Babalık Davası Nasıl Açılır?

Babalık davası açmak isteyen kişi çocuğu ile baba arasında bir soy bağının kurulmasını istemektedir. Soymağı bir kimsenin ana ve babası arasındaki bağdır. Başka bir deyişle Çocuk ile ana baba arasındaki bağ soy bağıdır. Soy bağının kurulması için çocuk ile anne ve baba arasında bir kan bağının olması gerekir. Bununla birlikte Soymağı evlat edinme ilişkisi ile de kurulması mümkündür. Evlat edinmede anne baba ve çocuk arasındaki baba evlat edinme ilişkisi yoluyla kurulan soy bağıdır. Biyolojik Anne baba ile çocuk arasındaki soymağı ise kan bağına dayanır. Kan bağına dayanan soy bağının kurulmasında anne yönünden doğum, baba yönünden ise evlilik, tanıma ve babalık davası gereklidir.

Soybağı Nasıl Kurulur?

Bir çocuk ile anne arasında soy bağının kurulması için doğum gerekir. Doğum ile anne ve çocuk arasında soymağı kurulur. Baba ile çocuk arasında soy bağının kurulması ise farklıdır. Çocuk ile baba arasında soy bağının kurulması için gerekli olan bazı hükümler vardır. Çocuk ile baba arasında soy bağının kurulması için babanın anne ile evli olması tanıma veya hâkim hükmü gereklidir. Bu üç durumda çocuk ile baba arasında soymağı kurulur. Bunun dışında Soy bağı evlat edinme yoluyla da kurulur.

Çocuğun annesi ile arasında soy bağının kurulması

Çocuk ile anne arasında soy bağının kurulması için anne tarafından çocuğun doğduğunun tespit edilmiş olması yeterli olur. Kanuna göre anne ile çocuk arasında soy bağının kurulması için doğum olgusunun varlığı yeterli bir durumdur. Kadının çocuğun annesi olması için yani kadının çocuğun annesi olarak hukuken tanınması için kadının evli olmasına gerek yoktur. Evlilik anne ile çocuk arasındaki soy bağının kurulmasında bir önem teşkil etmez.

Çocuğun babası ile arasında soy bağının kurulması

Çocuk ile baba arasında soy bağının kurulması için üç farklı gereklilikten bahsetmiştik. Bunlar anne ile evlilik tanıma ve mahkeme kararı idi.

Çocuk ile baba arasında soy bağının kurulması için anne ile evlilik durumu

Çocuk ile baba arasında soy bağının kurulmasının Anne ile evlilik yoluyla olması için çocuğun doğmasından önce anne ve babanın evli olması gerekir. Bununla birlikte çocuğun doğumundan sonra evlenmeleri halinde de çocuk ile baba arasında soymağı anneyle evlilik yoluyla kurulmuş olur.

Evliliğin devam ettiği süre içerisinde veya evliliğin sona ermesinden sonra 300 gün içinde doğan çocuğun babası koca sayılır. Bu 300 günlük süre evliliğin sona ermesinden başlar. Evli olan çiftlerin bir çocuğu olduğunda çocuğun babası kadının eşidir. Çocuk ile baba arasında soy bağının kurulmuş olması için ilk hal çocuğun evlilik devam ederken doğmuş olmasıdır. Çocuğun evlilik içerisinde doğmuş sayılması için evliliğin kurulmuş olmasından sonra doğmuş olması yeterlidir. Örneğin çocuğun evlilikten beş gün sonra doğmuş olması çocuğun babasının kadının kocası olduğu durumunu değiştirmez. Yani buradaki süre zarfı önemli değildir. İstenilen bir süre yoktur. Evliliğin kurulmuş olmasından sonra ne zaman doğmuş olursa olsun çocuğun babası kocadır. Çocuk ile baba arasında soy bağının kurulmuş olması için evliliğin sona ermesinden başlayarak çocuğun 300 gün içinde doğmuş olması gerektiğini söylemiştik. Eğer bu 300 günlük süre geçerse çocuğun babasının koca olması için annenin evlilik sırasında hamile kaldığının ispat edilmesi gerekir. Bu durum gerçekleştiğinde doğan çocuk kadının kocasına bağlanmış olur. 300 günlük sürenin başlama tarihi için evliliğin sona ermesinden bahsetmiştik. Bu 300 günlük süre elinin Sona Ermesinden itibaren başlar. Evliliğin sona ermesinden farklı olan bir düzenleme ise gaipliktir. Kocanın gaipliği durumunda bu 300 günlük süre için düzenlenmiş bazı hükümler vardır. Eğer kocanın gayet yine karar verilmiş ise bu 300 günlük süre ölüm tehlikesini veya son haber tarihi İtibari ile başlar. Çocuk ile baba arasında kurulmuş olan soy bağının gerçekliğe dayanmadığı İddiası olduğunda soy bağının reddi söz konusu olur. Böyle bir durumda kocanın soy bağının reddi için dava hakkı vardır. Koca soy bağının reddi davasını açma yolu ile baba olmadığını iddia edebilir. Koca bu davayı anne ve çocuğa karşı açar. Kocanın böyle bir hakkı olduğu gibi çocuğun da böyle bir hakkı vardır. Yani çocuğun da dava hakkı bulunur. Çocuk bu davayı anne ve kocaya karşı açar. Soy bağının reddi durumunda ispat önemlidir. İspat içerisinde evlilik içinde ana rahmine düşme durumu önem teşkil eder. Eğer çocuk evlilik içerisinde anne rahmine düşmüş ise davayı açan kişi kocanın baba olmadığını ispat etmek zorundadır. Yani çocuk evlilik içerisinde anne rahmine düşmüş ise çocuğun babasının koca olmadığının ispat edilmesi gerekir. Burada anlaşılması gereken çocuğun babasının koca olduğunun ispat edilmesi söz konusu değildir. İspat edilmesi gereken konu çocuğun babasının koca olmadığıdır. Çocuğun ne zaman anne rahmine düştüğü ile ilgili hükümler vardır. Eğer çocuk evlenmeden başlayarak en az 180 gün geçtikten sonra ve evliliğin sona ermesinden başlayarak en fazla 300 gün içerisinde doğmuş ise çocuk evlilik içerisinde anne rahmine düşmüş sayılır.

Soy bağının reddinde ispat için evlilik içerisinde anne rahmine düşme konusunun önemli olduğunu söylemiştik. Bunun yanında evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında anne rahmine düşme de ispat için önem teşkil eder. Çocuğun evlenmeden önce anne rahmine düşürmüş olması söz konusuysa davayı açan kişinin başka bir kanıt getirmesine gerek yoktur. Bununla birlikte eğer çocuk ayrı yaşama sırasında anne rahmine düşmüşse de davacının başka bir kanıt getirmesine gerek yoktur. Ancak kadının hamile kaldığı dönem için kocası ile cinsel ilişkide bulunduğuna dair inandırıcı deliller var ise kocanın baba olduğuna ilişkin durum geçerliliğini korur.

Soy bağının reddi durumunda bazı hak düşürücü süreler vardır. Koca doğumu ve baba olmadığını öğrendiği tarihten başlamak suretiyle bir yıl içerisinde davayı açmak zorundadır. Eğer koca annenin gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrenmiş ise yine öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içerisinde davayı açması gerekir. Çocuğun da dava hakkı olduğunu söylemiştik. Çocuğum bu dava hakkı için hak düşürücü süre vardır. Çocuk ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içerisinde davayı açmalıdır. Eğer çocuk ergin olduğu tarihten başlamak suretiyle en geç bir yıl içerisinde dava açmazsa dava hakkı düşer. Ancak Çocuğun davayı açmasındaki gecikme haklı bir sebebe dayanıyorsa bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren işlemeye başlar.

Çocuk evliliğin sona ermesinden başlayarak 300 gün içerisinde doğmuş olabilir. Bununla birlikte çocuğun evliliğin sona ermesinden başlayarak 300 gün içerisinde doğmasının yanında anne de bu arada yeniden evlenmiş olursa İkinci evlilikte koca baba sayılır. Önceden böyle bir durumda çocuk evliliğin sunar mısınız 300 gün içerisinde doğmuşsa baba koca sayılırdı. Ancak bu 300 günlük süre içerisinde kadının yeniden evlenmiş olması söz konusu olduğunda kimin baba olacağı konusunda bir çakışma söz konusu olur. Bu çakışma ikinci evlilik değil kocanın baba sayılması ile açıklığa kavuşur. Eğer ikinci evlilikteki kocanın baba olmadığı kanıtlanır ise ilk evlilikteki koca baba sayılır.

Soy bağının reddinde ilgili olan diğer kişilerin dava hakkından söz edilebilir. Bu ilgililer Soy bağının reddi davasını açabilirler. Dava açma süresinin geçmesinden önce eğer koca ölürse kocanın altı suyu anası babası veya baba olduğunu iddia eden kişi kocanın ölümünün öğrenilmesinden itibaren başlayarak bir yıl içerisinde Soy bağının reddi davasını açabilir. Kocanın gaipliğine karar verilmesi durumunda da kocanın altı soyu anası babası veya baba olduğunu iddia eden kişi doğumu ve kocanın hakkında gaiplik kararı alındığını öğrendiği tarihten itibaren başlayarak bir yıl içerisinde soy bağının reddi davasını açabilir. Tabi yine dava açma süresinin geçmemesine dikkat edilmelidir. Kocanın sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi durumu söz konusu olursa da kocanın altı suyu anası babası veya baba olduğunu iddia eden kişi kocanın sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini Öğrenmesinden itibaren başlayarak bir yıl içerisinde soy bağının reddi davasını açabilir.

Ergin olmayan bir çocuğa kayyum atanması söz konusu olduğunda bu ergin olmayan çocuğa atanacak kayyım atama kararının kendisine tebliğinden İtibaren başlayarak bir yıl içerisinde soy bağının reddi davasını açabilir.

Eğer çocuk evlilik dışında doğmuş ise anne babasının birbiriyle evlenmesi durumunda kendiliğinden evlilik çilesini doğan çocuklara ilişkin hükümlere tabi olur. Yani çocuğun evlenmeden önce doğmuş olması anne ve babasının sonradan evlenmesi halinde soy bağının kurulmasında bir sorun oluşturmaz. Bu çocuk evlilik içinde doğmuş olması ile evlilik dışında anne ve babasını sonradan evlenmesi ile soy bağının kurulması halinde çocuk için bir fark oluşmaz. Evlilik dışında doğmuş olan bu çocuğun anne ve babasının birbiriyle evlenmesi söz konusu olduğunda kendiliğinden çocuk evlilik için doğmuş gibi evlilik içinde doğan çocuklara ilişkin hükümler uygulanır. Eşlerin evlilik dışında doğmuş olan çocuklarını bildirmeleri gerekir. Öyle ki eğer eşler evlilik dışında doğmuş olan ortak çocuğa sahiplerse evlenme sırasında veya evlenmeden sonra yerleşim yerlerindeki veya evlenmenin yapılmış olduğu yerdeki nüfus memuruna bildirim yapmak zorundadırlar. Bildirimin yapılmaması durumunda çocuğun evlilik içerisinde doğan çocukları ilişkin hükümlere tabi olmaması durumu oluşmaz. Daha önceden tanıma veya babalığa hükümle soymağı kurulmuş olan çocukların anne ve babası birbiri ile evlenirse nüfus memuru kendiliğinden gerekli işlemleri yapar. Evlenme yolu ile soy bağının kurulmasına itiraz mümkündür. Anne ve babanın yasal mirasçıları Çocuk ve Cumhuriyet Savcısı sonradan evlenme ile soy bağının kurulmasına itiraz etme hakkına sahiptirler. Sonradan evlenme yoluyla soybağının kurulmasına itiraz edilmesi durumunda kocanın baba olmadığını ispat edilmesi gerekir. Çocuğun altı soyu da eğer bu çocuk ölmüş veya ayırt etme gücünü sürekli olarak kaybetmiş ise itiraz edebilirler.

Çocuk ile baba arasında soy bağının kurulması için tanıma durumu

Evlilik dışı doğmuş olan çocuğun kanunda öngörülen şekil şartlarına uygun bir şekilde çocuk ile baba ile arasında soy bağının kurulmasına sağlanmasını tanıma denir. Tanıma tek taraflı bir irade beyanıdır. Tanımına özelliği sebebiyle sadece annesi ile soy bağı tespit edilmiş çocukların tanınması sağlanabilir. Eğer çocuğun annesi tespit edilememişse çocuğun tanıması mümkün olmaz. Bununla birlikte tanıma beyanı evlilik dışı olan çocuk ile babası arasında soy bağının kurulmasında kanunla düzenlenmiş olan şekil şartlarına uygun olarak yapıldığı zaman mümkün olur. Babanın çocuğun onun biyolojik çocuğu olduğunu açıklayan bir beyan ile tanıma beyanı gerçekleşir. Eğer böyle bir beyan yoksa çocuğun mirasçı olarak atanması tanımı niteliği taşımamaktadır. Bununla birlikte çocuğa nafaka verilmesi tanıma niteliği taşımaz. Tanıma beyanının herhangi bir kişiye yöneltilmesi gerekli değildir. Bu yüzden tanımanın gerçekleşebilmesi için annenin ya da çocuğun rızasına gerek yoktur. Yani tanıma anne veya çocuğun rızası ile bağlı değildir. Tanıma beyanı için herhangi bir süre de yoktur.

Tanımının koşulları ve şeklinin olduğunu söylemiştik. Bu koşullar bir şekiller ile ilgili Türk medeni kanunu nida düzenlemeler yer almaktadır. Tanımanın nasıl yapılacağı ile ilgili açıklamalar yapılmıştır. Tanıma için babanın nüfus memuruna yapıcı bir beyan gerçekleştirici olur. Bununla birlikte tanımı babanın mahkeme yazı başvurusu ile yapacağı bayanla da olur. Babanın resmi senette veya vasiyetnamesinde yapacak olduğu beyan tanımanın oluşmasını sağlar. Eğer tanıma beyanında bulunmak isteyen kişi küçük veya kısıtlı olduğu durumlarda farklı haller ortaya çıkar. Tanıma beyanında bulunmak isteyen kişi eğer küçük veya kısıtlı ise bu kişinin veli veya vasisinin rızası gereklidir. Böyle bir durumda veli veya vasisinin rızası önem teşkil eder. Tanımının gerçekleşmesini isteyen babanın tanımak istediği çocuk başka bir erkek ile soy bağı içinde bulunuyorsa böyle bir durumda bazı haller ortaya çıkar. Tanımanın babanın nüfus memuruna veya belirtilen diğer yerleri yapıcı beyanla olduğunu söylemiştik. Ancak böyle bir durumda tanımı babanın nüfus memurluğu veya ilgili yerleri yapıcı beyanla gerçekleşmez. Tanımının gerçekleşmesi için çocuğun başka bir erkekle olan soy bağının geçersiz kılınması gerekir. Eğer başka bir erkekle sobayı bulunan Çocuğun bu erkek ile arasındaki bağ geçersiz kılınmadıysa tanınması mümkün değildir.

Tanımının hukuki sonuçlarının doğması için geçerlilik şartların gerçekleşmesi yeterli olur. Tanınmak istenen çocuğun evlenmeler yasak olan kişilerin ilişkisinden meydana gelmiş olması çocuğun tanınmasında bir engel değildir. Bununla birlikte çocuğun zina ürünü olması çocuğun tanınmasına bir engel oluşturmaz.

Tanımanın bildirimi ile ilgili bazı hükümler vardır. Eğer baba tanıma için bir nüfus memurluğuna beyanda bulunmuş ise babanın beyanda bulunmuş olduğu nüfus memuru tanımayı babanın ve çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluklarını bildirir. Bu durum babanın beyanı sulh hâkimine, notere veya vasiyetnameyi açan hâkime bulunması halinde de geçerlidir. Yani baba sulh hâkime noter veya vasiyetnameyi açan hâkime beyanda bulunmuş ise bunlar tanımayı babanın ve çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluklarına bildirir.

Tanımının geçersizliği

 Eğer tamamının geçerlilik şartları eksik ise tanımının kesin olarak hükümsüzlüğü söz konusu olur. Örneğin tanıma beyan kanunun öngördüğü şekil şartlarına uyumadan gerçekleştirmesi durumunda tanıma küstün hükümsüz olur. Başka bir örnek olarak tanıyan kişinin ayırt etme gücüne sahip olmadığı durumda tanıma kesin hükümsüz olur. Tanıma beyanında bulunan kişinin küçük veya kısıtlı ise veli veya vasisinin rızasının gerekli olduğunu söylemiştik. Eğer yasal temsilcinin rızasının bulunmaması söz konusuysa tanımak kesin hükümsüz olur. Bununla birlikte eğer tanınmak istenen çocuk bir başka erkekle Soy bağı var ise tanıma kesin hükümsüz olur. Yani bu durumlarda gerçekleşen tanımının kesin hükümsüz olduğu açıktır. Eğer tanıyan kişinin tanıma beyanında irade sakatlığı varsa bu irade sakatlığına dayanarak İptal davası açması tanımayı geçersiz hale getirebilir. Tanıyan kişi yanılma aldatma veya korkutma sebebiyle tanınmanın iptal edilmesini talep etme hakkına sahiptir. Bu iptal davasının çocuğa ve anaya karşı açması gerekir. Tanıyan kişinin irade sakatlığına dayanan iptal davasını kazanabilmesi için bu tanıyan kişinin çocuğun babası olduğu hususunda yanıldığını ispat etmesi gerekir. Veya bu tanıyan kişinin çocuğun babası olduğu hususunda tehdit altında tanıma beyanında bulunduğunu ispatlaması gereklidir. Burada yanılma kavramından kas tanımı beyanında bulunmadaki olgular da yanılmayı ifade eder. Yani tanıyanın baba olduğu hususunda yanılması anlaşılması gerekir. Tanıyan kişinin çocuğun annesiyle çocuğun anne rahmine düştüğü dönem içerisinde cinsel ilişkiye giren tek erkek olduğu konusunda yanılmış olması bu durumdadır. Tanıyan kişinin babam olduğu hususunda ki yanılmasının dışındaki olgularda yanılmış olma tanımanın yanılma aldatma veya korkutma sebebiyle iptalinin dava edilmesine dayanak teşkil etmez. Yanılma tanıyan kişinin anne veya bir üçüncü kişi tarafından aldatılması sonucu gerçekleşebilir. Tanımadın iptali için dava edilmesine yol açacak bir diğer konu olan korkutmanın niteliği konusunda bir açıklık yoktur. Örneğin çocuğu tanıyan kişi aleyhine babalık davası açılacağına dair Bir tehdit söz konusuysa bu korkutma sebebine oluşturmaz. Ayşe çocuğunun babası olduğu iddia etti Ali’ye eğer bu çocuğu tanımazsan sana babalık davası açarım diye bir tehditte bulunmuş olabilir. Bunun sonucunda Ali tanıma gerçekleştirmiş olabilir.  Yani Ayşe’nin çocuğunu tanıyarak arasında bu çocuk ile arasında bir soy bağı kurulmuş olabilir. Böyle bir durumda Ali tanımanın iptali için korkutma sebebine dayanamaz. Yani Ayşe’nin yaptığı tehdit tanımının korkutma sebebiyle iptal ne bir dayanak teşkil etmez. Tanımı ilgili kişiler tarafından açılacak iptal davası ile geçersiz hale gelebilir. Bu bakımdan ilgililerin dava hakkı bulunmaktadır. Anne Çocuk ve çocuğun ölümü durumunda altı soyu Cumhuriyet Savcısı hazine ve diğer ilgililer tanımanın iptalini dava etme hakkına sahiptirler. Bu dava tanıyana eğer tanıyan ölmüşse mirasçılarına karşı açılabilir.

İptal davasını açma hakkına sahip olan kişilerden bahsedebiliriz. İptal davası açma hakkı tanımanın etkilediği olan kişi olan anne ve çocuğa tanınmıştır. Anne ve çocuk arasındaki dava hakkı birbirinden ayrıdır. Tanımanın iptalinin dava edilmesi hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak niteliği taşır. Böyle bir durumda anne veya çocuk sınırlı ehliyetsiz olsalar bile yasal temsilcilerinin rızasına ihtiyaç duymadan dava hakkını kullanma hakkına sahiptirler. Tabi burada sınırlı ehliyetsiz olmalarından bahsettik. Eğer anne ya da çocuk tam ehliyetsiz ise farklı bir durum ortaya çıkar. Eğer anne veya çocukta tam ehliyetsiz ise istisna olarak iptal davası yasal temsilci tarafından açılabilir. Çocuğun ölümü söz konusu olduysa çocuğun altsoyu tanımanın iptalini dava etme hakkına sahiptir. Eğer çocuk hayattayken tanınmış ise çocuğun ölümü halinde çocuğun alt soyunun tanımanın iptalini talep edebilmesi için Çocuğun iptal davası açma süresi geçmeden ölmesinin ispatlanması durumunda söz konusu olur. Bununla birlikte çocuğun alt soyunun tanımanın İptalini talep edebilmesi için tanımanın iptalini dava etme hakkını kullanacağının ispatlanması halinde söz konusu olur. Eğer çocuk hak düşürücü süre içerisinde dava açmamış ise çocuğun altsoyu tanımının iptal davasını açamaz. Bununla birlikte çocuk hak düşürücü süre geçmemekle beraber çocuğun açık ve örtülü davranışları İptal davası açmayacağı iradesini gösteriyorsa çocuğun altsoy tanımını iptal davası açamaz. Çocuğun ölümünden sonra tanınması durumu söz konusu ise iptal davası açma hakkı doğrudan alsana tanındığı için çocuğun altsoy hak düşürücü süre içinde tanımanın iptalini dava edebilir. Kanun hükmünde Cumhuriyet Savcısı‘na dava hakkı tanınmıştır. Buna sebep olarak çocuğun soy bağının belirlenmiş olması kamu düzeni ile ilgili olması söylenebilir. Cumhuriyet Savcısı‘nın yanı sıra diğer ilgililerin de tanıma iptali için dava açma hakkı bulunmaktadır. Diğer ilgililer ise tanımanın iptali nede menfaati olan kişilerdir. Tanıyan kişinin çocuk sebebiyle mirasçı olamayan veya çocuk sebebiyle miras payı azalan mirasçıları bu kişinin karısı hasımları tanımını iptalini dava edebilirler. Bununla birlikte Çocuğun altsoy dışındaki mirasçıları ilgili kişi kapsamına girdiği gibi tanımının iptali nede maddi ve manevi menfaati bulunan diğer kişilerde tanımının iptalini dava etme hakkına sahiptirler. Burada miras menfaatinin yanı sıra tanıyan kişinin çocukla aynı suyu taşımak zorunda kalan kısımları annenin hısımları veya tanıma beyanında bulunmamış olan gerçek babada tanımanın iptali İçin dava hakkına sahiptir. Tanımanın iptalini dava edecek kişiler geniş ölçüde tutulmuştur. Yani tanımanın iptali için dava açacak kişi sayısı çoktur.

Burada dava hakkının yanı sıra önemli bir konu ise ispat yüküdür. Davayı açan kişi çocuğu tanıyan kişinin baba olmadığını ispat etmekle yükümlüdür

Anne veya çocuk tarafından çocuğu tanıyan kişinin baba olmadığı iddiasında bulunarak iptal davası açılmış ise iptal yükü çocuğu tanıyan kişinin gebe kalma döneminde anneyle cinsel ilişkide bulunduğuna ilişkin inandırıcı kanıtları göstermesi ile doğar. Öncelikle tanımanın iptali davasını kazanılabilmesi için davacı olan kişinin tanıyanın baba olmadığını ispatlaması gereklidir. Bir diğer durumun tanımını iptal davası için anne ve çocuk dışındaki diğer ilgililer tarafından dava açılması halinde davacı tanıyan kişinin baba olmadığını ispat etmelidir. Tanıyan kişinin baba olmadığını ispatlanması ile ilgili hükmü yukarda belirtmiştik. Çocuğu tanıyan kişinin anne ile cinsel ilişkilerin bulunmadığının ispatlanması, tanıyan kişinin baba olmadığının ispatı niteliği taşır.  Tanıma ile ilgili iptal davasının anne ve çocuk tarafından açıldığı durumlarda davacı olan kişinin ispat yükü daha hafiftir. Öyle ki anne ve çocuk tarafından tanınanın baba olmadığı iddiası ile açılmış olan iptal davasında ispat yükü tanıyan kişinin gebe kalma döneminde anne ile cinsel ilişkide bulunduğuna İlişkin inandırıcı kanıtlara göstermesinden sonra doğar. Burada tanıyanın anneyle cinsel ilişkide bulunduğuna dair kesin bir kanıtı dayanılması gerekli değildir. Tanıyan kişi ile anne ile cinsel ilişkinin güçlü olasılık olduğuna dair inandırıcı kanıt lira dayanması yeterli olur. Bunun yanı sıra tanıyanın anneyle cinsel ilişkide bulunduğu ispatlamak yerine tanıyan kişinin baba olduğunun ispatlanması da mümkündür. Bunun için ilgili tıbbi yöntemlere başvurularak sonuç alınabilir.

İptal davası için bazı hak düşürücü süreler kanun hükümlerinde düzenlenmiştir. Tanıyan kişinin dava hakkı iptal sebebini öğrendiği tarihten başlamak suretiyle bir yıl ve her halükarda tanımanın üzerinden beş yıl geçmek üzere düşer. Bununla birlikte tanıyan kişinin dava hakkı eğer korkutma söz konusu ise bu korkunun etkisi ortadan kalktığı tarihten başlamak suretiyle bir yılda ve her halükarda tanımı üzerinden beş yılın geçmesi üzerine düşer. İlgili olan kişilerin dava hakkı davacı olan kişinin tanımayı ve tanıyanın çocuğun babası olamayacağını öğrendiği tarih itibari ile başlayarak bir yıl ve herhalde tanımının üzerinde beş yılın geçmesi üzerine düşer. Çocuğun dava hakkı ise ergin olmasından başlayarak bir yıl geçmek ile düşer. Bu durumlarda süreler geçtiği takdirde eğer gecikmeyi haklı kılan bir neden varsa bu nedenin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içerisinde dava açılması gerekir.

Çocuk ile baba arasında soy bağının kurulması için babalık hükmü

Çocuk ile baba arasında soy bağının kurulması için anne ile evliliğin Bir seçenek olduğunu söylemiştik ve bununla ilgili açıklamalarda bulunmuştuk. Bunun yanı sıra çocuk ile baba arasında soy bağı kurulmasının bir diğer yolu ise tanıma ile. Tanıma ile ilgili de uzun açıklamalarda bulunduk. Çocuk ile baba arasında soy bağı kurulmasının bir diğer yolu ise babalık hükmü idi. Babalık hükmü ile çocuk ile baba arasında bir soy bağı gerçekleşebilir. Bunun için anne veya çocuk tarafından açılmış olan babalık davası sonucunda verilecek babalık hükmü gereklidir. Anne ve çocuğun açmış olduğu babalık davası sonucunda verilecek olan karar babalık hükmünü gerçekleştirir. Babalık davasının çocuk ile baba arasında bir soymağı kurabilmesi için bazı durumlar söz konusudur. Öyle ki çocuk ile başka bir erkek arasında soy bağının bulunmaması gerekir. Eğer çocuk ile başka bir erkek arasında soymağı kurulmuş ise bu soy bağı ortadan kaldırılmadığı sürece Babalık davasının açılması mümkün değildir. Diğer yandan babalık davası sadece anne ile soymağı bulunan çocuklar açısından söz konusu olur. Annesi belli olmayan çocuklar için babalık davasının açılması mümkün değildir. Babalık davası açma hakkı anne ve çocuğa verilmiştir. Çocuk ile baba arasında soy bağının mahkeme tarafından belirlenmesine anne ve çocuk isteyebilir. Burada anne ve çocuğun dava hakları birbirinden ayrıdır. Yani anne ve çocuğun dava hakları birbirinden bağımsız olduğu söylenebilir. Anne ve çocuğun ayrı ayrı dava açmaları mümkündür. Bununla birlikte babalık davası açmak için anne ve çocuk bir araya da gelebilir. Yani babalık davasını anne ve çocuğun birlikte açması da mümkündür. Anne ve çocuğun dava haklarının birbirinden bağımsız olmasının önemi eğer anne veya çocuktan biri açmış ve davayı kaybetmiş ise veya bunlardan biri davadan feragat etmiş ise diğerinin dava hakkı etkilenmemesi durumunda ortaya çıkar. Babalık davası açma hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır. Eğer kişi ayırt etme gücüne sahipse bu hakkı kendisi kullanır. Eğer Anne veya çocuk ayırt etme gücüne sahip ve küçük veya kısıtlı ise dava açmak için yasal temsilcilerinden rıza almalarına gerek yoktur. Yasal temsilcilerinin rızası olmadan babalık davası açabilirler. Ancak anne veya çocuk ayırt etme gücüne sahip değillerse babalık davası yasal temsilcileri tarafından açılır. Çocuğun babalık davası açma hakkını küçük yaşta henüz ayırt etme gücüne sahip olmadığı bir dönemde kullanılabilmesi için bu çocuğa kayyım atanması gerekecektir. Babalık davası açılması konusunda çocuk ile annenin çıkarlarının çatışması söz konusu olabileceğinden annenin kayyım olarak atanması mümkün değildir. Kayyım yasalar tarafından belirlenmiş olan bazı durumlarda Başkasına ait olan bir işin görülmesi veya bir malın idare edilmesi için atanmış olan kimseye denir.

Babalık davası açma hakkının kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak durumunda olduğunu söylemiştik. Eğer anne ölürse annenin yerine annenin mirasçıları babalık davası açamaz. Yani babalık davası hakkı annenin mirasçılarına geçmez. Eğer çocuğun ölümü durumu söz konusu ise dava hakkı mirasçılara geçip geçmeyeceği tartışmalıdır. Babalık davası Cumhuriyet Savcısına ve hazineye; dava anne tarafından açılmışsa kayma; kayyum tarafından açılmış ise de anneye ihbar edilir.

Babalık davası baba olduğu İddia edilmiş olan kişiye karşı açılır. Eğer baba olduğu iddia edilen kişi ölmüş ise onun mirasçılarına karşı babalık davası açılır. Baba olduğu iddia edilen ve hakkında dava açılmış olan kişinin ayırt etme gücüne sahip olmaması durumunda davayı bu kişinin yasal temsilcisi devam ettirir. Babalık davası kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğu için eğer kişi ayırt etme gücüne sahip küçük veya kısıtlı olsa bile davayı kendisinin yürütmesi gerekir. Eğer baba olduğu iddia edilmiş olan kişi ölmüş ise bu kişinin mirasçılarına karşı babalık davası açılacaktır. Burada mirasçılarından kasıt miras da hak sahibi olan mirasçılardır. Eğer mirasçılardan mirasa hak sahibi olan varsa dava onlara karşı açılır.

Babalık davasında baba olduğu iddia edilen kişi eğer davayı kabul eder ve baba olduğunu iddia ederse bu durum tanıma beyanı taşıdığı için davanın sona ermesine sebep olur. Ancak davanın mirasçılara karşı açılması durumunda mirasçıların davayı kabul etmeleri davanın sona ermesine yol açmaz. Hâkim davalı olan kişilerin beyanlarını diğer delillerle birlikte serbestçe takdir etme hakkına sahiptir.

Babalık davasının ispatı

Babalık davasında davayı açan tarafın tıbbi yöntemler yoluyla baba olduğu iddia edilen kişi ile çocuk arasında bir biyolojik bağı olduğunu delil getirmek için bu ispatlama yoluna başvurması mümkündür. Bu yola başvurmak istemeyen kişiler için ne kanun için de hüküm bulunmaktadır. Bu hüküm babalık karinesi olarak adlandırılır. Eğer baba olduğu iddia edilen kişi çocuğun doğumundan önceki 300. gün ile 180. gün arasında anne ile cinsel ilişkisi bulunmuş ise bu durum babalara karine sayılır. Yani davalı çocuğun doğumundan önceki bu tarihler arasında anne ile cinsel birliktelik yaşamış ise çocuğun babası sayılır. Bu belirtilmiş olan sürenin dışında olsa bile fiili gibi kalma döneminde davalının anne ile cinsel ilişkide bulunduğu tespit edilirse babalık karinesi geçerli olur. Davalı olan kişinin çocuğun babası olmasının imkânsız olduğunu veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisinin baba olmamasından daha yüksek olduğunu ispatlaması durumunda karine geçerliliğini kaybeder. Eğer dava açılmış olan kişi babalık karinesinin geçerliliğini kaybetmesini istiyorsa çocuğun babası olmadığının ispatını yapması gerekir. Buna alternatif olarak bir hüküm daha bulunmaktadır. Kendisine dava açılmış olan kişi bir üçüncü kişinin baba olma ihtimalinin kendisinin baba olma ihtimalinden daha yüksek olduğunu ispatladı takdirde babalık karinesi geçerliliğini kaybetmiş olur.

Babalık davası için hak düşürücü süreler vardır. Babalık davasının çocuğun doğumundan önce veya sonra açılması mümkündür. Annenin dava hakkı doğumdan başlamak üzere bir yıl geçmekle düşer. Eğer çocuk ile başka bir erkek arasında soymağı ilişkisi varsa bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Ayrıca bir yıllık sürenin geçmesi halinde davanın açılmasına mümkün hale gelebilmesi için bu sürenin gecikmesini haklı kılan sebeplerin varlığı gereklidir. Böyle bir gecikmeye hak kılan sebep var ise ile bu sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içerisinde dava açılabilir.

Babalık davasında annenin mali hakları

Anne babalık davası ile birlikte olarak veya ayrı olarak babaya veya mirasçılarına bazı giderlerin karşılanması konusunda istemde bulunabilir. Anne babalık davası ile birlikte veya ayrı olarak doğum giderlerini doğumdan önceki ve sonraki altı haftalık geçim giderlerini gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderleri Baba‘dan veya mirasçılarından isteyebilir. Çocuğun ölü doğmuş olması mümkün olabilir. Çocuk ölü doğmuş olsa dahi hâkim İlgili giderlerin karşılanması ne karar verme hakkına sahiptir. Üçüncü kişiler tarafından veya sosyal güvenlik kuruluşları tarafından anneye yapılmış olan ödemeler hakkaniyet ölçüsünde tazminattan indirilir. Davalı olan kişinin bu giderleri tazmin etmeye karar verilmesi için bu kişinin ödeme gücüne sahip olmasına gerek yoktur. Doğum giderleri için doğrudan Doğumla birlikte yapılmış olan harcamaların istenmesi mümkündür. Annenin doğum için hastanede veya doğumdan önce veya doğumdan sonra bakım ilaç ve benzeri sağlık malzemeleri için yapmış olduğu giderlerin doğum giderleri içerisinde yer alması mümkündür. Bununla birlikte annenin doğum için yaptığı gerekli yolculuklar da doğum giderleri içerisinde yarılır. Bu giderler içerisinde zorunlu olanların istemi yapılabilir. Zorunlu giderleri aşan harcamaların orantılı bir şekilde tazmini yapılır. Doğumdan önceki ve sonraki altı haftalık geçim giderlerinin talep edilebileceğini söylemiştik. Bu süreler için tazminat ödenmesi annenin geçim ihtiyacı duyması ile ilgili değildir. Anne kendi geçim giderlerini sağlayabiliyor olsa bile kanuna göre doğumdan önceki ve sonraki altı haftalık geçim giderleri tazmin edilir. Kanunda belirtilen bu süreler en az süredir. Eğer annenle sağlığını kazanması için gerekli olduğunu ispat ettiği bu belirtilmiş olan az altı haftalık süreyi aşan geçim giderlerini talep etmesi mümkündür. Yani gerekli durumlarda anne sadece doğumdan önceki ve sonraki altı haftalık geçim giderlerini değil Bu süreleri aşan geçim giderlerinin isteminde de bulunabilir. Gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderlerinde babadan veya mirasçılarından talep edilebileceğini söylemiştik. Gebelik ve doğumun gerektirdiği giderler kapsamına girenler doğum ve geçim giderleri kapsamında talep edilmeyen giderlerdir. Örneğin çocuğun doğumundan sonra bir tedavi uygulanmış ise bu tedavi için yapılmış olan giderler bu kapsama girer. Annenin bir iş bulmak veya yardımcıdan yararlanmak gebe olduğu dönem için kıyafet almak gibi giderler gebelik ile ilgili olduğu için Bu giderlerin karşılanması isteminde bulunabilir.

Babalık Davası Hangi Mahkemeye Açılır?

Soymana ilişkin olan davalar taraflardan birinin dava veya doğum sırasındaki yerleşim yeri mahkemesinde açılır. Yani babalık davası davacı ve davalının veya çocuğun doğumu sırasındaki yerleşim yerinde bulunan mahkemenin bulunduğu yeri açılır. Görevli mahkeme ise aile mahkemeleridir.

Babalık Davası Nasıl Açılır?

Eğer kişiye babalık davası açmak istiyorsa babalık davası için hazırlanmış olan dava dilekçesini yetkili ve görevli mahkemeye vererek davayı açabilir. Babalık davası açma hakkı anne ve çocuğa verilmiş bir haktır. Bu yüzden baba babalık davası açamaz. Baba çocuk ile arasında bir soymağı kurabilmek İçin tanıma yoluna gidebileceğinden babalık davası açma hakkı olmasa da amacına ulaşabilir. Yani tanıma yoluyla çocuk ile arasında soymağı kurabilir. Babalık davası babaya karşı açılabilir. Eğer baba ölmüşse babalık davası babanın mirasçılarına karşı açılır.

DNA Testi İçin İzin Gerekir Mi?

DNA insanların tüm hücrelerinde bulunur ve bu insanların genetik bilgilerini oluşturur. D ne ya dört çeşit buzun sıralanması ile oluşur ve kendine özgü ve benzersizdir. Yani her insanın kendine özgü DNA dizisi vardır. Çocuğa ait olan genetik bilginin yarısı çocuğun babası tarafından diğer yarısı ise annesi tarafından gelmektedir. Çocuğun gerçek babasının belirlenebilmesi için babalık testi nede çocuk ile babası olduğu iddia edilen kişi arasında belirli bölgelerin uyumlu olup olmadığı incelenir. Bunun sonucunda biyolojik baba belirlenir. Babalık testi adli tıp kurumu dışında sağlık bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmış olan genetik tanı laboratuvarlarında yapılması gerekir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta sağlık bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmış genetik tanı laboratuvarlarında yapılmış olmasıdır. Çünkü özel genetik laboratuvarlarda yapılmış olan testler mahkemelerde kullanılmaz.  Eğer bir mahkeme kararı olmadan DNA testi yapılması gerekiyorsa bu ancak özel laboratuvarlar aracıyla mümkün olur. Özel veya devlet hastaneleri DNA testi yapmamaktadır.

DNA Testi Yaptırmak İçin Mahkeme Kararı Gerekir Mi?

DNA testi için mahkeme kararı gerekli değildir. Eğer bir kişi DNA testi yaptırmak istiyorsa testi yaptırmak isteyen kişi ve kişilerin onayı ile DNA testi yapılabilir. Sadece DNA testine katılacak olan kişilerin imzalı onayının alınmış olması gerekir. Eğer teste katılacak olan kişilerin yaşları 18’den küçük ise bu kişilerin yasal temsilcisinin onayı gerekir.

Babalık Testi İçin Hangi Örnekler Kullanılabilir?

Bir bireye ait genetik materyal bu bireyin tüm hücrelerinde aynıdır. Bu yüzden bireyin tüm dokularından DNA testi için örnek kullanılabilir. Örneğin saç teli kıl tüy gibi örnekler babalık testi için kullanılabilir.

Babalık davası açmak ve aile hukuku avukatından yardım almak için Avukat İdil Su Aydın ile iletişime geçebilirsiniz.

2 thoughts on “Babalık Davası Nasıl Açılır?

  1. dilek usluca Reply

    merhabalar ben 35 yaşındayım babam 2000 yılında beni vasisi olarak almış karakol tutanaklarıd var o döneme it benden de kızım diye bahsediyoe babam yeni vefat etti 1 oğlu daha var babamdan oğlu nüfusta gözüküyor nikahlı eşinden. ben ise imam nikahlı eşndeyim ben tanımlanmamışım babalık davası açtım 3 şahidim var. bu elimdeki vasi kağıtları ve şahitlerimle dna ya gerek kalır mı.. şimdiden teşekkürler

    • Avukat Reply

      Merhaba Dilek Hanım, 05370388208 nolu telefondan arayarak bu konu hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir