceza infaz usulünden faydalanabileceklerdir. Bununla birlikte açık ceza İnfaz kurumunda altı ay kesintisiz kalma koşulanın kaldırılması ile ortaya çıkan durum çocuk hükümlüler ile ilgili olarak denetimli serbest ceza infaz usulüne uygulanmasında ortaya çıkmıştır. Öyle ki çocuk eğitim evi içerisine yeni girmiş ve koşullu salı verilmelerine bir yıl ya da daha az süre kalan kişiler ile ilgili olarak iyi halin saptanması söz konusu olmadan denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün uygulanması mümkün olacaktır.

Ceza infaz usulü olarak denetimli serbestlikte ceza İnfaz usulünün özel koşullarından çocuk hükümlüler ile ilgili olarak denetimli serbestlik ceza infaz usulü uygulanması ile ilgili olan durumlardan bahsettik. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer özel durum küçük çocuğu bulunan hükümlüler hakkında denetimli serbestlik ceza infaz usulüne uygulanmasıdır. 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümleri içerisinde yer bulmuş olan 105. madde de çocuğu bulunan kadın yükümlülerin denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünden yararlanmaları bakımından özel bir düzenleme mevcut olmuştur. Söz konusu olan bu hükme göre sıfır-altı yaş arasında çocuğa sahip olan kadın yükümlülerin denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünden yararlanmaları bakımından diğer koşulları içerisinde barındırmaları durumunda koşullu salı verilmelerine iki yıl ya da daha az süre kalması yeterlilik teşkil etmektedir. Öyle ki genel koşullarda öngörülmüş olan hükümlülerin koşullu salı verilmeleri bakımından aranan bir yıl ya da daha az olan süre koşulu sıfır-altı yaş arasında çocuğa sahip olan kadın hükümler açısından genişletilmiştir. Böyle bir halde açık ceza İnfaz kurumunda altı ay kesintisiz kalma koşulunun 2015 yılına kadar askıya alındı göz önünde bulundurulursa sıfır-altı yaş arasında çocuğa sahip olan kadın hükümlülerden ve üç yıl ya da daha az hapis cezasına mahkûm edilmiş olan ve doğrudan açık ceza İnfaz kurumuna ayrılma koşullarını içerisinde barındıranlar açık ceza İnfaz kurumunda bir gün ya da daha az süre kalmak suretiyle denetimli serbestlik ceza infaz usulünden yararlana bilmeleri mümkün olabilecektir. Burada hükümlü konumunda yer alan kişilerin mahkûmiyet almış oldukları anda zaten koşullu salı verilmelerine dair iki yıl ya da daha az süre kalmış olmaktadır. Kadının sıfır-altı yaş arasında bir çocuğunun mevcut olması bu özel koşulu uygulanması için yeterlilik teşkil etmektedir. Burada çocuğun babasının ya da çocuğa bakacak herhangi bir kişinin mevcut olmaması gibi koşullar veya çocuğun vesayetinden kadında bulunması gibi bir koşul söz konusu olmamaktadır. Uygulama içerisinde böyle bir durum denetimli serbestlik ceza İnfaz usulün ruhuna aykırı bir durum da meydana gelebilecektir. Öyle ki sıfır altı yaş arasında olan çocuğuna şiddet uygulayan ve bundan kaynaklı olarak kasten yaralama suçundan dolayı üç yıl ya da daha az süre hapis cezasına mahkûm edilmiş olan kadın hükümlü konumunda kırılan kişiler 2015 yılına kadar ceza İnfaz Kurumu içerisinde resmi işlemlerinin hızına göre ceza İnfaz Kurumu içerisinde yalnızca birkaç saat kalmak suretiyle denetimli serbestlik ceza infaz usulünden faydalanabilme imkânına sahiptiler. Sıfır altı yaş arasında yer alan çocuğa sahip kadın ile ilgili olarak bu özel koşulların uygulama bulması bakımından farklı herhangi bir koşulu mevcut olmaması denetimli serbestlik ceza İnfaz usulün ruhuna aykırı bir durum meydana getirmeyecek. Böyle bir hal farklı sorunları da meydana getirebilir. Öyle ki Bu durumdan faydalanmak amacıyla kadınların suç işledikten sonra çocuk sahibi olma yolunu seçmesine sebep olabilecektir. Öyle ki üç yıl ya da daha az hapis cezasını gerekli kılan bir suç işlemiş olan kadın çocuk sahibi olmak suretiyle denetimli serbest cezai önünden özel koşullar altında faydalanma imkânına sahip olabilecektir. Bununla birlikte 5237 sayılı Türk ceza kanunun 141. maddesi içerisinde düzenleme bulmuş olan adi hırsızlık suçunu işlemiş olan bir kadın üst sınırdan ceza alsa dahi en fazla üç yıl hapis cezasına mahkûm edilebilir bir nitelik taşıyabilecektir. Burada kadının cümle yargılama sürelerini tartışmış oldu durumda yargılama sırasında çocuk sahibi olarak ceza İnfaz kurumuna kısa bir süreliğine girmek şeklinde denetimi serbestlik ceza İnfaz usulünden yararlanabilecektir. Denetimli serbestlik ceza infaz usulüne Önem teşkil eden amacı cezanın bireye özgünleştirilebilmesine dair bir aracılık sağlamasıdır. Böyle bir halde bazı hükümlü konumunda yer alan kişilere dair özel koşulların öldürülmesi kaçınılmaz niteliktedir. Fakat öngörülmüş olan bu özel koşulların uygulama içerisinde kötüye kullanılmasının engellenmesi bakımından hükümlü konumunda yer alan kişinin iyi halinin tespitinin titizlikle yapılması gerekli olmaktadır. Eşitlik bakımından sıfır altı yaş arasında çocuğa sahip olan kadın hükümlü konumunda yer alan kişiler ile ilgili olarak mevcut olan özel düzenlemenin eksik olduğunu söylemek mümkündür. Hamile olan kadınlar ile ilgili olarak bu bakımdan bir düzenleme yapılması daha gerekli olur. Bununla birlikte çocuğa bakacak başka bir kişinin mevcut olmadığı hallerde sıfır altı yaş arasında çocuğu sayfanın içinde konumunda yer alan baba ile ilgili olarak benzer bir düzenlemenin de mevcut olması gerekli olmaktadır.

Denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün özel koşulları ile ilgili olarak çocuk hükümlüler hakkında denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün uygulanması ile ilgili olan durumlardan ve küçük çocuğu bulunan hükümlüler ile ilgili olarak denetimli serbest ceza İnfaz usulünün uygulanması ile ilgili olan durumlardan bahsettik. Burada denetimli serbestlik ceza infaz usulü özel koşullarından bahsedilmesi gereken bir diğer durum ağır hasta hükümlüler ile ilgili olarak denetimli serbest ceza İnfaz usulen uygulama bulmasıdır. Denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün uygulanması bakımından özel koşul uygulanacak bir hükümlü grubu ağır hasta hükümlülerdir. 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümleri içerisinde söz konusu olan 105. maddenin üçüncü fıkrası içerisinde yer alan hükümler de maruz kalmış oldukları ağır bir hastalık, sakatlık ya da yaşlanmadan kaynaklı olarak hayatların yalnız bir şekilde devam ettiremeyeceklerinin açık olduğu hükümlü konumunda yer alan kişilerin koşullu salı verilmesine üç yıl ya da daha az süre kalması halinde açık ceza İnfaz kurumuna ayrılmaları durumu söz konusu olmuştur. Görülmüş olduğu üzere diğer koşulları barındırmaları durumunda maruz kalmış oldukları ağır bir hastalık, sakatlık ya da kocamaz sebebiyle yaşamlarını tek başına devam ettiremeyecek olan hükümlüler ile ilgili olarak denetimli serbestlik ceza infaz usul uygulama bulması genişletilmiştir. Bahsetmiş olduğumuz türden yükümlü konumunda yer alan kişilerin ağır hastalık, sakatlık ya da yaşlanmadan dolayı yaşamını sürdürmeleri bariz bir şekilde mümkün olmadığı Adli tıp kurumu tarafından verilmiş olan veya adalet bakanlığı tarafından belirlenmiş olan hastanelerin sağlık kurallarınca düzenlenmek suretiyle adli tıp kurumu tarafından onaylanmış olan bir rapor ile belgelendirilmesi önem teşkil etmektedir. 2015 yılına kadar söz konusu olan hükümlülerden doğrudan açık ceza İnfaz kurumuna ayrılmayı hak edenler dört yıl altı ay ya da daha az hapis cezasına mahkûm edilmiş olmaları durumunda açık ceza İnfaz Kurumu içerisinde resmi işlemlerinin hızına göre kısa bir süre içerisinde denetimli serbestlik ceza infaz usulünden yararlanabilmekteydiler.

Denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün özel koşullarından çocuk hükümlüler hakkında denetimi serbestlik ceza İnfaz usulünün uygulanması ile ilgili olan durumlardan, küçük çocuğu bulunan hükümlüler hakkında denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün uygulanması ile ilgili olan durumlardan ve ağır hasta hükümlü hakkında denetimli serbest ceza İnfaz usulü uygulanması ile ilgili olan hususlardan bahsettik. Burada denetimli serbestlik ceza İnfaz usulüne özel koşullarından bahsedilmesi gereken bir diğer durum adli para cezasını ödemeyen hükümler hakkında denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün uygulanmasıdır. Bir suçu işlemiş olan kişi ile ilgili olarak adli para cezasına hükmedilmiş ise hükmedilen bu cezayı ödemeyen ya da ödemeyi reddetmiş olan kişilerin cezalarının hapis cezasına çevrilmesi durumu gündeme gelecektir. 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümlerinde mevcut olan 105. maddenin hükümlerine göre adli para cezası hapis cezasına çevrilmiş olan hükümlü konumunda yer alan kişiler ile ilgili olarak denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün meydana gelebilmesi daha ağır koşullara bağlıdır. Söz konusu olan maddeye göre adli para cezası pis cezasına çevrilmiş olan hükümlü konumunda yer alan kişilerin denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünden yararlanmaları için koşullu salıverilmeleri durumu söz konusu olmayacaktır. Burada bu kişilerin hak etmiş oldukları tahliye tarihine bir yıl ya da daha süre kalması gerekli olmaktadır. Bununla birlikte 6411 sayılı kanun hükümleri ile 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümlerine eklenmiş olan geçici madde ile birlikte altı ay kesintisiz açık ceza İnfaz kurumunda kalma şartı 2015 yılına kadar ertelenmiş olduğundan kaynaklı olarak uygulama içerisinde denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün adli para cezası alan hükümler bakımından kötüye kullanmaya açık olması durumu söz konusu olmaktaydı. Öyle ki adli para cezasına mahkûm edilmiş olan hükümlü konumunda yer alan kişilerin adli para cezası karşısında mahkûm edileceği hapis cezasının bir yıl ya da daha az olması durumunda hükümlü konumunda yer alan kişiler adli para cezasına ödemeyi reddetmek şeklinde doğrudan açık ceza İnfaz kurumuna ayırabilmektedirler. Söz konusu olan hükümlüler resmi işlemlerin hızına göre bir gün bile İnfaz Kurumu içerisinde bulunmadan denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünden yararlanmak suretiyle ceza İnfaz kurumundan çıkabilme imkânına sahip nitelik taşımaktadırlar. Böyle bir durumda hükümlü konumu duyulan kişi denetimi serbestlik ceza İnfaz usulü kullanmak suretiyle adliye bırak cezasını ödemekten kurtula binicilik değişebilmektedir. Kanun koyucu bu durumu önlemek için adli para cezası hapis cezasına çevrilir hükümlü konumunda kişilerle ilgili olarak denetimli serbestlik ceza nüfusun uygulanmasının koşullarını bir önceki durumda olduğu gibi değiştirmiştir. Bununla birlikte denetimi serbestlik ceza nüfusunun koşulur eksik uygulanmış oldu yani hükümlü konumuna göre olan kişinin iyi hali tespit edilmeden denedin mi serbestçe zarf usulü uygulanmış olduğu için hükümlü konumunu yılan kişiler bakımından bu infaz sonu kötüye kullanması meydana gelebilmekte olduğu söylenebilir.

Denetimli Serbestlik Ceza İnfaz Usulünün Denetim Şekli Nasıl Olmaktadır?

5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümleri içerisinde yer bulmuş olan 105. maddenin hükümleri içerisinde denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünde hükümlü konumunda yer alan kişinin nasıl döneceğine dair düzenleme mevcuttur. Bahsetmiş olduğumuz 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümlerine göre hükümlü konumunda yer alan kişinin kamuya faydalı bir iş içerisinde ücretsiz olarak çalıştırılması, bir konuş ya da bölgede denetim ve gözetim altında bulundurulması, belirlenmiş olan yer ya da bölgelere gitmemesi, belirlenmiş olan programlara katılması yükümlülüklerinden bir ya da birden fazlasına tabi olmalarına denetimi serbestlik Müdürlüğü tarafından karar kılınır. Hükümlü konumunda yer alan kişinin risk ve ihtiyaçları dikkate alınarak yükümlülükleri değiştirile bilmektedir. Söz konusu olan yükümlülüklerden bir konut ya da bölge içerisinde denetim ve gözetim altında bulundurulması ve belirlenmiş olan yer ya da bölgeleri gitmemi yükümlüdür elektronik izleme şeklinde yapılmaktadır. Öyle ki elektronik izleme yoluyla hükümlü konumunda yer alan kişinin denetlenmesi 5402 sayılı denetimli serbestlik hizmetleri kanunu hükümlerinin içerisinde eklenmiş olan madde ile Hukukumuzda yer bulmuştur. Burada elektronik cihaz ile takip edilecek yükümlülerin belirlenmesi ve elektronik cihazların takılması ve sökülmesi ile ilgili olan hususlardan bahsetmemiz mümkündür. Bu hususlar denetimli serbestlik Yönetmeliği içerisinde düzenleme bulmuştur. İlk olarak elektronik cihaz ile takip Edilecek yükümlülerin belirlenmesi ile ilgili olan suçlardan bahsedebiliriz. Haklarında belirli yerlere gitmekten yasaklanmış olma ya da belirlenmiş olan konut yer ya da bölgede çıkmama veya belirlenmiş olan kişilere yaklaşmamaya ilişkin olarak verilmiş olan denetimi serbestlik kararları elektronik cihaz kullanmak sureti ile sağlığına bilmektedir. Komisyon, vaka sorumlusu konumunda yer alan kişinin talebi üzerine söz konusu olan risk durumu, tedbir, yükümlülük ve denetimin gerekli kıldığı hususları mağdur konumunda yer alan kişinin ya da toplumun koruma ihtiyacını dikkate almak suretiyle yükümlü konumunda yer alan kişinin elektronik cihaz ile takip edilmesini daire başkanlığına önermektedir. Elektronik cihazın takılması önerilmiş olan yükümlü konumunda yer alan kişinin bilgileri daire başkanlığına iletilmektedir. Şube müdürlüğü tarafından izleme Merkezi’nin kapasitesi, yükümlünün hali, yargı makamı kararının özelliği ve infaz kabiliyeti teknik bakımdan değerlendirmek suretiyle yükümlü konumunda yer alan kişinin elektronik cihaz ile izlenip izlememesine dair karar kılınır. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer durum elektronik cihazların takılması ve kurulması ile ilgili olan hususlardır. Elektronik cihazlar kullanmak suretiyle izlenmesine karar kılmış şu an yükümlü konumunda yer alan kişiler görevli denetimli serbestlik personeli tarafından bilgilendirilmektedir. Elektronik cihazın niteliğine göre yükümlü konumunda yer alan kişi müdürlüğe davet edilmek suretiyle ya da yükümlü konumunda yer alan kişinin evine girmek suretiyle elektronik izleme öncesi kurulur ve devreye sokulur. Elektronik cihazlar İle takip edilmesi gereken yükümlü konumunda yer alan kişinin kimlik bilgileri görevli personel tarafından kontrol edilmektedir. Hükümlü konumunda yer alan kişi denetim ve takip amacıyla kullanılacak olan elektronik cihazların kullanımı ile uyulması gerekli olan kurallar ve bu kurallara uymamanın neticeleri ile ilgili olarak yazılı bir şekilde bilgilendirilir. Elektronik cihazlar kullanmak sureti ile takibine dair karar kılmış olan yükümlü konumunda yer alan kişi elektronik cihaz takılmasını ve ilgili görüntünün kurulmasına izin vermek, elektronik cihazları kullanır durumda bulundurmak, kararın infazı bakımından gerekli olan kısıtlamaları ve elektronik cihazların kullanımına dair verilenmiş olan kurallara uygun bir şekilde hareket etmek zorunluluğu altındadır. Bu kurallara ihlal getirecek davranış yükümlülüğün ihlali niteliğinde olmaktadır. Elektronik cihazlar kullanmak ile takibine karar verilmiş olan yükümlü elektronik cihaz takılmasını ve ilgili ünitenin kurulmasına rıza göstermek, elektronik cihazları kullanır halde bulundurmak, kararın infazı bakımından gerekli nitelikte olan kısıtlamaları ve elektronik cihazların kullanımına dair belirlenmiş olan kurallara uygun hareket etmek zorunluluğu altındadırlar. Bu kurallara ihlal getiren davranış hükümlünün ihlali anlamına gelmektedir. Öyle ki bu kurallara uyumamak yükümlülüğü aykırı davranmak anlamına gelmektedir. İzleme merkezi tarafından yükümlü konumunda yer alan kişinin kurallara aykırı bir davranış sergileyip sergilemediğinin belirlenmesi durumunda müdahale ekibi durumdan derhal haberdar edilmektedir. Daire Başkanlığının ilgili Şube müdürlüğü, hükümlü konumunda yer alan kişinin kurala aykırılık teşkil eder davranışına denetimi serbestlik müdürlüğüne yazılı bir şekilde bildirir. Kurala aykırı bir davranışın vaka sorumlusu tarafından yükümlülüğün ihlal edilmiş olarak değerlendirilmesi durumunun söz konusu olması halinde bu durumun komisyona iletilmesi durumu gerçekleşir. Elektronik cihazlar ile ilgili olarak burada bahsedilmesi gereken bir diğer durum elektronik cihazların sökülmesi ve işlemin sonlandırılmasıdır. Yükümlülüğün son bulması ya da bu yükümlülüğün ihlal edilmesi yükümlü konumunda yer alan kişinin ceza İnfaz kurumuna alınması veya yükümlünün elektronik cihazların kullanılması yoluyla takibinden vazgeçiliyor olması halinde elektronik cihazlar görevli denetimli serbestlik personeli tarafından sökülmesi gerekmektedir. Böylelikle izleme işlemleri son bulur. Elektronik cihazlar gerekli kontrollerin yapılması suretiyle yükümlü konumunda yer alan kişiden tutanak karşılığında teslim alınması gerekir. Elektronik cihaz izleme merkezi bilgilendirilmeden sökümü yapılmaz. Elektronik cihaz sökülmesine dair talep üzerine izleme merkezi tarafından sistem içerisinden elektronik takip sonlandırılır. Bununla birlikte elektronik takibe ilişkin gerekli bilgiler ilgili müdürlüğe iletilmesi gerekir. Burada elektronik cihazlar ile ilgili olarak bahsedilmesi gereken son durum hükümlüye ait elektronik cihazlar kullanmak suretiyle elektronik izlemedir. Elektronik izli mi izin alınmak şartıyla hükümlü konumunda yer alan kişiye ait elektronik cihazlar kullanmak suretiyle yapılması mümkün niteliktedir. Yükümlü konumunda yer alan kişinin bu izlemeden yararlanması mümkün olabilmesi bakımından sisteme uyumlu elektronik cihaz, GSM hattı Internet ve gerekli olduğu hallerde program aboneli gibi izleme için gerekli olan diğer ihtiyaçları karşılıyor olması gerekmektedir. Soruşturma, kovuşturma ve infazını tüm evrelerinde özelliği itibari ile elektronik izlemeye uygun tüm tescil ve yükümlülüklerle ilgili olarak yükümlüğü ait elektronik cihazlar kullanılmak suretiyle izleme yapılması gerekebilir. Bu bakımdan kanun hükümleri içerisinde düzenleme bulmuş olan konutu terk etme ya da bir konut ya da bölge içerisinde denetimi gözetimi altında bulundurulma hapis cezasının konut içerisinde çektirmesi kararların infazı, kişinin yaşamış olduğu kontun çevresi sistem haritası üzerinde kısıtlanan haline getirilmek suretiyle kare içerisinde belirtilmiş olan zaman dilimi içerisinde yükümlü konumunda yer alan kişinin konut içerisinde mevcut olup olmadığını izlemek suretiyle yerine getirilmektedir. Adli kontrol ile ilgili olarak mevcut olan kararlar dâhil olmak üzere soruşturma, kovuşturma veya infazını diğer aşamaları içerisinde hâkim diğer yargı mercileri veya denetimi serbestlik müdürlüğü tarafından belirlenmiş olan yerlere saptanmış olan süreler içerisinde düzenli bir şekilde başvurmak yükümlülüğü elektronik izleme yöntemi ile sağlanmaktadır. Burada bahsetmiş olduğumuz yükümlülük karar bir yargı makamı tarafından verilmiş ise karar veren yargı mercilerin bulunmuş olduğu il sınırları, karar denetimi serbestlik müdürlüğü tarafından verilmiş nitelikte ise denetimli serbestlik Müdürlüğü’nün mevcut olduğu il sınırları, hükümlü konumunda yer alan kişiye karar vermiş olan makamın yargı çevresi veya görevin haricinde bir yıl içerisinde ikamet ediyor ise ikametin bulunmuş olduğu il sınırları sistem haritası üzerinde kısıtlı anan haline getirilip yükümlü konumunda yer alan kişinin başvuru yapmış olması gerekli olan zaman dilimi içerisinde bu bölgeden coğrafi konumu alınmak suretiyle biyometrik imza yöntemiyle Karar içerisinde belirtilen imza atma şeklinde yerine getirilmektedir. Soruşturma, kovuşturma infazın tüm aşamalarında özelliği itibari ile elektronik izlemeyi uygun tüm önlem ve yükümlülükler ile ilgili olarak yükümlü konumunda yer alan kişiye ait elektronik cihazlar kullanılarak izleme yapılabilmekte olduğunu söylemiştik. Bu kapsam ile ilgili olarak bazı hususlardan bahsettik. Burada bununla ilgili olarak bahsedilmesi gereken bir diğer durum belirli yerlere gitmekten yasaklanma, belirlenmiş olan yer ya da bölgeden çıkamama yükümlülüklere, karar içerisinde saptanmış olan yer ya da bölgenin sistem haritası üzerinde kısıtlı alan haline getirilmek suretiyle kararın özelliğine göre yükümlü konumunda yer alan kişinin bu yer ya da bölgeye girip girmediği veya bu bölge içerisinden çıkıp çıkmadığını izlemek suretiyle meydana getirilmektedir. Bu kapsam içerisinde bir diğer durum belirlenmiş olan kişilere yaklaşmama ya ilişkin verilmiş olan denetimli serbestlik önlemleri, karar kişinin konutu veya iş yeri gibi belirli bir bölge yaklaşmamak şeklinde ise söz konusu olan bu bölgeler sistem haritası üzerinde kısıtlı anan haline getirilmek suretiyle yükümlü konumunda yer alan kişinin bu bölgeye girip girmediği saptanmak suretiyle yerine getirilmektedir. Mevcut olan karar kişiye belirli bir mesafeden fazla yaklaşılmaması yönünde ise izleme, kişinin izni bulunmak şartıyla biyometrik imza ile takip sistemine dâhil yazılımın, kişinin elektrik cihazına da kırılmak suretiyle her iki cihaz arasındaki mesafenin saptanması ve hükümlü konumunda yer alan kişinin belirlenmiş olan mesafeden daha fazla kişi yaklaşıp yaklaşmadığını belirlenmesi şeklinde yerine getirilmektedir. Bu kapsam ile ilgili gereken bir diğer durum ise eğitim, kamu yararına çalışıyor olma, bir iş sözleşmesine dayanmak suretiyle çalışma ve kendi işini kurmak suretiyle işletme gibi yükümlü konumunda yer alan kişinin belirli zaman içerisinde belirli bölgeler içerisinde bulunması zorunlu olduğu durumlarda bu izlemenin, belirtilmiş olan bölgeler sistem haritası üzerinde kısıtlı anan hale getirmek suretiyle yükümlü konumunda yer alan kişinin belirlenmiş olan zaman dilimi içerisinde bu bölgede bunu bulunmadığını tespit etmek suretiyle yerine getirildiğidir. Özelliği ile birlikte elektronik izlemeye uygun diğer denetimli serbestlik karar ve tedbirleri burada söz konusu olan biyometrik imza ile takip sistemi uygulanmak suretiyle yerine getirilebilir nitelik taşımaktadır.

Öyle ki elektronik izleme ile ilgili olarak denetimi serbestlik hakkında yönetmeliğin bahsetmiş olduğu durumlara yer verdik. Elektronik izleme, Elektronik araçlar ile şüpheli, sanık ya da hükümlü konumunda yer alan kişilerin toplum içerisinde izleniyor olmasına, gözetim ve denetim içerisinde olmasını sağlayan mağdur konumunda yarın ak işini ve toplumun bu kişilerden korunmasını sağlayan bir yöntem niteliği taşımaktadır. Günümüzde ise mevcut teknolojik gelişmeler kullanılarak elektronik izleme yöntemi uygulama bulunmaktadır. Elektronik izleme hapis cezasına bir alternatif olarak düşünülmüş olan usüllerin başında yer almaktadır. Hükümlü konumunda yer alan kişinin elektronik yollar ile izlenmesi, denetim asıl olduğu denetimli serbestlik ceza İnfaz usulü için önemli kolaylık olacaktır. Bu bakımdan gerçekleştirilmiş olan rehabilitasyonların yüzü İnfaz kurumları içerisinde yapılması amaçlanmış olan rehabilitasyonlardan daha başarılı olduğunu söylemek mümkün niteliktedir. Öyle ki birçok ülke içerisinde mali nedenlerle elektronik izleme yoluyla takip tercih edilmektedir. Elektronik izleme yoluyla denetlemenin suçu Önlü yan etkisi söz konusu olmadığı için izlenmesine karar verilecek olan kişilerin dikkatli bir şekilde seçimler olması gerekli olmaktadır. Öyle ki bahsetmiş olduğumuz durumlarda olduğu gibi uygulama içerisinde hükümlü konumunda yer alan kişinin ihalesi saptanmadan mükerrerlik durumu dahi incelenmeden hükümlü konumunda yer alan kişi ile ilgili olarak denetimli serbest ceza infazı soyunun uygulama bulmasına başlanıyor olmaktadır. Bundan kaynaklı iyi hale saptanmadan İnfaz kurumundan çıkarılmış olan hükümlü konumunda yer alan kişilerin elektronik izleme yolu ile takibi hali Düzeltici bir nitelik taşımaktadır. Öyle ki denetimli serbestlik hizmetleri içerisinde hükümlü konumunda yer alan kişinin denetimi için gönüllü çalışan kişiler teşvik edilmesi gereklidir. Bu kapsam içerisinde özellikle vakıflar ve kamu yararına çalışan derneklerin teşvik edilmesi gerektiğini söylemek mümkün olabilir. Bununla birlikte gönüllü çalışan kişilerin teşvik edilmesi denetimi Serbestliğin etkinliğini artırmanın yanı sıra maliyeti düşürüyor olmakta ve hükümlü konumunda yer alan kişinin toplumsal yaşama uyum sağlamasını hızlandırıyor olmaktadır.

Denetimli serbestlik ceza İnfaz usulüne denetim şekli ile ilgili olarak bahsedilmesi gereken bazı hususlar vardır. Bunlar kamuya yararlı bir işte ücretsiz olarak çalıştırılma, bir konusu içerisinde denetim ve gözetim altında bulundurulması, bir bölgede denetim ve gözetim altında bulundurulması, belirlenen yer ve bölgelere gitmeme ve belirlenen programlara katılma şeklindedir. Burada ilk olarak kamuya yararlı bir işte ücretsiz çalıştırmaya ilgili olan hususlardan bahsetmemiz mümkündür. 5275 sayılı ceza ve güvenlik söz birilerinin infazı hakkında kanun hükümlerinin 105. maddesi hükümlerinin yürürlüğe girmesinden daha önce denetimli serbestlik kapsamı içerisinde hükümlü konumunda yer alan kişilerin kamuya yararlı bir işte ücretsiz çalıştırılıyor olması ve çalışma koşullarına uymamış olan hükümlü konumunda yer alan kişinin tekrar ceza İnfaz Kurumu’na gönderilmesi 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümleri içerisinde söz konusu olan maddenin içerisinde sınırlı bir halde düzenleme bulmuştur. 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümlerinde mevcut olan fıkralardaki kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına istemi genişletilmesi suretiyle düzenlenmesinden kaynaklı olarak 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirleri infazı hakkında kanun hükümlerinin ilgili maddesinde ki bazı fıkralar yürürlükten kaldırılmıştır. Bunun yanı sıra 5275 sayılı ceza ve güvenlik verilerinin infazı hakkında kanun hükümleri içerisinde yer alan madde de kamuya yararlı bir işte çalıştırılıyor ve koşullu salı verilme süresi henüz tamamlama bulmamış ise bu hükümlü konumunda yer alan kişiler ile ilgili olarak artık 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümleri içerisinde ilgili madde uygulama bulacaktır. 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümlerinin ilgili maddesine göre iki yıl ya da daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilmiş olan hükümlü konumunda yer alan kişilerin cezalarının yarısını iyi halde geçiriyor olmaları ve taleplerinin bulunması halinde kamuya yararlı bir işte çalıştırmaları öngörülmekte olmaktaydı. Öyle ki bu kanunun 105. maddesinin dördüncü fıkrasında yalnızca iki yıl ya da daha süreyle hapis cezasına mahkûm edilmiş olan kişilerin kamuya yararlı bir iş içerisinde ücretsiz bir şekilde Çalıştırılmış olması düzenlenmiştir. Bununla birlikte 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümlerinin 105. maddesinde denetimi serbestlik ceza İnfaz usulünden faydalanan her hükümlü konumunda yer alan kişinin kamuya faydalı bir iş içerisinde ücretsiz bir şekilde çalıştırılıyor olması zorunlu Hale getirilmiştir. Böylelikle bir kişi muhabbet hapis cezasına mahkûm ediliyor olsa bile denetimli serbestlik ceza infaz usulü içerisinden faydalanabildiği sürece kamuya faydalı bir iş içerisinde karşılıksız bir şekilde çalıştırılması durumu söz konusu olabilecektir. Kamuya faydalı bir iş içerisinde ücretsiz bir şekilde çalıştırılma yükümlülüğünün ayrıntılı halleri denetimi serbestlik hakkında Yönetmelik hükümleri içerisinde düzenlenmiştir. Burada denetimli serbestlik hizmetleri Yönetmeliği içerisinde kamuya yararlı bir işte çalıştırılma ile ilgili olan hususlardan bahsetmemiz mümkündür. Kamuya yararlı bir iş içerisinde çalıştırılma, toplumsal katılımı ile hükümlü konumunda yer alan kişinin iyileştirilmesini ve topluma kazandırılmasını hedeflemektedir. Hükümlü konumunda yer alan kişinin topluma vermiş olduğu zarar kamu hizmet içerisinde ücretsiz bir şekilde çalışmak suretiyle geri ödemesi sağlanarak kamuya yararlı bir işte çalıştırılma seçenek yaptırımıyla karşılanmaktadır. Kamu faydalı bir iş içerisinde çalıştırma seçenek yaptırıma kamu kurumu ya da kamu faydasına hizmet veren bir özel kuruluş içerisinde yerine getirilmektedir. Çalıştırılacak işin belirlenmesi sağlanırken hükümlü konumunda yer alan kişinin iyileştirilmesi, kamuya verilmiş olan zararın öğretilmesi, fikrimi konumunda yer alan kişinin becerileri, mağdur konumunda yer alan kişinin ve toplumun güvenli ve çalışmanın ceza özelliğinde oldu göz önünde bulundurulmaktadır. Çalıştırılacak olan gün ve saatler hükümlü konumunda yer alan kişinin işi, aile yaşıma ya da eğitimi göz önünde bulundurularak saptanır. Kamuya faydalı bir iş içerisinde çalıştırma yaptırımının en fazla 2 saat çalışma bir gün niteliğinde sayılmaktadır. Hükümlü konumunda yer alan kişi günde en az iki, en fazla 8.01 hafta içerisinde en az 14, en çok 40 saat çalıştırılmaktadır. Kamuya faydalı bir iş içerisinde çalıştırma yaptırımının infazı toplam ceza süresinin iki katını geçmemektedir. Kamuya faydalı bir iş içerisinde çalıştırma yaptırımının yerine getirilmesi içerisinde hükümlü konumunda yer alan kişinin durumu hükümlü konumunda yer alan kişinin çalıştırılacağı kurum ya da kuruluş haricinde kimse ile paylaşılmamaktadır. Kurum veya kuruluş yetkilileri hükümlü konumunda yer alan kişinin inşa olmaması ve dışlanmıyor olması için suç bilgilerini diğer çalışan ve kişiler ile paylaşmamaktadır. Bu konuyla ilgili olarak kurum ve kuruluşlar yetkileri bilgilendirmesi gerekir. Suça sürüklenmiş olan çocuklar ile ilgili olarak mı yararlı bir işte çalıştırma kararı verilmiş ise kamuya faydalı bir iş içerisinde çalıştırma yaptırımın infazından hükümlü konumunda yer alan kişinin çalışmaya başlayacağı tarihteki yaşının göz önünde bulundurulması gerekli olmaktadır. Hükümlü konumu duyulan kişinin 18 yaşından küçük olması durumunda çalıştırılacak iş çocuğun bedensel zihinsel ve ahlaki gelişimi ile eğitimle engel teşkil etmeyecek ve destekleyecek bir şekilde belirlenmektedir. Bu koşulların sağlanamıyor olması durumunda çocuk ile ilgili olarak verilmiş olan bu yaptırımın değiştirilmesi mahkemesinden istenebilmektedir. Hükümlü konumunda yer alan kişiler bireysel olarak ya da bir görevleri nezaretinde grup halinde çalıştırılabilir niteliğe sahiptirler. Hükümlü konumunda yer alan kişilerin grup halinde çalıştırılması halinin söz konusu olması durumunda çalışma yapılan yerden ya da grupların başında denetim burası içerisinde görevli yeteri kadar denetimi serbestlik memuruna sahip olmalıdır. Kamuya faydalı bir işte çalıştırma yaptırımı yerine getirilirken hükümlü konumunda yer alan kişilerin genel müdürlük tarafından belirlenmiş olan reflektör yeleği giymeleri sağlanmaktadır.

Burada denetimi serbestlik hakkında Yönetmelik hükümleri içerisinde kamu yararlı bir işte çalıştırılma ile ilgili olan hususlardan bahsettik.

Denetimli serbestlik ceza İnfaz usulüne denetim şekli ile ilgili olarak, kamuya yararlı bir işte ücretsiz olarak çalıştırılma ile ilgili hususlardan bahsettik. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün denetim şekli ise bir konutta denetim ve gözetim altında bulundurulmasıdır. Denetimli serbestlik Yönetmeliğine göre belirlenmiş Ulan bir konu süresinde denetim ve gözetim altında bulundurulma toplamıyor mağdur konumunda yer alan kişilerin korunması bakımından hükümlü konumunda girilen kişinin belirlenmiş olan bir komutan çıkmaması şeklinde denetimini esasından bir yükümlülük niteliği taşımaktadır. Yüksek risk taşıyan hükümlü konumunda yer alan kişiler denetimi serbestlik altında geçirecekleri toplam sürenin en az üçte birine konuttan çıkmamak suretiyle sona erdirirler. Söz konusu olan bu yükümlülük gün içerisinde en az on, en fazla 12 saat süreyle yerine getirilmektedir. Bu süre belirli saatler arasında uygulama bulunmaktadır. Hükümlü konumunda yer alan kişinin konu çevresinde bulacağı süre ile satırına hükümlü konumunda yer alan kişinin işi, eğitim ya da aynı durumu göz önünde bulundurmak suretiyle belirlenmektedir. Elektronik yöntemler ile takip edilmesi mümkün olmayan yükümlü konumunda yer alan kişiler ev içerisinde bulunduğu sürenin başlangıç ve bitiş saatleri arasında belirli olmayan zaman dilimlerinde denetim bürosunda görevli nitelikte olan denetim memurları tarafından denetlenmektedirler. Bu yükümlülüğün uygulanmış oldu hükümlü konumunda yer alan kişilerin bilgileri denetim için ilgili kolluk birimlerine de gönderilmektedir. Hükümlü konumunda yer alan kişinin denetimi serbestlik müdürlüğüne başlamasından itibaren on gün içerisinde yükümlülüğünün fazla başlanması ile ilgili olan Uslardan bahsetmek mümkündür. Öyle ki bu yükümlülük belirlenen sürenin sona ermesi ile tamamlama bulunmaktadır. Hükümlü konumunda yer alan kişinin risk halinin değişmesi durumunda komisyon tarafından belirlenmiş olan Sürenin bitmesi ile konut içerisinde bulunma yükümlülüğü kaldırıla bilmektedir. Hükümlü konumunda yer alan kişinin tekrardan suç işleme riske, topluma ya da mağdur konumunda yer alan kişiye zarar vermesine göre daha önce karar verilmesi daha hükümlü konumunda yer alan kişiyle ilgili olarak bu yükümlülüğü sonradan karar verilebileceği gibi daha önce söz konusu olmuş olan yükümlülüğü süresinin uzatılmasından da bahsedilmesi mümkündür. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde ilgili maddelerdeki hususların uygulama bunacağı söylenebilir.

Denetimli serbestlik ceza İnfaz usulüne denetim şekli ile ilgili olarak, kamuya yararlı bir işte ücretsiz olarak çalıştırılma ve konutta denetim ve gözetim altında bulundurulması ile ilgili hususlardan bahsettik. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün denetim şekli Bir bölgede denetim ve gözetim altında bulundurulmadır. Bir bölge içerisinde denetim ve gözetim altında bulunma, toplumun ve mağdur konumunda yer alan kişinin korunması amacı ile bir bölge içerisinde bulunma esas almaktadır. Böylelikle belirlenmiş olan yere belirlenmiş olan tarih ve saati nerede başvurma ya da belirlenmiş olan bölge sınırları dışına çıkmama yükümlülüğü söz konusu olmaktadır. Hükümlü konumunda yer alan kişiden belirlenmiş olan tarih ve belirlenmiş olan saatler içerisinde denetimi serbestlik müdürlüğüne, konular, muhtarlar ya da müdürlüğün belirlemiş olacağı bir kamu görevlisine başvurması istenmektedir. Belirlenmiş olan yerlere başvurma ile ilgili olarak şunlardan bahsedebiliriz. Yüksek riskli hükümlülerin denetimli serbestlik tedbiri altında getirecekleri süre içerisinde ilk üç ay her gün, üç yıl Altay yarısı haftada üç gün, altı aydan sonra haftada iki güm olarak uygulama bulunmaktadır. Bununla birlikte belirlenen yerlere başvurman orta riskli hükümlü konumunda yer alan kişilerin denetimli serbestlik tedbiri altında geçireceği süre içerisinde ilk üç ay haftada dört gün, üç ile altı arası haftada iki gün, altı aydan sonra haftada bir gün olarak uygulama bulunmaktadır. Belirlenen yerlere başvurma düşük riskli hükümlü konumunda yer alan kişilerin denetimli serbest altında geçireceği süre içerisinde ilk üç ay haftada iki gün, üç aydan sonra haftada bir gün olarak uygulama bulunmaktadır. Bahsetmiş olduğumuz bu yükümlülük yükümlü konumunu yarın hangisinin denetimi serbestlik müdürlüğüne başvurmasından itibaren on gün içerisinde başlamaktadır. Koşullu salı verme süresinin sona ermesi ile de son bulmaktadır. Bu yükümlülük ağır bir hastalık, sakatlık ya da yaşlanma sebebiyle hayatlarını tek başına sürdüremeyecek olan hükümlü konumunda yer alan kişiler ile ilgili olarak bir uygulama bulmayacaktır. Bahsetmiş olduğumuz bu yükümlülük yüksek riski hükümlüler açısından belirlenmiş olan bölge sınırları haricinde bulunmama şeklinde belirlenebilmektedir.

Denetimli serbestlik ceza İnfaz usulüne denetim şekli ile ilgili olarak, kamuya yararlı bir işte ücretsiz olarak çalıştırılma ve konutta denetim ve gözetim altında bulundurulması, Bir bölgede denetim ve gözetim altında bulundurulması ile ilgili hususlardan bahsettik. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün denetim şekli Belirlenen yer ya da bölgelere geçmemelidir. Denetimli serbestlik hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenmiş olan yer ya da bölgelere gitmeme, hükümlü konumunda yer alan kişinin suç işlemesine ya da suça yönelmesi ne etkisi olan yerlere gitmekten yasaklanması anlamına gelmektedir. Öyle ki bu kişi o yerlere gitmemesi gerekir. Özellikle çocukların ve suç mağduru konumunda yer alan kişinin korunmasına amaçlayan bir yükümlülük olarak karşımıza çıkmaktadır. Bahsetmiş olduğumuz bu yükümlülük yükümlü konumunda yer alan kişinin çocuklara, topluma ve mağdur konumunda yürümen kişiye karşı zarar verme riski ile işlediği suçun özelliklerine göre diğer yükümlülüklerle bir arada verilebilmektedir. Yasak getirilmiş olan yer ya da bölge ile yasaklama süresi denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından belirlenmektedir.

Denetimli serbestlik ceza İnfaz usulüne denetim şekli ile ilgili olarak, kamuya yararlı bir işte ücretsiz olarak çalıştırılma ve konutta denetim ve gözetim altında bulundurulması, Bir bölgede denetim ve gözetim altında bulundurulması, belirlenen yer veya bölgelere gitmeme ile ilgili hususlardan bahsettik. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün denetim şekli belirlenen programlara katılmadır.

Denetimli serbestlik hizmetleri Yönetmeliği içerisinde yer alan hükümlere göre belirlenmiş olan programlara katılma, hükümlü konumunda yer alan kişilerin iyileştirilmesi ve bu hükümlü konumunda yer alan kişilerin topluma kazandırılması bakımından ihtiyaç duyulan ve denetimi serbestlik müdürlüğü tarafından belirlenen bireysel görüşme, grup çalışması tedavi ve iyileştirme programları diğer kurumlar tarafından yürütülen meslek ve sanat edindirme yönelik çalışmalar seminer sosyal kültürel ve sportif etkinlikler sivil toplum kuruluşları Tarafından kamu faydasına götürmüş olan program ve çalışmalara katılma yükümlülüğü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bahsetmiş olduğumuz bu yükümlülük ihtiyacı saptanan hükümlü konumunda yer alan kişi ile ilgili olarak uygulama bulunmaktadır. Hükümlü konumunda yer alan kişinin denetimi serbestlik müdürlüğüne başvurulmasından itibaren en geç üç ay içerisinde bu durumun başlamasından bahsetmemiz mümkündür. Belirlenmiş olan sürenin ya da program ya da programların son bulması ile bu durum sona erer. Hükümlü konumunda yer alan kişiyle ilgili olarak yapılan resmi ihtiyaç değerlendirmesine göre hükümlü konumunda yer alan kişinin herhangi bir eğitim ve iyileştirme programına katılmasının gerekli olmadığının değerlendirilmesi durumunda bu durum yönetim planının rehberlik ve iyileştirme bölümüne açık bir şekilde yazılmaktadır.

Denetimli Serbestlik Ceza İnfaz Usulünün Uygulanması Nasıl Sona Erer?

Bazı durumlarda denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün uygulanması ile ilgili olan durumlar sona erebilmektedir. Bunun ne gibi durumlarda sona erdiği İle ilgili olan suçlardan bahsetmemiz mümkündür. Öyle ki ilk olarak hükümlü konumunda yer alan kişinin denetimi serbestlik ceza İnfaz usulü kurallarına uymaması ya da istememesi durumunda denetimi serbestlik ceza İnfaz usulü uygulamasının son bulmasından bahsedebiliriz. Burada denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün uygulanmasına sona erdiren bir diğer durum hükümlerinin işlemiş olduğu iddia edilen bir başka suçun bulunmasıdır. İlk olarak hükümlünün denetimli serbestlik ceza İnfaz usulü kurallarına uymaması ya da istememesi ile denetimli serbestlik ceza infaz usul uygulamasının sona ermesine dair durumlardan bahsetmeye başlayabiliriz. Hükümlünün denetimi serbestlik ceza infaz usulü kurallarına uyumaması ya da istememesi halinde ortaya temel durumlar çıkmaktadır. Bunlar hükümlünün denetimi serbestlik müdürlüğüne zamanında başvurmaması, hükümlünün yükümlülükleri uyumaması ve hükümlünün talep etmesi olarak meydana gelmektedir. Öyle ki ilk durum hükümlünün denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün kurallarına uyumaması ile ceza İnfaz usulü uygulamasının sona ermesinde hükümlünün denetimi serbestlik müdürlüğüne zamanda başvurmamasıdır. Denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün uygulanmasına mümkün olabilmesi bakımından hükümlü konumunda yer alan kişinin dilekçeyle ceza İnfaz Kurumu idaresine başvurması gerekli olmaktadır. 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümlerinin 105/A. maddesinin altıncı fıkrasının a bendi hükümlerine göre hükümlü konumunda yer alan kişinin dilekçesi içerisinde belirtmiş olduğu denetimli serbestlik müdürlüğüne ceza İnfaz kurumundan ayrılış ne takip eden günden itibaren üç gün içerisinde başvurması gerekli olmaktadır. Hükümlü denetimli serbestlik müdürlüğüne üç gün içerisinde müracaatta bulunmaz ise beşinci günü mesai bitimine kadar beklenmesi gerekecektir. Hükümlü dördüncü ya da beşinci gün müracaat eder mi söz konusu olan mazereti bildirir ise kendisi ile ilgili olarak denetimi serbestlik ceza İnfaz usulüne dair kaydı kapatılmaz. Öyle ki hükümlü konumunda yer alan kişinin beyanı mevcut ise mazeretimi buna dair belge, bilgi ya da beyan tutanak altına alınmak suretiyle hazırlanmış olan tutanak dosyası ile birlikte karar verilmek için infaz hâkimine iletilir. İnfaz hâkiminin hükümlü konumunda yer alan kişi ile ilgili olarak vereceği karara göre işlem başlatılır. Bununla birlikte ceza İnfaz Kurumu içerisinden ayrıldığını takip eden beşinci günden sonra da hükümlü konumunda yaralayan kişi başvuruda bulunması ise kayıt kapatılır. Sonrasında herhangi bir işlem yapılmadan infaz hâkiminden hükümlü konumunda yer alan kişinin kapalı ceza İnfaz kurumuna iade edilmesi istenir. Hükümlü konumunda yer alan kişinin beşinci günden sonra iki gün içerisinde Cumhuriyet Başsavcılığına teslim olmadığı durumda 5237 sayılı Türk ceza kanunun 292. maddesi içerisinde söz konusu olan hükümlü ya da tutuklunun kaçması suçunu işlemiş olacağından bahsetmemiz mümkündür. Bununla birlikte devam eden süreç içerisinde hükümlü konumunda yer alan kişi Cumhuriyet Başsavcılığına kendiliğinden teslim olur ise onun ile ilgili olarak 5237 sayılı Türk ceza kanunu hükümlerinin 293. maddesinde yer bulan etkin pişmanlık hükümleri uygulama bulur. Böyle bir halde kaçmış olduğu günden itibaren teslimin gerçekleştiği güne kadar geçen süre dikkate alınarak verecek olan cezanın altıda beşinden altıda birine kadar indirim yapılması durumu söz konusu olacaktır. 5237 sayılı Türk ceza kanunun 293. maddesi içerisinde yer alan hükümlere göre kaçma süresinin altı ay geçmesi durumunda cezada indirim yapılması gibi bir şeyden bahsetmek mümkün olmayacaktır. Denetimi serbestlik ceza İnfaz usul uygulanmasını sona ermesi ile ilgili olarak hükümlü ne denetimi serbestlik ceza İnfaz usulünün kurallarına uymaması ya da istememesi içerisinde hükümlünün denetimi serbestlik müdürlüğüne zamanda başvurulması ile ilgili olan hususlardan bahsettik. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer durum hükümlerin yükümlülükleri uyumamasıdır. Hükümlünün yükümlülükleri uyumaması halinde hükümlünün denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün kurallarına uymaması ya da istememesi hali meydana gelir. 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümlerinin 105. maddesinin A Fıkrasının beşinci bendine göre denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından hükümlü konumunda yer alan kişiyle ilgili olarak bir takım yükümlülüklerin belirlenmesi durumu söz konusu olacaktır. Denetimli serbestlik müdürlüğü önünde hükümlü konumunda görülen kişi ile ilgili olarak hazırlamış olduğu denetim ve iyileştirme programına denetimli serbestlik görevlileri konumunda yer alan kişilerin bu kapsam içerisindeki uyarı ve önerilerine ve kendisi ile ilgili olarak hazırlanmış olan denetim planına hükümlü konumunda yer alan kişinin uyuması gerekli olmaktadır. Hükümlü konumunda yer alan kişinin söz konusu olan yükümlülükleri uymamakta ısrar ediyor olması durumunda denetimli serbestlik Müdürlüğü’nün isteği ile koşullu salı verilme tarihine kadar olan cezanın infazı için kapalı ceza İnfaz Kurumu’na gönderilmesine infaz hâkimi tarafından karar kılınır. Denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün uygulanmasının sona ermesi ile ilgili olarak hükümlünün denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün kurallarına uyma olması ya da istememesi hallerinden hükümlünün denetimi serbestlik müdürlüğüne zamanında başvurmaması ve kötünün yükümlülükleri olmaması ile ilgili olan hususlardan bahsettik. Burada hükümlünün denetimi serbestlik ceza İnfaz usulü kurallarına uymaması ya da istememesi ile ilgili olarak bahsedilmesi gereken bir diğer husus hükümlünün talep etmesidir. Kendisi ile ilgili olarak denetimli serbestlik ceza infaz usulünün uygulanabilmesi bakımından hükümlünün talepte bulunması gerekli olmaktadır. 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirinin infazı hakkında kanun Hükümlerinin 105/A maddesinin altıncı fıkrasının c bendinde hükümlü konumunda yer alan kişinin isteği durumunda denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün uygulanmasına son bulması durumu öngörülmüştür. Öyle ki hakkında denetimli serbest ceza İnfaz usulünün uygulanmasını istememiş olan kişi uygulanmasından vazgeçen hükümlünün talebi durumunda denetimli serbestlik ceza infaz usulü uygulanması son bulur. Böyle bir halde hükümlü konumunda yer alan kişinin denetimli serbestlik Müdürlüğü’nün isteği üzerine koşullu salı verilme tarihine kadar olan cezasının infazı bakımından kapalı ceza İnfaz Kurumu’na gönderilmesine infaz hâkimi tarafından karar kılınır. Burada denetimli serbestlik ceza infaz usulünden yararlanmak bakımından açık ceza İnfaz kurumundan ayrılmış olan hükümlü konumunda yer alan kişinin geri dönmesine sebep kapalı ceza İnfaz kurumuna gönderilecek olması pek anlaşılamamaktadır.

Denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünden uygulanmasının sona ermesi ile ilgili olarak hükümlünün denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün kurallara uymaması ya da istememesi ile ilgili olan hususlardan bahsettik. Hükümlünün denetimi serbestlik ceza İnfaz usulünün kurallarına uymaması veya istememesinin içerisinde hükümlünün denetimi serbestlik müdürlüğüne zamanda başvurmaması, hükümlünün yükümlülükleri uyması ve hükümlerinin talep etmemesi esaslarına yer verdik. Burada denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün uygulanmasını sona ermesi ile ilgili olarak önemli olan bir diğer durum hükümlerinin işlemiş olduğu iddia edilen bir başka suçun bulunmasıdır. Hükümlünün işlemiş olduğu iddia edilen bir başka suçun bulunması ile ilgili olarak hükümlü hakkında tutukluluk kararı verilmesi, hükümlü hakkında soruşturma ya da kovuşturma başlatılması ve hükümlünün denetimi serbestlik ceza İnfaz usulü uygulanırken suç işlemesi İle ilgili olan hususlardan bahsetmemiz mümkündür. İlk olarak hükümlünün işlediği iddia edilen bir başka suçun bulunması ile ilgili olarak hükümlü hakkında tutukluluk kararı verilmesine dair durumlardan bahsedebiliriz. 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümlerinin 105. maddesinin yedinci fıkrasını a bendine göre işlemiş olduğu iddia edilen farklı bir suçtan kaynaklı olarak hükümlü konumunda yer alan kişi ile ilgili olarak tutukluluk kararı verilmesi halinde denetimli serbestlik Müdürlüğü’nün isteği üzerine infaz hâkimi tarafından hükümlü konumunda yer alan kişinin kapalı ceza İnfaz Kurumu’na gönderilmesine dair karar kılınır. Bahsedilmiş olan suçun denetimi serbestlik ceza İnfaz usulünün uygulanmaya başlamasından önce ya da sonra işlemesi önem teşkil etmemektedir. Hükümlünün işlediği iddia edilen bir başka suçun bulunması ile ilgili olarak bahsedilmesi gereken bir diğer durum hükümlü ile ilgili olarak soruşturma ya da kovuşturma başlatılmasıdır. Denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün uygulama bulmasından daha önce işlemiş olduğu iddia edilen mi cezasının üst sınırı yedi yıl ya da daha fazla olan bir suçtan kaynaklı olarak hükümlü konumunda yer alan kişi ile ilgili olarak soruşturma ya da kovuşturma başlatılması veya başlatılmış olan kişilerin devam edilir olması durumunda bu kişiler denetimli serbestlik infaz usulünden faydalanma şansına sahip olmayacaktır. 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümlerinin 105. maddesinin yedinci fıkrasının b bendine göre hükümlü konumunda yer alan kişi ile ilgili olarak işlemiş olduğu İddia edilen ve cezasının üst sınırı yedi yıl ya da daha fazla olan suçtan kaynaklı olarak soruşturma ya da kovuşturmaya devam edilmesi denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün uygulama bulmasının başlatılması için de engel olmaktadır. Yani bu durum denetimli serbestlik ceza infaz usulünün olumsuz bir şartı olarak karşımıza çıkar. Fakat herhangi bir şekilde hükümlü ile ilgili olarak soruşturma ya da kovuşturma olmasına rağmen denetimli serbestlik ceza infaz usulünden yararlanmaya başlamış ise denetimli serbestlik Müdürlüğü’nün talebi üzerine infaz hâkimi tarafından kapalı ceza İnfaz Kurumu’na gönderilmesine karar kılınacaktır. Farklı bir ihtimal olarak denetimli serbestlik ceza infaz usulüne uygulamasından önce işlenmiş olmasına rağmen soruşturma ya da kovuşturmaya bu ceza infaz usulü uygulama bulurken başlanması halinde veya yine aynı türde hükümlü kapalı ceza İnfaz Kurumu’na gönderilmesi durumu söz konusu olacaktır. Hükümlünün işlemiş olduğu iddia edilen bir başka suçun mevcut olması ile ilgili olarak hükümlü ile ilgili tutukluluk kararı verilmesi ve hükümlü ile ilgili olarak soruşturma ya da kovuşturma başlatılması hususlarından bahsettik. Burada bahsedilmesi gereken bir diğer durum hükümlünün denetimli serbestlik ceza İnfaz usulü uygulanırken suç işliyor olmasıdır. Hükümlü konumunda yer alan kişi ile ilgili olarak denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün uygulanmaya başlamasından sonra işlemiş olduğu iddia edilen ve cezasının alt sınırı bir yıl ya da daha fazla olan kasıtlı bir suçtan kaynaklı olarak soruşturma ya da kovuşturma başlatılıyor olması bunun uygulanmasını sonra erdirir nitelik taşıyacaktır. 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümlerine göre işlemiş olduğu iddia edilen suçlar ile ilgili olarak hükümlü hakkında soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına dair ya da kovuşturma sonucunda beraat, ceza verilmesine yer olmadığı davanın reddi ya da düşme kararı söz konusu olması durumunda infaz hâkimi denetimli serbest çeviri uygulamak suretiyle hükümlerin cezasının infazına devam edileceğine dair karar kılacaktır. Hükümlü konumunda yer alan kişinin işlemiş olduğu iddia edilen farklı bir suçun onun tarafından İşlenmemiş olduğu sabit olursa hükümlü konumunda yer alan kişi kapalı ceza İnfaz kurumuna çıkarılmak suretiyle denetimli serbest ceza İnfaz usulünün uygulanmasına dair husus söz konusu olacaktır.

Denetimli Serbestlik Ceza İnfaz Usulünün Nasıl Tamamlanır?

Denetimli serbestlik ceza İnfaz usulünün koşullarından biri hükümlü konumunda yer alan kişinin koşullu salı verilmesine bir yıl ya da daha az süre kalmasına gerekliliğidir. Söz konusu olan bu süre sıfır-altı yaş içerisinde bulunan çocuğa sahip hükümlüler bakımından iki yıl ya da daha az, sahip oldukları ağır bir hastalık, sakatlık ya da yaşlanma sebebiyle yaşamlarını tek başına idame ettiremiyor hükümlüler bakımından üç yıl şeklinde hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte hükümlü konumunda yer alan çocuklar ve adli para cezası hapis cezasına çevrilmiş olan hükümler bakımından koşullu salı verilme şartı değiştirilmiştir. Çocuk konumundaki hükümlülerin cezalarının beşte birinin çocukların edebileceği eğitim evinde infaz edilmesi, almış olduğu adli para cezası hapis cezasına çevrilmiş olan hükümlerin ise hak etmek koşuluyla tahliye tarihini bir yıl ya da daha süre kalması düzenlenmiştir. 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun hükümleri içerisinde yer bulmuş olan 105. maddenin A bendinin birinci fıkrasının son cümlesi içerisindeki hükümlere göre hükümlü konumunda yer alan kişilerle ilgili olarak denetimli serbestlik ceza İnfaz usulü, koşullu salı verilme tarihine kadar uygulama bulabilecek niteliğe sahiptir. Söz konusu olan bu hüküm içerisinde koşullu salı verilme kural olarak yalnızca ceza İnfaz Kurumu içerisindeki hükümler ile ilgili olarak hapis cezasını seçimlik olan infaz usulü şeklinde uygulama bulabilecektir. Bununla birlikte bunun istisnası denetimli serbestlik ceza infaz usulüdür. Koşullu salı verilme tarihine kadar kendisi ile ilgili olarak denetimli serbestlik ceza İnfaz usulü uygulama bulacak olan hükümleri eğer bu süreyi yükümlülüklerini gereklerini mi denetim planına uygun bir şekilde davranmak suretiyle geçirir ise tahliye tarihine kadar koşullu salı verilmesine dair karar kılınması mümkün olabilir. Bu bakımdan yükümlülüklerin gereklerini ve denetim planına uygun bir şekilde davranmak suretiyle zamanını geçirir ise tahliye tarihine kadar koşullu salıverilmeye hükmedilmesi mümkündür. Bu bakımdan Bu kişilerin yükümlülüklerinin gerekli kıldığı hususlara denetim planına uygun bir şekilde davranış sergileyerek geçirir ise tahliye tarihine kadar koşullu salı verilmesine dair karar kılınması mümkündür. Bunun için yükümlülüklerin gereklerine ve denetim planına uygun bir şekilde davranış sergileyen hükümlü ile ilgili olarak denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından bir rapor hazırlanması mümkündür. Bu söz konusu olan rapor hükümlü konumunda yer alan kişinin koşullu salı verilip verilmeyeceği kararını verecek olan infaz hâkimine iletilir. Sonrasında denetimli serbestlik ceza İnfaz usulü tamamlama bulacaktır.

Denetimli Serbestlikte Temel İlkeler Nelerdir?

Denetimli serbestlik ile ilgili olarak temel ilkelerin mevcudiyeti söz konusudur. Denetimli serbestlikte bu ilkeler arasında insan onuruna saygı ve dürüstlük, gizlilik ve Tarafsızlık Yer alır. Denetimi serbestlik ve yardım ile kurumun hizmetleri içerisinde söz konusu olan bu bilgilerden ilk olarak insan onuruna saygı ve dürüstlük ile ilgili olan hususlardan bahsetmemiz mümkündür. Denetimli serbestlik müessesesinin uygulaması içerisinde görev alan kişiler insan haklarına saygı, dürüstlük ve kararlılık ile hareket etmeleri gerekir. Bu kurum içerisinde görev yapan kişilerin insan haklarına saygı ön planda tutmaları işlerini dürüst bir şekilde yapmaları ve kararlı olmaları gerekmektedir. Bu kişilerin görevlerini yerine getirirken aşağılayan, onur kıran ya da küçük düşüren hareketlerde bulunmamaları gerekir. Öyle kim insan onuruna saygı ve dürüstlük ilkesi denetimi serbestlik müessesesinin uygulanmasında önem teşkil eder.

Denetimli serbestlik ve yardım ile kurumu hizmetlerinde yer alan ülkelerden bir diğeri gizliliktir. Din için mi serbestlik kanunu hükümleri içerisinde yer alan düzenlemeye göre denetimli serbestliğin uygulaması içerisinde görevli olanlar suçtan zarar gören, şüpheli ya da sanık, hükümlü ya da bunların ailesi ile ilgili olarak öğrenmiş olduğu bilgilerin gizliliğini koruma yükümlülüğü altındadırlar. Söz konusu olan bu bilgilerin kanun hükümlerinin zorunlu kılmış olduğu durumlar haricinde hiçbir kurum ya da kişiyle paylaşılması mümkün değildir. Öyle ki bu bilgilere sahip olan kişilerin kanun hükümleri tarafından zorunlu kılmış olan durumlar dışında hiçbir kişi ve kurumlara paylaşılmaması gerekir.

Denetimli serbestlik ile ilgili olarak mevcut olan ülkelerden bir diğeri tarafsızlıktır. 5402 sayılı denetimi serbestlik hizmetleri kanunu hükümleri içerisinde yer bulmuş olan bu ilke için denetimli serbestlik müessesesinin uygulanmasında görevli konumda yer alan kişiler görevleri ile ilgili belgeleri inceleme hakkına sahiptirler. Fakat buradan elde etmiş olduğu bilgiler ile alakalı bir şekilde soruşturmanın gizliliği ilkesine uymak tarafsızlığına zarar verecek davranış ve durumlardan kaçınmak ve davanın tarafı konumunda yer alan kişilere eşit bir uzaklıkta bulunmak zorunluluğu altındadırlar. Öyle ki tarafsızlık 5402 sayılı denetimli serbestlik hizmetleri kanunu hükümleri bakımından önem teşkil eden bir durumdur.

Denetimli Serbestlik Hizmetlerinde Yükümlülükler Nelerdir?

5402 sayılı denetimli serbestlik hizmetleri kanunu hükümlerine göre kendisi ile ilgili olarak herhangi bir tedbir hükmedilmiş olan kişi söz konusu olan bu karara uygun bir şekilde müdürlüğü tarafından hazırlanmış olan programa ve denetimi serbestlik görevlilerinin bu kapsam içerisinde mevcut olan uyarı ve önerilerini uyuma ve katlanma yükümlülüğü altındadırlar. Öyle ki denetimli serbestlik müessesesi içerisinde bulunan bir kişi denetimli serbestlik görevlilerinin bu konuyla ilgili olarak mevcut uyarılarına uyması gerekir. Bununla birlikte bu görevlilerin denetimli serbestlik altında bulunan kişiye sunduğu önerileri bu kişinin uyma ve katlanma zorunluluğu vardır.

Denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından yapılmış olan çağrılara ya da hazırlanmış olan denetim planına uyarının mevcudiyetine rağmen buna uyulmaması denetimli serbestlik tedbiri ile ilgili olarak yükümlülüğün ihlal edilmesi durumunu ortaya çıkarır.

Denetimli Serbestlikte Hangi Kurumlar Mevcuttur?

Denetimli serbestlik hizmetlerinin yerine getirmek üzere genel müdürlük içerisinde denetimi serbestlik daire Başkanlığı, adalet Komisyonu‘nun bulunduğu yerlerde denetimi serbestlik müdürlüğü ile koruma kurulu mevcuttur. Denetimli serbestlik ve yardım ile koruma hizmetlerine dair danışma organı bakanlık içerisinde denetimi serbestlik hizmetleri danışma kurulu dur. Denetimli serbestlik ve yardım ile koruma hizmetleri bakanlık merkez teşkilatı içerisinde daire Başkanlığı, taşra teşkilatı içerisinde Müdürlükler ve koruma kurulları tarafından yürütülmektedir.

Burada denetimli serbestlik hizmetleri ile ilgili olarak daire Başkanlığı ile ilgili olan hususlardan bahsetmemiz mümkündür. Daire Başkanlığı bir daire başkanı, yeteri kadar tetkik hâkimi, uzman personel ve en az üç şubenin mevcudiyeti ile meydana gelir. Burada denetimi serbestlik içerisinde söz konusu olan daire başkanlarının görevleri ile ilgili olan suçlardan bahsetmemiz mümkündür. Daire Başkanlığının göreve Müdürlükler ile koruma kurallarının genel amaç ve Müdürlükler ile koruma kurallarının genel politikalar çerçevesi içerisinde düzenli bir şekilde ve verimli bir şekilde çalışmalarını sağlamaktır. Bununla birlikte denetimli serbestlik, yardım ve koruma hizmetlerinin geliştirilmesini sağlamak hükümlülerin tekrardan suç işlemesinin önlenmesi ve topluma kazandırılmasını sağlayıcı etkenleri güçlendirir olmak İçin çalışmalar yapmak daire Başkanlığının görevi içerisinde yer alır. Müdürlükler ile koruma kurulları tarafından hazırlanmış olan yıllık iş programları ve projeleri ile çalışma raporlarını genel müdürlüğe sunmak daire Başkanlığının görevidir. Genel müdürlük tarafından yayınlanacak olan yıllık faaliyet raporunu hazırlamakta daire Başkanlığının görevi içerisinde mevcut olan hususlardandır. Daire Başkanlığı müdürlük söz konusu olmayan ilçeler içerisinde bir olurun kurulması kaldırılması ne genel müdürlüğe önerme yükümlülüğüne sahiptir. Daire Başkanlığı Müdürlükler ve koruma kurallarına yönetim, denetim ve gözetim görevlerini yürütme görevine tabiidirler. Müdürlükler ve koruma kurallarının söz konusu olan çalışmalarıyla alakalı olarak her türlü karar ve işlemi yürütüyor olmak ve görevleri ile alakalı bakanlık, diğer kamu kurum ve kuruluşları kamu kurum özelliği taşıyan meslek kuruluşları, kamu faydasına çalışıyor olan vakıf ve dernekler ve münasip görülmüş olan gönüllü gerçek mi gönüllü tüzel kişiler ile işbirliği yapmak daire Başkanlığının görevidir. Daire Başkanlığı görev alanına girmiş olan kanun ve görev alanına girmiş olan düzenleyici işlemlerdeki ihtiyaçlarla alakalı olarak inceleme ve araştırma yapmak suretiyle genel müdürlüğe öneride bulunma ve bu konuda gerekli sırları hazırlama yükümlülüğüne sahiptirler. Daire Başkanlığı toplum içerisinde tehlike meydana getiren şeyleri özel dikkat etmeleri gerekir. Bunu sağlamak ve bunlara özgü iyileştirme tedbirlerini gerçekleştirme ve geliştirme yükümlülüğü altındadırlar. Daire başkanlarının görevine giren hususlarda çocuk ve gençlere özel dikkat göstermeleri gerekir. Bununla birlikte daire Başkanları özellikle uyuşturucu, uyarıcı ya da bunu meydana getiren her çeşit madde kullanma ve aile içerisinde şiddet durumları olduğunda koruyucu ve tedavi edici yöntemleri özenli bir şekilde uygulamalıdırlar. Daire Başkanlığının bir diğer görevi danışma kurulunun yazı işleri hizmetlerini yürütmektir. Son olarak şunu söyleyebiliriz ki daire Başkanlığı kanuni yükümlü içerisinde söz konusu olan diğer görevleri yapma yükümlülüğü altında bulunmaktadırlar.

Denetimli Serbestlik Koruma Kuralları Nelerdir?

5402 sayılı denetimli serbestlik hizmetleri kanunu hükümleri içerisinde koruma kurallarına yer verilmiştir. Burada kurumun kuralları ile ilgili olan hususlardan bahsetmemiz mümkündür. Kurumun kuralları adalet Komisyonu‘nun mevcut olduğu yerlerde Cumhuriyet başsavcısının ya da Cumhuriyet başsavcısı tarafından görevlendirilecek Cumhuriyet başsavcı vekili veya Cumhuriyet başsavcısının başkanlığı içerisinde boru temsilcisi, belediye başkanı ya da görevlendirecek yardımcısı, Cumhuriyet başsavcısı tarafından belirlenecek bir ceza İnfaz kurumu müdürü, denetimli serbestlik müdürü, milli eğitim müdürü, Sosyal hizmetler müdürü, Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı temsilcisi, Teşkilatı söz konusu olan durumlarda Türkiye iş kurumu müdürü, ziraat ve halk bankası müdürleri, eğer mevcutsa ticaret ve Sanayi odaları, ziraat odaları, Borsalar, esnaf ve Sanatkârlar birliği yöneticileri ile eğer mevcut ise kamuya ait fabrikalar ile istedikleri durumda o yerde şubesi söz konusu olan kamyon faydalı dernek ya da vakıflar ve özel bankaların yönetici seviyesinde yer alan temsilcilerden Cumhuriyet başsavcısı tarafından uygun görülenlerin katılımı ile meydana gelmektedir. Birden fazla boru kurulmuş olan iller içerisinde koruma kurallarına temsilci görevlendirilmesini mümkün olabilmesi boruların eşit ve dönüşümlü temsili esas alınarak yapılmaktadır. Görevlendirme ile ilgili olarak usul ve esaslar Türkiye barolar birliği tarafından hazırlanmış olan yönetmelik ile gösterilmektedir. Koruma kurallarının yazı işleri ile ilgili olan hususlar müdürlük tarafından yürütülür.

Burada koruma kurullarının görevleri ile ilgili olan hususlardan bahsetmemiz mümkündür. Koruma kurullarının bazı görevleri mevcuttur. Öyle ki müdürlüklerden İletilmiş olan ceza İnfaz kurumlarından salıverilen hükümlülerin meslek ya da sınıf edinmelerinde iş bulmalarında sanat sahibi olan kişiler ile tarım işletmeciliği yapmak isteyenlere araç ve kredi sağlanmasında görevli konumundadırlar. Bununla birlikte koruma kurulları iş yeri açmak isteyenlere yardım edilmesinde ve karşılaşmış oldukları diğer güçlüklerin Çözümünde yardımcı olmak, çocuk ve genç yükümlülerin öğrenimlerine devam etmelerini sağlıyor olmak, diğer hükümlü olan kişilerin bu konu ile ilgili olarak yardımcı olmak yer alır. Kanuni kümlerini de verilmiş olan diğer görevleri de koruma kurulları yapmak ile görevlidirler.

Denetimi Serbestlik Hizmetlerinde Şikâyet Ve İtiraz İle İlgili Hususlar Nelerdir?

Müdürlükler ile koruma kurullarının idari özellikteki eylem ve işlemlerine dair infaz hâkimliğine şikâyet edilmesi mümkündür. Öyle ki eğer Müdürlükler ile koruma kurullarının idari özellikte eylemleri ve işlemleri kişiler tarafından doğru bulunmuyorsa bunlar İşin infaz hâkimliğine şikâyet edilebilir. 5402 sayılı denetimli serbestlik hizmetleri kanunu hükümleri içerisinde söz konusu olan hususların uygulanması içerisinde verilmiş olan hâkim kararları ile kanunun göstermiş olduğu durumlarda mahkeme kararlarına karşı itiraz yolu açıktır. Bununla birlikte diğer kamu Dökümlerinde belirtilmiş olan kanun yolları saklıdır.

İzmir avukat İdil Su Aydın’dan daha detaylı bilgi alabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir